Yeni

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yeni Yeni'den


+2
dilan-cagri
sevgi sihirbazı
6 posters

    basında çıkan haberler

    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:00 pm

    Avrupa Yakası bitiyor!

    'AvrupaYakası'nı 90 dakika çektiklerini söyleyen Gülse Birsel, "Çok yoruldum, biraz dinlenmek istiyorum" diyerek dizinin hayranlarını üzecek şu açıklamayı yaptı: "Haziran ayı sonunda diziyi bitirmeyi düşünüyorum." Gülse Birsel diziden ayrılan oyuncularla ilgili soruları da şöyle yanıtladı: "Benim kimseyle problemim olmadı. Hepsi çok değerli oyuncular. 'Avrupa Yakası'nda oynarken edindikleri popülerliği dizi bittikten sonra da devam ettirebiliyorlar. Ayrılan arkadaşlarım da, ben de üzülüyoruz." Birsel, kendini mizah yazarı olarak gördüğünü; sonraki projesinin oyun yazmak ve tiyatroda rol almak olduğunu da söyledi.
    __________________
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:00 pm

    Gülse Birsel de sonunda Günaydın dedi

    Ne desin? Mecburen, öyle gerektiğinden, iş ancak o şekilde devam edebildiğinden Günaydın dedi Gülse Birsel. Çünkü Avrupa Yakası’na bu sezon dahil ettiği iki isim de olmadı. İkisi de çok yetenekli oyuncular ama ne Gürgen Öz’ün, ne de Binnur Kaya’nın mayası bu dizide tutmadı. Yeni sezonun ilk haftalarında, yazdığı senaryoda bu iki isme ağırlık veren Gülse, son haftalarda yeniden eskilere odaklandı.

    Ve elbette ekranların en komik, en yetenekli, en harika tiplemesini çıkartan Engin Günaydın’a yani Burhan Altıntop’a yazmaya başladı. Kim ne derse desin Avrupa Yakası’nı Burhan Altıntop taşıyor. Bana sorarsanız eski ekip ve İdare Müdürü Burhan zaten bir diziye fazla fazla yeter. Gülse her sezonun başında boşuna yeni isimler arıyor. Ben de elbette Günaydın diyorum. Avrupa Yakası’nın eski tadı belki yok ama Burhan Altıntop’u her zaman hayranlıkla ve gülmekten yerlere yatarak seyrediyorum.
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:01 pm

    Doğu'da yoksulluk var. Batı ile Doğu'da yaşayan aynı haklara sahip olmalı.

    Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için kadının ekonomik özgürlüğü şart.

    Ekranda mahremimi açık ediyorum. O yüzden oyunculuk samimi yapılmalı.

    O Avrupa Yakası dizisindeki Şahika tiplemesiyle herkesi gülmekten kırıp geçiren Binnur Kaya. Türkiye'nin en iyi komedyeni olarak gösterilen ve "Dişi Kemal Sunal" denilen Kaya, Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunu. Kaya, daha önce Kaynanalar, Bir Demet Tiyatro, Baba Evi, Yabancı Damat gibi dizilerde oynadı. Babam ve Oğlum'daki saf ve çılgın kadın tiplemesiyle herkesi kendine hayran bıraktı. Kaya, Avrupa Yakası'ndaki rolünün aksine çok utangaç. Gösterişten çok uzak, belki de hayattaki en mütevazı insanlardan biri. Kaya ile şöhreti, en çok izlenen programlar olan dizilerin hayatımızdaki yerinin yanı sıra Türkiye gündemini de konuştuk.

    * Sinema filmlerinin yanı sıra yıllardır dizilerde de oynuyorsunuz. Ama popüler olmanız Avrupa Yakası'yla oldu. Neden şimdi?
    Avrupa Yakası beş sezondur devam eden bir dizi. Popüler bir dizi o yüzden ön plana çıkmış olabilirim. Ama kendimle ilgili kısmında bu ilgiyi hem anlamıyorum hem de buna söyleyecek bir şeyim yok gerçekten. Ben de bunları kendime soruyorum.

    * Bu bir patlama aslında...
    Oynadığım karakterden olsa gerek. Şahika'nın benim için özel bir yeri var. Aklımızdan geçen, ama yapamadığımız ve söyleyemediğimiz şeyleri ilkel bir canlı gibi birden yapıyor. Gerçekten bazen karşısındakinin şöyle bir suratına vurasınız gelir ya da şu an hakaret edeyim demek gelir insanın içinden ama toplum içinde yaşadığımız için genelde yapmayız. Ama Şahika bunları yapıyor. Zaten ben de yavaş yavaş anlıyorum ve tanıyorum Şahika'yı.

    * Avrupa Yakası beş sezondur izlenme rekorlarıyla gidiyor. Dizi artık fenemon haline geldi. Bunu neye bağlıyorsunuz?
    Çünkü Türkiye'deki tek komedi dizisi. Ev kiralarının asgari ücretten yüksek olduğu bir memlekette yaşıyoruz. Bu hem komik hem de trajik. Bu aynı zamanda komedi yapabilmek için çok malzeme var demek oluyor. Diğer taraftan hayat gerçekten çok zor. Bu nedenle komedi yapalım derken komik duruma düşmek de var. En azından bu zorlukları biraz unutturup insanları gülümsetebilmek önemli bir şey. Avrupa Yakası bunu yapıyor. Yaptığı işi seven biri olarak hep ne yaşıyorsam, paylaşma izni versin bana hayat diye dua ettim. Çünkü kendimi ifade edebildiğim başka hiçbir araç yok. Gülüyorsak hep beraber gülelim, bir saat mi kalıyoruz o ekranda kendi kendimize gülüyor, eğleniyor durumuna düşmeyelim. Bence dizinin böyle incelikleri var. Gülse Birsel önemli bir beyin. Zaten başarı dediğiniz çok büyük bir yük. Bir insanın işini en iyi şekilde yapması bence en büyük başarı. Şimdi yaşadığımız hayatta başarı demek yukarı çıkmak demek. Yukarı çıkınca da merdivenden mi ineceksin, yuvarlanacak mısın, hep yukarıda mı asılı kalacaksın belli değil. Bu nedenle çok tehlikeli.

    * Dizilerin haber bültenlerinin yerini alacak kadar izlenmesini neye bağlıyorsunuz?
    Eğitim açığımızdan dolayı en büyük lüksümüz televizyon. Çocuk yetiştiren bütün kadınlar, çocuklar ve evdeki babalar televizyon izliyor. Yapacak bir şey yok çünkü insanların maddi imkânları yok. Öyle olunca da en seyredilmemesi gerekenler bile seyredilir hale geliyor. İlk önce fabrika yapalım, okul yapalım, ondan sonra gidip sinema, tiyatro salonu yapalım.

    Ünlü kadınların ara sıra şiddete uğradıkları yönünde açıklamaları oluyor. Sanat çevresinde de yaygın mı?
    Yine eğitimle ilgili bir durum. Kadına yönelik şiddet sadece bir kesimde ve ülkemizde değil, tüm dünyada var. Şiddetin önüne geçmek için kadının ekonomik özgürlüğü şart. Üretmeden yaşamak zor, yaşamda pasif kalırsınız. Halbuki ekonomik özgürlüğünüz olsa karşı koyabilme gücünüz olur. Bir kere el kaldırabilirler, gücünüz yetmediği için karşı koyamayabilirsiniz. Ama ikincisinde çekip gidersiniz. Bu koşulları kadınların yaratması lazım. Kimsenin eline bakmamalılar. Bir de ataerkil toplumun getirdiklerine bakmak lazım. Erkek efendiliği durumu. Artık bir şekilde problemlerle baş etmesini bileceğiz.

    * Dizideki Şahika'nın repliğiyle gerçek hayatta neye "Oha, çüş" diyorsunuz?
    Türkiye gerçekten ilginç bir ülke. Evinize hırsızın gündüz veya gece girmesine göre, kadının salonda veya yatak odasında tecavüze uğramasına göre cezası değişiyor. İşte ben bunlara "çüş" derim. Bunlar acilen düzeltilmesi gereken durumlarımızdır. Öncelikle adil olmamız gerekir.

    * Uzun zamandan beri röportaj tekliflerini reddediyorsunuz. Neden?
    Röportajlar Avrupa Yakası dizisinde olduğum için geliyor. Ama hâlâ rolümü tanımaya çalışıyorum, bu nedenle söyleyebileceğim çok şey yok. Yer işgal etmek istemiyorum. Bir de insanların özel hayatlarında yaptıklarının biliniyor olunmasından hoşlanmıyorum. Konuşulacak ve üzerinde düşünülecek daha önemli konular var.

    * Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi ortamı nasıl görüyorsunuz?
    Nasıl ifade edilir, bilmiyorum ama şu anda bir savaş ortamı var. Kuzey Irak'a girecek miyiz, girmeyecek miyiz? Orada askerlerimiz var. Elimizde olmasa da savaşmış bir ülke olarak anılmamalıyız. 2007 yılında savaşa bulaşmış veya bulaşacak bir ülkede yaşamak kötü. Ama Türkiye'ye yönelik her türlü saldırı ve zararın da karşısındayım. Bakın Güneydoğu'ya sadece yoksulluk ve yoksunluk var. Ülkenin Batı'sında yaşayan ile Doğu'sunda yaşayan aynı haklara sahip olmalı.

    * Avrupa Birliği'ne nasıl bakıyorsunuz? Girmeyi başarabilecek miyiz?
    75 milyonluk bir ülkeyi kim alır? Aslında neden giremeyeceğimizi herkes bilir. Neden giremeyeceğimizi sorun altını boş bırakın o kadar çok neden yazılır ki. Hayatta daha gerçekçi olmakta fayda var.

    * Peki, şöhret olmak nasıl bir duygu?
    Şöhret çok sanal, rahatsız edici. İnsan sınırlarını belirleyemiyor. Benim için de düşünülmesi yorucu ve hoş olmayan bir taraf. Bir hekimlik kadar olmasa da oyunculuk zor iş. Çünkü ben sizin nasıl güldüğünüzü, nasıl ağladığınızı herhangi bir olay karşısında nasıl bir nida çıkaracağınızı bilmiyorum. Ama siz benimkini biliyorsunuz. Ben ekranda bütün mahremimi açık ediyorum. O yüzden çok değerli bir meslek. Samimi yapılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü ben mahremimi, riyakâr bir şekilde yapamam.

    * Şu anda en iyi komedyen olarak ifade ediliyorsunuz. Bu sıfatı almak nasıl bir duygu?
    Bana verilmiş bir yetenek varsa onu bulunduğum şartlar sebebiyle şu zamanda iyi değerlendiriyorumdur. Haberdar olmadığımız daha kim bilir ne yetenekli ve özel insanlar vardır. Onlardan bir tanesi olmak onurlandırıcı bir şey.

    * Yerini dolduracağım dediğiniz, yolunda gittiğiniz sanatçı var mı?
    Onların yerini doldurmak mümkün değil. Ama hâlâ ölmüş olduklarını kabul edemediğim Hulusi Kentmen ve Adile Naşit var.
    __________________
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:01 pm

    Gülse’den çok emindim

    Avrupa Yakası dizisinin yapımcısı olan Sinan Çetin, Gülse Birsel’i görür görmez onun yapacağı şeyin mutlaka başarılı olacağından emin olduğunu söyledi.



    Habertürk’te yayınlanan Yavuz Semerci’nun sunduğu ’Bilgi Odası’ programının konuğu olan Sinan Çetin, Avrupa Yakası dizisinin başarılı olmasının kendisi için sürpriz olmadığını anlattı.

    Semirci’nin ’Başarısı çoğu insan için sürpriz oldu" sözü üzerine Çetin, şunları söyledi:

    "Benim için olmadı. Gülse Birsel’i görür görmez, şahane bir elektiriğinin olduğunu ve onun yazdığı şeyin, onun oynayacağı şeyin mutlaka başarılı olacağından emindim. Zaten öyle olmasa yapmazdık. Bence çok da iyi bir yol aldı."

    Kaynak:televizyongazetesi
    __________________
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:02 pm

    Bana dram oynatacak yönetmen arıyorum


    Avrupa Yakası’nın Makbulesi Hasibe Eren ile tiyatronun genç ve başarılı isimlerinden Mert Turak Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı tiyatro oyununda buluştu. Oyun yine komedi. Dolayısıyla Hasibe Eren’e komedide oynamaktan sıkılıp sıkılmadığını sorduğumuzda yönetmenlerin tercihinin bu yönde olduğunu söylüyor


    Adı Yaşan olan biri varmış; varmış diyoruz çünkü nüfus cüzdanı yok. Kayıtlara göre iki kere şehit düşmüş. Çalışıp para kazanmayı, askere gitmeyi ve evlenip bir yuva kurmayı düşünürken bu sorunlar yüzünden bürokrasiyle başı derde giriyor. Çünkü devlet Yaşar’ı bazen hatırlayıp bazen de unutuyor... İşte bu hikaye Aziz Nesin’in en ünlü eserlerinden biri olan Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’daki Yaşar’ın hikayesi... Bu eser şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahneleniyor. Başrollerde Yaşar rolünde Kantocu oyunundaki performansıyla adından söz ettiren Mert Turak, Ayşe rolünde ise Avrupa Yakası’nın Makbulesi Hasibe Eren oynuyor. Her ikisi de alanlarında çok başarılı bu iki oyuncu her ne kadar başlarda önemli bir sorumluluk aldıkları

    için korksalar da gün geçtikçe bu korkularını yendiklerini söylüyor. Çünkü biri oyunda daha önce başrol oynayan Ali Sürmeli’nin, diğeri ise Sumru Yavrucuk’un performansıyla kıyaslanıyordu. Korktukları gibi olmadı çünkü ilk günden itibaren seyirciden tam not aldılar...

    Aziz Nesin’in herkes tarafından bilinen oyununda rol alıyorsunuz. Nasıl bir duygu?
    Hasibe Eren: Çok tehlikeli tabii. Yani en azından benim için o kadar olmasa da Mert için tehlikeli bir viraj. Çünkü Ali Sürmeli’nin performansıyla özdeş tutulan bir rol. Ben ise Sumru Yavrucuk’un oynadığı roldeyim. Bu yüzden de ister istemez çekincesi oluyor insanın.

    Mert Turak: Kesinlikle doğru ama sonuçta oyunun içine girince de oyundan aldığınız haz büyük oluyor. Çünkü çok büyük bir yükün altından kalkabiliyorsunuz.

    Rollerinizden bahseder misiniz?
    M.T.: Yaşar Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş tam bir Anadolu çocuğu. Zaten bürokrasi sistemini, devleti nasıl başına bela ettiğini gösterecek oyunda. Masum bir çocuğu potansiyel bir suçluya döndürüyorlar. Sonunda da zaten o masum çocuğu hakikaten bir canavara döndürmeyi başarıyor bürokrasi.

    H. E.: Ben de Ayşe rolündeyim. Ayşe Yaşar’ın sevdiği kız. Sonrasında tabii çocuğunun annesi oluyor. Çok büyük idealleri olan biri değil. Yaşar ile tek istedikleri aslında mutlu bir yaşam sürebilmek. Ama bürokrasideki karışıklıklar onları çok mutsuz ediyor.

    Yaşar ve ailesi birçok bürokrasi engeliyle karşılaşıyor ve mutsuz oluyor. Sizin de başınız bürokrasiyle derde girdi mi?
    H. E.: Derde girmedi ama sorun yaşadığım oldu. Mesela bir devlet dairesinde başıma geleni anlatayım. Daireye gittim ve sırayla işlemlerimi yaptırıyorum. Son masada adam bana ‘Karşıya git orada yaptır’ dedi. Bir baktım karşısı duvar. O kadar sinirlenmiştim ki o sinirle adama dönüp ‘Karşı ne beyefendi? Karşı duvar mı? Karşı koridor mu? Karşı oda mı? Karşı ne söyleyin lütfen’ diyerek bağırmıştım. Çünkü hakikaten delirmiştim o anda.

    M. T.: Muhakkak herkesin başına geldiği gibi bizim de başımızı geliyor. Ama şu an aklıma gelen bir örnek yok.

    Sizce televizyonda gördüğümüz oyuncuların tiyatroda rol almasının tiyatroya ne gibi etkileri var?
    H. E.: Televizyonda görüp oyuna gelenler de var ama umarım meraktan değil gerçekten izlemek istedikleri için geliyorlardır. Çünkü asla dizideki performansla oyundaki performansın birbirine karıştırılmaması gerekiyor. O yüzden de bu tarz olaylara iyi tarafından bakmak istiyorum.

    ‘İyi tarafından bakmak istiyorum’ diyorsunuz ama biraz da kötü tarafından bakacak olursak artık tiyatronun kaderi televizyona bağlı diyebilir miyiz?

    H. E.: Tamam, şunu kabul ediyorum. Artık herkes ünlü bir yüz görebilmek için tiyatroya gidiyor ama tiyatronun kemik izleyicilerini de bu durumdan dolayı töhmet altında bırakmamak gerekir. Ünlülerin oynamadığı çok usta oyuncuların oynadığı nitelikli oyunlar var. Kaldı ki tiyatro seyretmek için de şart gerekmiyor. Yani şu şu ünlüler oynasın ya da şurada oynansın gibi şartlar gerektirmiyor. Aksine her yerde yapılabilir.


    Yüzüne bakılmayacak kadar çirkin değilim ki


    Tiyatro eğitimi almadığınızı biliyoruz. Nereden geliyor bu tiyatro aşkı?

    Reklamcılık okurken amatör tiyatroya başladım. 10 yıl sürdü amatör tiyatro maceram. Bu dönemde çok iyi bir eğitim çalışması sürdürdüm. Profesyonel anlamda da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dramatoloji ve Tiyatro Eleştirmenliği Bölümü’nü bitirdim. Şimdi de Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ileri oyunculuk programında mastır yapıyorum. Tiyatroya olan aşkım da çocukluktan geliyor. Küçükken kukla oyunları yazıp oynardım. Arkadaşlarımla birlikte hikaye okuyup sonra onları uyarlardık. Büyüyünce oyuncu olmak istiyordum ama ailem bunu çok desteklemiyordu. Ama su akıp yolunu buluyor.

    Herkes sizi Sıdıka rolüyle tanıdı. Arkasından yine onun gibi bir karakter Makbule geldi. Bir ara Sıdıka’dan sıkıldığınızı söylemiştiniz. Makbule’den de sıkıldınız mı?
    Her şeyin bir eşiği var ve ben henüz o eşiği geçmedim. O yüzden de henüz Makbule’den sıkılmadım. Fakat Sıdıka’dan hakikaten çok sıkılmıştım. Çünkü Sıdıka çok uzun sürmüştü ve oynamadığımız halde, dizi biteli dört yıl olmasına rağmen tekrarları da dönüyordu. Fenalık gelmişti.

    Avrupa Yakası’ndaki Makbule karakteriyle çok sevildiniz. Fakat bu sezon Şahika katıldı diziye. Makbule’nin eski havasının kalmadığını düşünüyor musunuz?
    Ekibe yeni katılan kişi yazara çok iyi esin kaynağı oluyor. Nasıl geçen yıl ben yeni bir malzemeydim, bu sene de Şahika yeni bir malzeme. Geçen sene yazara çok iyi malzeme verdiğim için Makbule ön plandaymış gibi gözükmüştü. Şimdi de Şahika ön planda. Bu da çok doğal bir durum.

    Sizi hep komik kadın rollerinde gördük. Artık sıkılmadınız mı?
    Maalesef Türkiye’de yapımcılar ve yönetmenler çok cesur düşünmüyorlar. Ortada bir rol olduğu zaman ‘Buna benzer bir oyunu kim oynamıştı’ diye düşünüyorlar. Dolayısıyla neyle başlıyorsanız arkası hep öyle geliyor. Bu nedenle de sıkılsanız da insanlar sizi öyle görmek istiyor. O yüzden de yan rollerde başladım ve bu hep böyle devam edecek.

    Siz karşı çıkıp ‘Ben dramda oynamak istiyorum’ demiyor musunuz?

    Demez olur muyum? ‘Hasibe’yi hep komik kadın rolünde gördük ama aslında bambaşka bir rolde de oynayabilir’ diyecek bir yönetmen lazım. Ama daha göremedim. Ama çekebilirsek bu kış, çekemezsek önümüzdeki kış bir sinema projesinde dramatik bir rolde oynayacağım. Komediyle uzaktan-yakından alakası yok. Aksine zihinsel olarak gelişimini tam tamamlamamış bir karakteri canlandıracağım.

    ÇOCUKLARI EĞİTİYOR

    Genelde güzel kadın değil çirkin kadın komik rollerde oynar diye kanı var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
    Güzellik kavramı kişiye göre değişir. Sonuçta çirkin, yüzüne bakılmayacak biri değilim. Aksine eli yüzü düzgün biriyim. Ama açıkça söylemek gerekirse oynarken güzel görünmek gibi bir çaba sarf etmiyorum. Yani ‘Aman benim profilim iyi değil, şuradan görüntü vereyim. Vay efendim bu saçı yaparsam çirkin görünürüm’ gibi dertlerim yok. Komedyen dediğin şekilden şekle girebilmeli.

    Bildiğimiz kadarıyla çocuk oyunculara koçluk ediyorsunuz. Bundan biraz bahseder misiniz?

    Şehir Tiyatroları’nın çocuk, genç eğitim birimi var. Orada 1996’dan beri önce asistanlık sonra eğitmenlik yapmaya başladım. Dolayısıyla mesleği oyunculuk olmayan kişilerden nasıl en iyi performansı alırsınız, çocuklara oyunculuk oyun oynayarak en iyi nasıl öğretilir onu biliyorum. Kendime göre geliştirdiğim tekniklerim var. Şimdiye kadar da birçok çocuğa koçluk yaptım. Mesela Babam ve Oğlum’da rol alan çocukları ben çalıştırmıştım.


    Sahnede ölmek istiyorum


    Sizi tiyatroda izleyenler çok beğeniyor ama sizi tanımayanlar için kendinizi nasıl anlatırsınız?

    Bu aralar çok boş vakti olmayan, eve sadece uyumak için gidebilen biri Mert Turak. Ama tabii bundan da gocunmuyorum hiçbir zaman. Bunun dışında 28 yaşımdayım. Tiyatronun dışında da bir sinema filminde yer almak istiyorum. Çünkü sinema da bambaşka bir duygu.

    Kaç yıldır tiyatro ile ilgileniyorsunuz?

    Lise sondan beri yani yaklaşık 12 senedir tiyatro ile ilgileniyorum. 1996’da amatör olarak başlamıştım. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Konservatuar Bölümü’nü kazandım. 2003’ten beri de Şehir Tiyatroları’ndayım. 2006’da da müzikal komedi Kantocu’daki rolümle Afife Tiyatro Ödülleri’nde ‘En İyi Yardımcı Erkek Ödülü’nü aldım.

    Oyunculuktaki hedefiniz nedir?

    Oynayabildiğim kadar oyunda oynamak, hep sahnede olmak ve hatta hep söylenir sahnede ölmek istiyorum. Hep iyi rollerde oynadım bunun sürmesini istiyorum.

    Daha önce Komiser Nevzat adlı dizide oynadınız ama dizi çok kısa sürdü. Başka dizilerde de oynamayı düşünüyor musunuz?

    Evet dizi çok kısa sürdü. İsterdim devam etsin ama olmadı. ‘Demek ki hayırlı değilmiş’ diyerek kendimi teselli ettim. Tekrar dizilerde oynamaya gelince istesem de oynayamam. Çünkü üç tane oyunda birden oynuyorum ve diziye ayıracak vaktim yok.


    HALE CEYLAN BARLAS


    23.02.2008

    Star Gazetesi
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:03 pm

    Yıllar sonra el işi dersleri!

    Bir koşuşturmadır gidiyor. Avrupa Yakası'nın 150. bölümünü hazırlıyoruz, siz bu hafta seyredeceksiniz. Şarkılar söyledik, danslar ettik, en çok kendimiz eğlendik. Bu telaşenin ortasında bir ara kostüm sorumlumuz Kerem'in bana şöyle bir şey söylediğini duyar gibi oldum: "Gülse Hanım, sizden bir çanta tasarlamanızı istiyorlar. Bu çantalar sonra satılıp Lösemili Çocuklar Vakfı'na katkı olacak, yapar mısınız?" "Ha, olur," gibi bir şey dediğimi hayal meyal hatırlıyorum. Sanıyorum ki bir tasarımcı bana telefon açacak, ben de diyeceğim ki, "Merhaba efendim, şöyle beyaz olsun, sapları gümüş olsun, büyükçe bir şey olsun, omuza rahat asılsın..." Ondan sonra görevim bitecek. Durumun vehametini, birkaç gün sonra Kerem'in getirdiği kocaman paketle kavradım. Paketin muhteviyatı: Kanvas bir çanta, rengârenk kumaş boyaları, palet ve fırçalar... Amanın! El işi mi yapacağız? Ama ben son elişi dersini yaklaşık 18 yıl önce lisede görmüştüm.

    ESERLERİM MİZAH KONUSU
    Aldı mı beni bir düşünce... "Otur, iki günde uzun metraj film yaz," deseler, canım yanmayacak! "Çık Shakespeare oyna," deseler, her şeyi göze alıp deneyeceğim. Ama bu, tamamen alanım dışı... Kerem'i yakalasam çok ağır konuşacağım ama sette göz göze bile gelmiyor. Boyalar bana bakıyor, ben boyalara... Şimdi gördün mü lisede Dilek Hanım'ın derslerinde çan çan etmeyi... Özellikle lisenin son yılında, üniversite sınavının yaklaşması sebebiyle daha ziyade Türkçe, matematik, fizik, kimya konularına yoğunlaştığımızdan, resim ve el işi derslerini bir nevi 'ders arası kafa boşaltma saati' gibi algılıyorduk. Üstelik hatırladığım kadarıyla, son yılların popüler 'el işi' alanı takı tasarımı dışında, aşağı yukarı her şeyi yapmıştık o derslerde. Müfredat yoğundu: Cam boyası, batik, kumaş boyası, mozaik, ahşap boyama, maket, makrame... Ne yazık ki, benim eserlerim evde bir mizah konusu olurken, sonradan grafiker olan bir sınıf arkadaşımın yaptıkları, sözgelimi kumaş boyama tişörtler, yastıklar, kendisi veya bizler tarafından zevkle kullanılırdı. Yıllardır görüşmediğimiz halde onu aramayı bile düşündüm yemin ederim.

    SORUMLULUK BÜYÜK
    Al işte, elementlerin atom numaraları bilmem şu yıllarda hiçbir işine yaramıyor ama o el işi derslerini dedikoduyla geçirdiğin için, bu şanlı şöhretli halinle, fırçalar sana bakıyor, sen fırçalara... Nasıldı bu kumaş boyası Allahım? Etrafına kontür çekip içini mi dolduruyorduk? Yoksa o cam boyası mıydı? Çiçek çizsem çok mu banal olur? İnsan figürü çizsem, iddialı manzaralar yapsam, berbat bir şey çıkar da satılmazsa, bırak rezil olmayı, LÖSEV'e beş kuruş kalmaz. Sorumluluk büyük.Bir ara telefonu açıp, "Sayın Coach yetkilileri, ben onun yerine sizden 10 tane çanta alsam, parasını LÖSEV'e bağışlasanız," filan demeyi bile düşündüm. Ne var ki, paketin içinden bu kampanyanın yurtdışı örneklerinin fotoğrafları çıkınca, bunu bir meydan okuma gibi algıladığımı itiraf edeyim. Mesela Leonardo Di Caprio, bir de erkek haliyle, şahane palmiyeler çizmiş çantanın üstüne, al yazın plajda kullan. Orlando Bloom parlak bir fikirle elini tamamen boyayıp çantanın üzerine basmış. Teri Hatcher, yamuk bir kırmızı kalp boyayarak, bu çok 'orijinal' fikirle kariyerini bitirmiş bana göre... Jennifer Aniston'ı ise komedi oyuncusu olarak çok beğenmeme rağmen, çantanın üzerine sadece "Sevgilerle Jennifer Aniston!" yazdığı için gözümden düştü. Aldı mı beni bir hırs...

    ARAMAYIN, ATÖLYEDEYİM
    Sezonun en popüler çantasını yapmak için kolları sıvamış durumdayım. İşi gücü bıraktım. Gündemimde bu var. Çok orijinal bir fikirle, hem albenili, hem gösterişli, aynı zamanda kullanışlı, satış rekorları kıracak, seri üretime geçilecek bir model bulmalıyım! Lütfen acil durumlar dışında aramayın, atölyemdeyim. Bittim ben!

    Sabah Gazetesi
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:04 pm

    Avrupa Yakası
    Dün ne demiştik? 'Bu ülkede özü-sözü bir, kişisel maddi çıkarından daha çok vatanını ve toplumu düşünen pek çok sanatçı da var. Kalpleri temiz, onurlu, gururlu ve namuslu sanatçılar. Bazı kişileri hiç görmeyelim sadece onlara bakalım...' Ölmek var dönmek yok. O sanatçıları ve gençleri yazacağım, size elimden geldiğince tanıtacağım. Bakın bu akşam atv'de 'Avrupa Yakası'nın 150. bölümü ekrana gelecek. Kahramanlarının Roman vatandaşı olmadığı bir sitcom'un, bu muhteşem başarısını görmeyen-anlamayan resmen aptaldır.
    Veya gözleri özürlüdür. Belli terbiye ve görgü kurallarını çiğnemeyen, küfrü hiç kullanmayan, her kesimi ile çok güzel dalga geçebilen bir TV dizisi... Tiyatro gibi tek mekanda çekildiği için adına sitcom deniliyor. Türkçesi yok. Peki bu başarıda emeği geçenleri tebrik etmemek? Hele sanattan anlayan, kendini çağdaş sanan birisi isen... Hatta sıradan bir TV izleyicisi bile olsan...

    Gözümün önüne bir üstat geliyor. Sanki babam gibi sevdiğim bir oyuncu... Koltuğunda otururken ettiği üç-beş kelime ile Avrupa Yakası'na çok şey katan Gazanfer Özcan Ağabey... Şu an burada olsa zorla ellerinden öperdim. Siz de öpmez misiniz? Ya 40 yıllık sevgili arkadaşım Hümeyra'ya... Sarılıp, yanaklarından öpmezsem yuh olsun bana. Ve tabii dizinin annesi Gülse Birsel'e hem hayranlık hem de utanarak... Ama samimi duygularımla kocaman 'helal olsun size, çok büyük başarı kazandınız' derdim.

    Utanarak dedim, çünkü Avrupa Yakası başladığı zaman, 'Üç bölüm sonra tıkanır kalırlar. Küçücük mekanda bu kadar oyuncuya dialog yazacak kişi tanımıyorum. Haldun Taner vardı rahmetli oldu. Kandemir Konduk, Umur Bugay, Gani Müjde'nin de birkaç ay sonra tekrara başladığını çok gördük' demiştim. Hatta böyle bir yetenekli yazar olsa adı Woody Allen olur demiştim.

    Kadıncağız bir hafta 'mahsusçuktan rüya görüyorsunuz' deyip herkesi Hintli yaptı. Ertesi hafta doğum günü diye evin ortasında erkek dansöz oynattı. Öyle veya böyle tam 150 bölüm Avrupa Yakası'nı reyting listesinin en tepelerinde tuttu ya. Bütün olumsuz yorumlarımı bana bir güzel yutturdu ya... Yapımcısı Sinan Çetin'e diyecek bir şey bulamıyorum. Bütün Yeşilçam ve sinema yazarlarını kıskançlıktan çatlatırken... Ben Sinan Çetin'in Türkiye için başlı başına bir olay olduğuna inanmıştım. Yönetmeni Jale Atabel Özberk de müthiş bir kadın. Bu çalışma temposunda yaratıcı kalabilmek. Ama onun da sonunu Gülse Birsel gibi iyi görmüyorum. Onlar potansiyel Aysel Gürel'ler benim için...

    Avrupa Yakası'nın en büyük özelliği şu; dizide rol alan tüm oyuncular gerçek star... Şöyle tek tek bakın... Tolga Çevik (Sacit), Hasibe Eren (Makbule), Sarp Apak (Tanrıverdi), Levent Üzümcü (Cem), Şenay Gürler (Fatoş), Hale Caneroğlu (Yaprak), Engin Günaydın (Burhan), Rutkay Aziz (Bülent), Suna Keskin (Sedef), Yıldırım Öcek (Patron), Veysel Diker (Tacettin), Yavuz Seçkin (Sertaç) ve Vural Çelik (Kubilay), Binnur Kaya (Şahika), Gürgen Öz (Cesur) başrol oyuncusu değil mi? Proje ister sinema filmi olsun, ister TV dizisi veya komedi-dram fark etmez.

    Bu akşam 150. bölüm olması nedeni ile farklı olacakmış. Atilla Özdemiroğlu özel şarkı yazmış. Gülse Birsel de sözlerini. Bütün ekip bu şarkıyı söylerken Nil Berkan'ın koreografisini yaptığı dansları yapacaklarmış. Yani tam müzikal olacak. Görelim bakalım.

    Hepsine TV seyircileri adına tekrar teşekkür ediyorum. Ama en çok Gazanfer Abiciğime...
    Bugün Gazetesi Aykut Işıklar
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:04 pm

    Star TV’de Armağan Çağlayan’ın sunduğu programa konuk olan oyuncu Gürgen Öz, atv’nin sevilen dizisi Avrupa Yakası’nın kulisinde herkesin birbiriyle güzel bir iletişim içinde olduğunu söyledi.

    "Çok keyifli bir set orası. Herkes birbirini çok seviyor. Aslında o kadar oyuncunun bulunduğu bir kuliste normalde rahat etmek pek normal değildir. Hani bizim mesleğin genlerinde vardır ya insanlar birbirini çekemez, sürekli dedikodu falan. Gerçekten orada öyle bir şey yok. Herkes kendi halinde. Çok eğleniyor, şakalaşıyorlar. Çok pozitif bir set. Kamera arkasıyla, reji ve teknik ekip de öyle." diye konuşan Gürgen Öz, 95 dakika yapılan bir sitcomu başarıyla götüren Gülse Birsel’in de çok zor bir iş yaptığını söyledi.

    Gürgen Öz, diziden ayrılmasıyla ilgili olarak da "Oradaki rol içime pek sinmedi. İnsanların benden beklentisi var. Tabi ki Avrupa Yakası’nda olmak çok keyifli bir şey ama Gürgen Öz olarak sokaktaki insanların, ekrandan beni izleyenlerin beklentilerini karşılayamayınca ben geri çekilmeyi doğru buldum. O rolün çok doğurgan olmayacağını ve insanları tatmin etmeyeceğini düşündüm. Aynı zamanda bir oyuncu olarak da çok keyif almıyorsam, keyif de veremiyorum. Bir yerden sonra o olmayınca da geri çekilmek daha doğru bir karardı. Gülse ile paylaştım. Gülse de çok anlayış gösterdi. Ama o sette o ekiple çalıştığım için çok mutluyum" açıklamasını yaptı.

    Kaynak: televizyongazetesi.com
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:04 pm

    Oyununu yarıda kesen Engin Günaydın konuştu
    (DHA)
    Cesur SERT/İZMİR,
    TİYATROCU Engin Günaydın, Urla Hakan Çeken Kültür Merkezi'nde sergilediği gösterisini 15'inci dakikasında kesip sahneden inmesinin ardından ilk kez konuştu.
    Oyunun ardından, “Şekeri yükseldiği için oyuna devam edemedi'' açıklamalarının organizatör İsmail Yoğurtçu tarafından yapıldığını belirten Engin Günaydın, “Üç gündür zihnim karanlık, beynimde tüm ışıklarımı kapattım. O gece programlarını bozup beni izlemeye gelen izleyicilerden özür diliyorum'' dedi.
    Geçen cumartesi günü İzmir'in Urla İlçesi'ndeki gösterisini 15'inci dakikasında yarıda bırakan Engin Günaydın, “Şekeri yükseldiği için oyuna devam edemedi'' açıklamalarının organizatör İsmail Yoğurtçu'ya ait olduğunu söyledi. Günaydın, Urla Hakan Çeken Kültür Merkezi'nin yeni bir salon olduğunu, burada daha önce 2 oyun sahnelendiğini belirtti. Günaydın, “Urla'da atmosfer oluşmadı. Sahnede 15-20 dakika oynadım. İletişim kuramadım. Oyunlarımda bir kişinin bile sıkılmasını istemiyorum. Seyirciyle giden bir oyun benimki. Hiç kimseyi etkilemediğimi, bir gariplik olduğunu hissettim. Zorla bir şeyi kimseye anlatamam. Kimsenin sıkılacağı şeyleri özel hayatımda da anlatmam. Anlattıklarım komik şeyler değil gibi gelmeye başladı. Hiçbir şey söylememeye, kelimeleri yanlış söylemeye başladım. O zaman boşluğa düşerim. Her zaman herkesin yaşayacağı bir korku. Hayata, sahneye, mesleğime, seyirciye saygım sonsuzdur. Seyirciye efendiyimdir. Şımarıklığım yoktur'' dedi.
    Bugüne kadar 180'ne yakın gösteri yaptığını belirten Engin Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Aynı durum bir kez de Hollanda'da başıma geldi. Hiç iletişim kuramadığımı hissettim. Oyunda, seyirciyle birlikte hareket ediyorum. Ben oyuna böyle başlıyorum. Seyircinin atmosferine göre oyun zevkli oluyor, büyük keyif alıyorum. Takla bile atıyorum. Oyun Urla'da o tarafa geçemedi. Salon yeni olduğu için belki seyircisi oluşmadı. Asla, kötü bir niyetim yoktu. İzmir'de bugüne kadar 40'a yakın oyun oynadım. İzmir'i çok seviyorum. Yazlarımı orada geçiriyorum. 180 oyundur aynı ekiple çalışıyorum. Bir tiyatro gibi. Salona 4 saat önceden ekibim gelir, iki saat önceden ben gelirim. Salonu kontrol ederim. Ses, ışık provası yaparım. Kendi disiplinim vardır. Her sahneye çıkanın yaşayacağı normal bir sorundu. 3 gündür zihnim karanlık, beynimde tüm ışıklarımı kapattım. O gece programlarını bozup beni izlemeye gelen izleyicilerden özür diliyorum. Benim için programlarını bozdular. Buna üzüldüm.'' Engin Günaydın'ın 29 Şubat'taki Manisa ve 1 Mart'taki İzmir gösterilerinin iptal edildiği açıklandı.
    __________________
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:04 pm

    SON DAKİKA!... PLATO FİLM’DEN UÇANKUŞ’A ÖZEL AÇIKLAMA… ENGİN GÜNAYDIN’IN AVRUPA YAKASI’NDAKİ KADERİ NE OLACAK? BURHAN ALTINTOP DİZİDEN AYRILMADIĞI GİBİ ÇOK İLGİNÇ BİR SÜRPRİZLE YOLUNA DEVAM EDİYOR.. İŞTE DETAYLAR…

    27/2/2008 13:33



    Bugün pek çok haber sitesinde yer alan “Burhan Altıntop Avrupa Yakası’ndan ayrılıyor” haberleriyle ilgili olarak Plato Film yetkilileri Uçankuş Editörü Murat Deveci’ye çarpıcı açıklamalar yaptı…

    Avrupa Yakası’nın bu akşam ekrana gelecek bölümünün tanıtım fragmanında Burhan Altıntop’un “Nişantaşı’na veda ediyorum” repliğinin yer alması üzerine bazı haber siteleri “Engin Günaydın diziden ayrılıyor mu” sorusunu manşetlere taşıdı.

    Uçankuş az önce görüştüğü dizinin yapımcısı Plato Film Yetkililerine konuyu sordu. İşte Plato Film Yetkilililer’in Uçankuş Editörü Murat Deveci’ye yaptıkları o açıklama:

    “Engin Günaydın’ın diziden ayrılması sözkonusu değil. Hatta elimizde önümüzdeki haftanın çekimleri son hız sürüyor. Burhan Altıntop diziden ayrılmadığı gibi çok büyük bir sürprizle Avrupa Yakası izleyicilerini şoka sokacak ve önümüzdeki haftalarda Nişantaşı’nda sokak şarkıcısı olarak karşılarına çıkacak

    Kaynak : Uçankuş
    __________________
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:05 pm

    Burhan Altıntop gitmiyor


    Avrupa Yakası’nı izleyenlerin yüreği ağzına geldi. Birkaç gündür yayınlanan tanıtımlarda Burhan’ın Nişantaşı’ndan ayrılacağıyla ilgili söylemleri diziyi sevenleri üzdü. Ancak beklenen olmadı...

    Gülse Birsel’in kıvrak zekası ve usta kalemi yine izleyenleri ekran başına topladı. Aslında her hafta ilgiyle takip edilen Avrupa Yakası dizisini sevenler bu kez ekran başına endişeyle oturdular. Çünkü dizinin sevilen karakteri Burhan Altıntop’un senaryodan çıkarılacağı söylentileri bütün gün internet sitelerindeki haberlerde yer aldı. Bu intibaya neden olan olay ise dizinin fragmanında Burhan Altıntop ve dizideki tüm karakterlerin müzikal sahnedeki sözleri ve veda havasıydı.

    Ancak sanılan olmadı. Dizinin arasına serpiştirilen ve müzikal havasında dans ve şarkılarla yapılan gösteri yalnızca bir ’ara nağme’ydi. Aslında dizideki tüm karakterlerin için için ’gıcık’ oldukları Burhan Altıntop’un, ’Nişantaşı’ndan ayrılıyorum’ söylemine çok sevinseler de kimse açık açık ’git’ diyemeyince Burhan kalmaya karar verdi.

    Gülse Birsel yine kalemini ve hayal gücünü kullanarak diziye farklı bir hava estirdi. Bu arada izleyiciyi de meraka sürükledi. Sonuç olarak anlaşıldı ki Burhan Altıntop gitmiyor.

    Gösterideki şarkı, Burhan’ın gideceğini öğrenen Fatoş ve Aslı’nın ’Siz bizi merak etmeyin, vazgeçmeyin, basın gidin, birileri yalvarsa da sakın ha geri dönmeyin’ sözleriyle başladı. Bir kaç kişi hariç bütün karakterlerin yer aldığı küçük müzikalin sonunda Burhan Altıntop, ’Mahallenin Altıntop’u, popüler yakışıklısı merak etmeyin kalıyorum’ deyince herkesi ağlamaklı bir ifade aldı ve ağızlardan ’Hiç kimse git diyemedi ve kalıyor Burhan Belası, ne yazık ki kurtulamadık, kaldı yine Burhan belası’ sözleri döküldü. Anlaşıldı ki bu sadece keyifli ve küçük bir gösteriydi.


    KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ
    ÖZLEM
    ÖZLEM
    Bolum Sorumlusu
    Bolum Sorumlusu


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1110
    Nerden : her yerden....
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mutsuzyk6
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Mesgulrc6
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Besiktas
    Kayıt tarihi : 21/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından ÖZLEM Çarş. Nis. 30, 2008 5:05 pm

    Avrupa Yakası müzikali!

    BU hafta Avrupa Yakası'nda olay vardı, Burhan Bey kendini seven kalmadığını anlayınca Nişantaşı'nı terk etmeye karar verdi, bu karar çevresini o kadar sevindirdi ki, hepsi birer müzikal yıldızına dönüştü. Finalde tüm kadro müzikal yıldızı havasında bir de şarkı söylediler, "İşte Bizim mahallemiz" diyerek. Bu dizi gelişimlere açık...Bir komediden durup dururken müzikal çıkar mı; demek ki oluyormuş, Avrupa Yakası bunu ispatladı...Yine de bir sorun vardı; müzikaldeki şarkı, Burhan Bey'i Nişantaşı'a ve Sütçüoğlu ailesinin evine döndürdü, o da ayrı!

    Tuna Serim / Tercüman
    __________________
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Perş. Mayıs 01, 2008 8:13 pm

    Üniversiteye hazırlık çok gıcık bir süreçti!

    'Avrupa Yakası'nın Şahika'sı Binnur Kaya, Cosmo Girl dergisine çocukluğunu ve en büyük hayalini anlattı: 'Okyanus Bilimi' okumayı Kaptan Cousteau'nun yanında çalışmak için istemiştim..

    Sizi çok seviyoruz. Nasıl bir çocukluğunuz oldu, merak ediyoruz?

    Ankara'da mutlu ve huzurlu bir çocukluk yaşadım. İlkokul 5. sınıfa kadar oldukça duygusal bir çocukluk dönemi geçirdim. Çünkü hep siyah-beyaz Türk filmleri izleyip ağlardım. Sebep bu mu bilmiyorum ama Türk filmlerinin etkisiyle çocukluğumun bir yarısı çok duygusal geçti. Ortaokuldan sonra dışa açılmaya başladım ve ondan sonrasını hep neşeli hatırlıyorum.

    BENİM KAHRAMANIM HEIDI

    Etkilendiğiniz bir kahraman var mıydı?

    Benim kahramanım 'Heidi'ydi. Bir de 'Şeker Kız Candy' vardı. Dizi olarak da en çok 'Kaynanalar'ı severdim. Hatta İstanbul'a geldiğimde, ilk oynadığım dizi 'Kaynanalar' dı.

    Yaramaz mıydınız?

    İlkokula başlayana kadar çok yaramazdım. Bir ablam olduğu için beni erkek bekliyorlarmış. Galiba onların psikolojisi bana geçmiş olacak ki, kimi zaman kendimi erkek gibi hissederdim. "Erkeğim, ben de kavga edebilir ya da yaramazlık yapabilirim" diye düşünürdüm. Hep kısa saçlıydım. Sesim de kalındı. Annem "Allah şu kadarcık et parçasını esirgemiş, yoksa erkek olacakmış" derdi. İlkokuldan sonra yaramazlığım pek kalmadı ama bu sefer de dağınıklığımla annemi çok yordum.

    Nasıl bir okul hayatınız oldu?

    Duygusal olduğum bir dönemdi. Devlet okulunda okumama rağmen çok iyi bir ilkokul eğitimi aldım. Ortaokul ve lise yıllarım çok keyifliydi.

    DEDİKODU YAPARDIK

    Okul yıllarında, kızlar biraraya gelir ve bir şeyler yaparlar. Siz ne yapardınız?

    Erkeklerin dedikodusunu yapardık. Hocalar hakkında konuşurduk. "Sen kimden hoşlanıyorsun?" diye birbirimize sorardık. Dans ve şarkı söyleme yarışmaları düzenlerdik.

    Üniversite hazırlık süreci?

    Çok gıcık bir süreçti. Arkadaşım Tuğba ile sınavlara son bir ay kala çalışırdık. Edebiyat mezunu olmam ve 'Okyanus Bilimi' okumak isteyişim işimi zorlaştırmıştı. Bu bölümü, denizi çok sevdiğim ve Kaptan Cousteau'nun yanında çalışmak için istemiştim.

    Üniversite yıllarınız nasıldı peki, hareketli miydi?

    Bilkent Tiyatro bölümünde burslu okudum. Başak Köklükaya sınıf arkadaşımdı. Başak'la dersteyken her şeye gülerdik, çok ayıp bir şey ama, dersten atılırdık. Kapının önünde birbirimize bakıp, "Lütfen, bak, bitti. Şimdi derse giriyoruz. Gülme ve kötü şeyler düşün" diye birbirimizi rahatlatmaya çalışırdık; fakat öyle yaptıkça daha çok gülerdik. Hiçbir zaman derse girecek kıvama gelemezdik.

    Ankara'dan sonra İstanbul macerası nasıl başladı?

    Lisede okurken "İstanbul'da yaşayacağım" derdim. İstanbul'a gelme amacım tamamen denizle alakalı. Kışın, denizi olan yerlere gitmeyi çok severim. Çünkü kışın kimse denize gitmez ve deniz de kendini kötü hisseder diye düşünürüm!

    'Şahika' karakteri ile kendinizde benzer bulduğunuz taraflar var mı?

    O kadar çok var ki... Ben de yemeğimi kimseyle paylaşmam. Herkese istediği her türlü yiyeceği alırım; ama kendime ne yemek söylediysem onu tek başıma yemek isterim. Sakınmak ya da esirgemek değil. Herkese istediği yiyeceği ısmarlayayım ama ben ne söylediysem onu tek başıma yiyeyim, kimse ucundan kıyısından almasın isterim. Onun dışında yemeye dayanamama durumlarımız benziyor. Sabrımın zorlandığı zamanlarda ben de Şahika kadar sinirlenebilirim.

    Üniversite yıllarında bir dönem animatörlük yaptığınız doğru mu?

    Evet, 1992 yılında Club Flipper'da animatörlük yapmıştım. Hatta o yıllarda yaşadığım bir olay var ki, Gülse (Birsel) ile bunu paylaşmıştım. Gülse de çok zeki bir şekilde 'Avrupa Yakası'nın senaryosuna ekledi. Ben lahmacunu çok severim. 'Avrupa Yakası'nın bir bölümünde lahmacunumu Sertaç'ın elinden alma mücadelem vardı ya, işte bu gerçek bir olaydan esinlenilerek senaryoya eklendi. Bir gün lahmacunumdan alıyorlar diye masayı devirmeye kadar giden bir durumum olmuştu. Artık daha az lahmacun yiyiyorum .

    Kaynak: Sabah.com.tr
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Perş. Mayıs 01, 2008 8:14 pm

    Diziden ayrılmayacağım

    "Avrupa Yakası" dizisiyle yıldızı parlayan Levent Üzümcü, kovulana kadar diziden ayrılmayacağını söyledi.


    "Avrupa Yakası" dizisiyle yıldızı parlayan Levent Üzümcü, evinin kapılarını Seninle dergisine açtı.

    Çocuk, aile ve evlilik terapisti Ebru Üzümcü ile çok mutlu bir evliliği olduğunu söyleyen oyuncu, “Önceleri çapkındım, ama Ebru’ya rastladıktan sonra duruldum. Ben işimi ve eşimi doğru seçtim. Mutluluğumu buna borçluyum” dedi.

    "Avrupa Yakası" dizisiyle yıldızı parlayan Levent Üzümcü, evinin kapılarını Seninle dergisine açtı. Çocuk ve aile terapisti olan eşi Ebru’yla mutlu bir evlilik sürdüren başarılı oyuncu, mutluluğunun sırrını da ona bağlıyor: "İşimi ve eşimi doğru seçtim."

    Eskişehir’deki konservatuvar eğitiminin ardından uzun yıllar çeşitli dizi ve tiyatro oyunlarında rol alan Levent Üzümcü’nün yıldızı "Avrupa Yakası" dizisiyle parladı. "O diziye seçilmem tamamen bir şanstı" diyen genç oyuncu, "Benim kadar uzun boylu oyunculara genellikle jön tipleri yakıştırılırdı. Boyu uzunların komedi tarzında başarılı olabileceğini çoğu insan kestiremez çünkü" sözleriyle Avrupa standartlarında bir boya sahip olmanın dezavantajını dile getiriyor. Bu durum aynı zamanda iyi bir aşçı olan Üzümcü’yü mutfakta da sıkıntıya sokuyormuş. "Hemen her tür yemeği çok güzel yaparım. Gelin görün ki, Türk mutfaklarındaki tezgahların boyunu tasarlarken benim boydakileri hiç düşünmemişler" diyerek standart üstü bir boya sahip olmanın sıkıntısını yineliyor. Söz mutfaktan açılmışken, bir dönem ekranlarda rol gereği "aşçı" olarak karşımıza çıktığını ve hanımlara her gün yeni bir yemek tarifi verdiğini hatırlatıyor.

    KOVULANA KADAR AVRUPA YAKASI’NDAYIM

    Gülse Birsel’in kaleme aldığı "Avrupa Yakası"ndaki Cem karakterini canlandıran Üzümcü, diziyi meslek hayatının dönüm noktası olarak görüyor. "Diğer dizilerden farklı bir projenin içindeyim. İnsanların bu diziyi ne kadar çok sevdiği ortada. Dizideki karakter, benden pek çok farklı özelliklere sahip. Mesela Cem aynı zamanda iyi bir fotoğrafçı. Bense fotoğrafçılıktan hiç anlamam" diyor. Haftanın altı günü dizi setiyle "Can Tarlası" adlı tiyatro oyunu arasında koşturduğunu belirten Üzümcü, "Avrupa Yakası’nın çekimlerinde, herkesin izlediğinden daha fazla eğleniyoruz aslında. Onca yeteneğin arasında olmaktan son derece keyif alıyorum elbette" diyor. Bu arada kendisini şöhrete kavuşturan dizideki rol arkadaşlarından bazıları değişirken "Ben diziden kovulana kadar ayrılmayı düşünmüyorum" diyecek kadar da yüreklilik gösteriyor. Ve ekliyor: "Bu dizi bana çok şey kattı. Her şeyi bir kenara bırakın, yıllardır oyunculuk yapıp kazanamadığım parayı kazanıyorum. Oysa ben tiyatro aşığıyım. Keşke tiyatro da, ona gönül verenlere kaliteli bir hayat sağlayacak kadar iyi kazandırabilse..."

    BENZİNCİLİK YAPTI

    1972 doğumlu oyuncu, Avrupai bir fiziğe sahip olsa da tam bir Egeli... Her Egeli gibi efe ruhlu ve samimi. Bu arada eşine ilk rastladığı güne gidiyor sohbetimizin yönü. "Bir arkadaşımla birlikte rol aldığım oyunu izlemeye gelmişti. İlk kez o gün görmüştüm ve ilk görüşte aşık olmuştum" diyerek bir itiraf daha yapıyor Üzümcü.

    Askerliğini bitirdikten sonra Amerika’da yönetmenlik üzerine yüksek lisans yapan eşinin yanına giden oyuncu, Los Angeles Film Okulu’nda eğitim almış. "Bu arada para kazanabilmek için benzin istasyonunda bile çalıştım" diyor. Sohbetimiz sırasında 4 yaşındaki büyük oğlu Ada tüm ele avuca sığmazlığıyla söyleşiyi gerçekleştirdiğimiz odaya giriyor. Ama ne girmek! Tüm enerjisiyle... Haliyle duraksıyoruz. Bu arada Ada’nın muzırca gülen gözlerindeki ışıltıyı fark etmemek neredeyse imkansız. Biz babasıyla röportaj yapıyoruz ama belli ki evdeki yıldız küçük Ada. "Gözleri aynı ben" diyor Levent Üzümcü ve hemen kalkıp çocukluk resimlerini getiriveriyor önümüze, haklı bir gururla ekliyor: "Aynıyız değil mi?"

    ÇAPKINLIKLAR GERİDE KALDI

    Evine ve eşine son derece bağlı bir erkek olarak gözlemlediğimiz Levent Üzümcü’ye "Şov dünyası ilginçliklerle dolu. Bu camiadan biri olarak gizli bir çapkın olduğunuz düşünülebilir sizin de..." diyerek malum konuya dalmadan geçemiyoruz. Yakışıklı oyuncu kendinden gayet emin tavrıyla yanıt veriyor: "Eskide kaldı onlar. Önceleri çapkındım evet. Ama Ebru’ya rastladıktan sonra duruldum."

    Şöhretin sihrine kapılıp kendisini dünyadan soyutlamış bir hali yok Levent Üzümcü’nün. "En çok üzüldüklerim arasında taksiciler var. Ne kadar zor şartlarda para kazanıyorlar bir düşünsenize... Şöyle bir düşününce benim onlardan tek farkım, mesleğim. Popüler bir iş yapıyor olmam, üstünlük anlamına gelmiyor. Şöhretin çok uçucu bir şey olduğunun farkındayım. Birkaç ay televizyonda hiçbir işim yayınlanmasa, kimsenin beni hatırlayacağını bile sanmıyorum. O nedenle ayaklarım yere çok sağlam basıyor" diyerek alçakgönüllük gösteriyor.

    Bu arada karşımızda, en sevimsiz soruda bile adeta çelikten sinirlerle oturan Üzümcü’nün bu sakin halinde "çocuk ve aile terapisti" olan eşinin payını merak edip soruyoruz: "Eşiniz size de terapi uyguluyor mu?" Gülümseyerek yanıtlıyor: "Hayır. Ne Ebru, ne de ben işimizi eve taşıyoruz. Ben nasıl ki evde rol kesmiyorsam, Ebru da öyle" diyor ve hemen ardından bir itiraf daha patlatıyor: "Benim psikoterapistim başka! Düzenli olarak da gidiyorum. Bunu ayrıca herkese de tavsiye ediyorum. Keşke herkes gitse..."

    Küçük İbo’dan Avrupa Yakası’na

    Tiyatro çalışmaları ve ekran önü macerasının yanında yoğun olarak dublaj sanatçılığı yapan Levent Üzümcü’nün televizyon macerasına "Küçük İbo" dizisiyle başladığını da anımsayanlar çoğunlukta. "Pişman mısınız?" diye soruyoruz bu kez. Cevap yine net: "Asla! Yaptığım her işin arkasındayım. Belki bir daha o tarz bir dizide oynamam. Ama oynamışsam da arkasında dururum. Hayatımda mesleki anlamda pek çok şeyin başlangıcıdır o dizi." Peki, acaba o günlerden bugüne ne değişti? "Kastettiğiniz şey ünlü olmaksa, benim açımdan değişen hiçbir şey olmadı! Oğlumun minik arkadaşları hatırlatıyor ünlü olduğumu. "Aaaa Cem Abiiii" diyorlar beni görünce. Oyunculuk da diğer herhangi bir iş gibi bir meslek neticede. Kimden, ne üstünlüğümüz olabilir ki?"


    Yasemin Özçelik / Seninle Dergisi
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Perş. Mayıs 01, 2008 8:14 pm

    Burhan Dest-i İzdivaç’ta

    Avrupa Yakası’nın idari amiri Burhan Altıntop, Dest-i İzdivaç’a katıldı ve izleyenleri bir hayli güldürdü. İclal Aydın ise izdivaç programının sunucusu rolündeydi ve gerçeğini aratmayacak kadar komikti.


    ATV’nin sevilen dizisi Avrupa Yakası’nda bu hafta da bomba gibiydi. Geçtiğimiz haftalarda “Var mısın Yok musun”a katılan Burhan kameralara iyice alıştı. Meşhur olmayı kafasına koyan idari amir şansını bu kez kadın programlarında dener ve kadınlar tarafından en çok izlenen evlendirme programı Dest-i İzdivaç’ta soluğu alır.

    İlk başlarda seyirci olarak katıldığı programda meşhur olmayı kafasına koyan Burhan evlenmeye karar verir. Programın reyting meraklısı sunucusuna derdini anlatan Burhan programa kabul edilir.

    Burhan her zaman olduğu gibi sivri dilini tutamaz ve program boyunca pot üstüne pot kırarak sunucuyu çileden çıkarır. Ve ilk taliplisi Gülendam gelir. Birkaç soru sorduktan sonra paravan açılır ve Gülendam’ı beğenmeyen Burhan kıyameti koparır.

    İkinci talihli gelir. Burhan’ı çok büyük bir sürpriz beklemektedir. Paravanın arkasında kendini Aşkın diye tanıtan Makbule’dir. Konuşmaya başlarlar. Ekrandan onu programda gören Makbule hemen soluğu programda alır. Burhan’ı yakından tanıyan Makbule onu cezbeden cevaplar verince Burhan bu iş oldu der ve paravan açılır.

    Kamerların karşısında Burhan Makbule’ye evlenme teklif eder ama amacı başkadır. Burhan’ın asıl niyetini Makbule eve gelince anlar. Burhan’ın amacı meşhur olmaktır.

    Kaynak:Televiyongazetesi
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean C.tesi Mayıs 17, 2008 6:29 pm

    30'lu Yaşlar Beni Vurdu

    "Avrupa Yakası"nın Makbule'si Hasibe Eren, 30'lu yaşların kendisini çok zorladığını itiraf etti."Haziran?da 33 yaşıma giriyorum. Eskiden 'Ha 29 ha 30, ne fark eder' diyordum. Ama gayet güzel vurdu. Artık geriye dönüşün başladığını hissediyorsun. 30'unda artık vücut kendini bırakmaya başlıyor, çevreden yetişkin insan muamelesi görüyorsun. Teyze oluyorsun arkadaşlarının çocuklarına. Zormuş ya!"

    Beş kadın yazarın İstanbul öykülerinden uyarlanan "Yedi Tepeli Aşk" oyunu, tiyatroseverlerle buluştu. Bu yeni oyunda Esin Umulu, Sema Keçik, Nur Saçbüker, Özge O?neill ve Selin Türkmen ile birlikte rol alan Hasibe Eren?i provalarda yakaladık. "Avrupa Yakası"nın setinden çıkıp, Makbule kimliğinden sıyrılıp sahneye koşan Eren ile tiyatrodan aşka her şeyi konuştuk.

    Ben tiyatro ve televizyon sorularından önce adınızdan başlamak istiyorum. Adınızı kim koydu, bir öyküsü var mı?

    - Ben doğmadan bir yıl önce vefat eden anneannemin adıymış. Bana onun adını vermişler ama söyleyememişler hiç. Anneannem bir yıl önce vefat ettiği için kendilerini kötü hissediyorlarmış. Sonra 3 haftalıkken Özlem demişler bana... Almanya?da çıkan doğum belgesinde Hasibe Eren diye geçiyor ama hálá annem ve akrabalarım Özlem diyor. Böyle saçma bir durum var yani...

    Peki provalara dönelim yeniden... Siz aslında Şehir Tiyatroları oyuncususunuz değil mi?

    - Evet, aynı zamanda çocuk-genç eğitim biriminde eğitmenim. Şu an "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" oyununda sezonu kapatıyoruz. Daha önce yardımcı yönetmen olarak çalıştığım Ersin Umulu arkadaşımızın teklifi üzerine onun yönettiği ve oyunlaştırdığı bu oyunun kadrosuna dahil oldum. 6 kadınız oyunda... Ersin?in rejisi çok disiplinli, tek başına götürüyor işi ve kadınları, ruh halimizi çok iyi anlıyor. Çok iyi motive ediyor bizi.

    Peki, kaç yıldır Şehir Tiyatroları?ndasınız?

    - 1996?dan beri... İşçi kadrosundayım ama... İşçi ailenin işçi kızıyım yani...

    Ne iş yapıyor aileniz?

    - Babam şimdi ticaretle uğraşıyor ama Almanya?da işçiydi.

    Almanya?dan mı geldiniz?

    - Evet, 9 yaşıma kadar oradaydık. Sonra 2000 yılında burs aldım ve doğduğum yerleri tekrar gördüm. Acayip bir histi... Çok garip ama Almanya?yı memleketim gibi hissediyorum.

    Hangi alanda eğitim almıştınız siz?

    - Reklamcılık ve onun üzerine dramaturji tiyatro ve eleştirmenliğini bitirdim. Şimdi ileri oyunculuk master?ı yapıyorum. Türkiye?de eleştirmenlik, dedikodu ve çıkar ilişkilerinin döndüğü, değerlendirmelerin kişisel kıstaslarla yapıldığı, oyunların derinlemesine incelenmediği bir alana dönüştü ne yazık ki...

    "Yedi Tepeli Aşk"taki rolünüz, daha önce canlandırdıklarınızdan çok farklı...

    - Evet, ne istediğini bilen, uğradığı haksızlıkların hesabını soran, entelektüel, üniversite mezunu, yurtdışı görmüş bir kadını oynuyorum. İlk kez ayağımdaki terliklerden kurtulup şık bir pantolon ve ayakkabı giyiyorum.

    Oyunda altı farklı kadın hikayesi var. Sizinki nasıl bir hikaye?

    - Evet, her biri İstanbul temalı kadın hikayeleri. Hepsi aşk barındırıyor, hepsi karşı çıkış barındırıyor. Kimi ekmeğini nasıl kazandığını anlatıyor İstanbul?da, kimi aşkı nasıl yaşadığını, kimi neden terk etmek zorunda kaldığını... Benim öykümü Evrim Yağbasan kaleme aldı. Bu öyküde İstanbul bir erkek yerine konulmuş. Acımasız, hırçın, nereden eseceği belli olmayan, rüzgárıyla savurup duran, martılarla işbirliği yapıp insanı kürek mahkûmuna çeviren bir İstanbul... Ve ben, onunla bir aşk yaşamış, yurtdışına gidip bu yedi tepeli şehri özlediği için geri dönmüş bir kadını oynuyorum. Geri dönüşünde o deneyimi tekrar yaşıyor, eski kırgınlıkları affediyor ama yine olmuyor...

    Oyunun müzikleri de çok başarılı... Sanırım Cem Adrian?ın parçalarını kullanmışsınız.

    - Evet, gerçekten çok keyifli bir çalışma oluyor. Bu projede yer almaktan mutluyum.

    İzlediğim kadarıyla oyun, günümüz kadınlarının aşk dünyasını da irdeliyor. Mesela bir öyküde genç kız, Müjde Ar olmak ile Türkan Şoray gibi davranmak arasında gidip geliyor. Gerçekten iki arada kalıyor muyuz dersiniz? Onların filmlerdeki kimliklerini uyarlayarak mı yaşamaya çalışıyoruz acaba?

    - Evet, "Yedi Tepeli Aşk" günümüz genç kadınının İstanbul?da yaşadığı sorunları anlatıyor. Bir yandan tuttuğumuzu koparabilmek istiyoruz, bir yandan da "hak ettiğimiz değeri erkekler versin" diyoruz. Evet herkesin içinde ufak bir Müjde Ar ve ufak bir Türkan Şoray vardır.

    Sizin hikayenizin de dramatik bir karakteri var...

    - Doğru, bu deneyimi ilk kez yaşayacağım. Nur Saçbüker?in ya da Esin Umulu?nun öyküsünü çok daha rahat kotarırdım, takır takır oynardım. Hem benim hem de izleyicinin alışık olduğu komik rollerdi bunlar çünkü... Ama ben farklı bir karakterde olmak istedim.

    "Avrupa Yakası" devam ediyor...

    - Evet...

    Dizinin bu sezon biteceğini söylüyorlar. Doğru mu?

    - Hayır, yeni sezonda da devam edeceğiz.

    Makbule olarak yıldızınız parladı. Hatta bu karakter, Hasibe Eren?in bile önüne geçti.

    - Ne yazık ki...

    Bu durumdan rahatsız görünüyorsunuz. Makbule karakterinin üzerinize yapıştığını mı düşünüyorsunuz yoksa?

    - Yoo, sıkılmıyorum Makbule?den... Çünkü etkileşim içindeyiz yazarımızla. Onun bizimle oluşu, mizahi anlayışımızın çok örtüşmesi, her hafta başka şeylerle karşımıza çıkması, oyuncu olarak beni yükseltiyor. Uzuyor olmasına rağmen Makbule?nin özel hali var hep benim için.

    Böyle bir karakter gerçek hayatta var mıdır?

    - Gözlemlediğim kadarıyla, hayata karşı çok aymaz olan, kendini güzel olmadığı halde güzel ve akıllı olmadığı hale akıllı bulan çok insan var.

    30?lu yaşlar bir vurdu ki sormayın

    Kaç yaşındasınız?

    - Haziran?da 33 yaşıma giriyorum.

    İncelmiş gördüm sizi?

    - Biraz... 4 kilo verdim.

    30?lu yaşlar nasıl geldi size?

    - Ben bunu şehir efsanesi gibi algılıyordum. Ha 29 ha 30, ne fark eder diyordum. Yoo, gayet güzel vurdu. Artık geriye dönüşün başladığını hissediyorsun. Hep büyüyorum gibi hissediyorsun 20?lerinde. Ama 30?unda artık vücut kendini bırakmaya başlıyor, çevreden yetişkin insan muamelesi görüyorsun, verdiğin kararlar sorgulanıyor... Zormuş ya! Teyze oluyorsun arkadaşlarının çocuklarına.

    Haberin Kaynağı: hurriyet.com.tr
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean C.tesi Mayıs 17, 2008 6:30 pm

    YERLİ DİZİLERİN ÖNE ÇIKAN KADINLARI
    Yerli diziler çoğalıp reytingleri tavana vururken, onların hayran kitlesi de gittikçe büyüdü. İşte yerli dizilerden öne çıkan kadın karakterler...
    Onları sevilen televizyon dizilerinden tanıyoruz. Yerli diziler çoğalıp reytingleri tavana vururken, onların hayran kitlesi de gittikçe büyüdü. Dizilerin öne çıkan kadın karakterleri ile bazen özdeşleştik bazen de onları çevremizdeki kadınlara benzettik. Kimi güzelliği, kimi zekası kimi de gücü ve cesaretiyle idol oldu. Hatta içlerinden bazıları vardı ki; kötü kalpli olsalar bile bir kuralı bozup izleyicinin sevgisini kazandılar.

    İşte yerli dizilerden öne çıkan kadın karakterler...

    Ferhunde Tekin - Deniz Çakır

    Yaprek Dökümü'nün hem en kötü hem de en sevilen kadını. Tekin ailesinin gelini. Şevket'le ikinci evliliğini yaptı. Kötü geçmiş bir çocukluğun izlerini üzerinden atamıyor. Hayata tutunabilmek ve kendini güvende hissetmek için kötülük yapmaktan çekinmeyen bir karakter. En büyük amacı sınıf atlamak ve daha iyi yaşamak.

    Mine - Aslı Enver

    Kavak Yelleri'nin yaramaz kızı... Almanya’dan İzmir-Urla'ya anneannesi ile dedesinin yanına gönderiliyor. Annesinin evlilik dışı dünyaya getirdiği bu kız çocuğu, babasını hiç tanımamış olmanın ve kendini bir aileye ait hissetmemenin hırçınlığını taşıyor. Almanya'dan Urla'ya oradan da üniversite için anneanesi ve Urla'dan arkadaşları ile İstanbul' a geliyor. Kendini arkadaş grubuna dahil edemediği için türlü oyunlara devam ediyor. Erkekleri kullanarak birlşeyler elde etmeye çalışıyor.

    Aslı - Pelin Karahan

    Kavak Yelleri'nde ailelerin örenk gösterdiği kız. Urla'da orta halli bir ailenin iki kızından küçüğü. Çalışkan, ahlaklı, iyiliksever ve çocukluk arkadaşı Deniz'e deli gibi aşık. Hayal ettiği tıp fakültesini kazanıyor. Hislerini ifade etmekte hep çekingen...

    Şehrazat Evliyaoğlu - Bergüzar Korel

    Binbir Gece'nin masal kahramanı... Güzel, akıllı bir mimar. Çalıştığı holdingin patronunun ilgisini kazanan ama bir türlü mutluluğu bulamayan bir kadındır Şehrazat. Çocuğunun hastalığını tedavi ettirebilmek için patronunun "tek gecede 100 bin dolar" teklifini kabul etmek zorunda kalmıştır. İyiliksever, dürüst ve güçlü bu kadının çevresinde Onur'dan ( Halit Ergenç'ten) başka erkekler de vardır.

    Yasemin Ünsal - Beren Saat

    Hatırla Sevgili'nin çıtıpıtı ama güçlü demir leydisi... Demokrat Parti Milletvekili Rıza Ünsal' ın kızı. Naif, utangaç, yetenekli, biraz inatçı, çalışkan ve sanata eğilimli genç bir kız. Güzel sanatlar fakültesi öğrencisi... İyi bir yüzücü... Çocukluğundan beri babasının en yakın arkadaşı olup aynı zamanda farklı siyasal görüşlere sahip Şevketi'in oğlu Ahmet'e aşık. Yıllar sonra aşkına karşılık bulsa da siyasal olaylar onların ilişkisinin de kader olacaktır.

    Menekşe - Sedef Avcı

    Naif, zarif, iyi kalpli... Berlin’de başlayan, İstanbul’a sürüklenen imkansız bir aşkın kadın kahramanı. Ailesinin baskısı altında ezilmiş ama aşkı için herşeyi göze alan bir kadın. Aşkını korumak için aşkından kaçabilecek kadar fedakar. Cesur ve güzel, sözün kısası...

    Şahika Koçarslanlı - Binnur Kaya

    Zengin, obur, duygusal, 'moda ikonası'... 'Şaşırdım', 'bebeğim,' oh may god' repliklerini herkesin diline pelesenk eden Avrupa Yakası'nın en komik kadın karakteri. 'Salon kadını' ama arasıra 'podyum kadın çizgimden çıkarmayın', beni diye histerik çığlıklar atabiliyor. Lahmacuna ve Sacit'e dayanamıyor.


    Peri - Selenay Sarıkaya

    Limon Ağacı'nın masalsı atmosferine uygun olarak, adı üstünde, bir peri... Saf bir o kadar muzip ve inatçı... Sinan Çetin, tam da bu karaktere uygun birini nasıl da keşfetmiş! Son günlerde de başında kavak yelleri esiyor.

    Lamia - Aslı Tandoğan

    Reşat Nuri Güntekin'in unutulmaz eseri Dudaktan Kalbe'nin 'Kınalı Yapuncak'ı... Annesi babası ölmüş amcalarının yanında kalan sakin uysal çilli bir kız çocuğu. Ne kadar büyüse de her daim küçük bir kız çocuğu kadar masum. Ancak masumiyetinin ardındaki aşık kadını Keman virtüözü Hüseyin Kenan'ı tanıyınca açığa çıkaracaktır. Tabi aynı anda ona acı verecek gururlu kadın su yüzüne çıkacaktır.

    Fatma - Şebnem Dönmez

    Elveda Rumeli'nin, dominant annesi. Sütçü Ramiz’in karısı. Tam bir Balkan kadını. Biryandan 5 kızını idare edip, evi çekip çevirir. En az kocası kadar inatçı ve dediğim dedik bir kadın olan Fatma, evlilik çağındaki kızlarını hayırlı kısmetlerle evlendirmek ister.

    Ela - Yasemin Ergene

    Doktorlar dizisinin en iyi kalpli kızı... Genç, güzel bir doktor... Aynı zamanda, ona inanmayan ve her seferinde " Ela bu işi başaramayacaksın. Çünkü yeterli değilsin" diyen dünyaca ünlü bir cerrahın kızı... Hayran olduğu babası ona hiçbir zaman inanmamış ama o her seferinde kendi ayakları üzerinde durmayı başarmıştır. Dışardan bakıldığında çok mutlu, çok başarılı, çok güzel bir kadın...Oysa o da hayat mücadelesinde tek başına... Yasemin Ergene 'nin 'oyuncu olmasam doktor olurdum,' sözlerinden de bu rolü nasıl gerçekçi bir şekilde oynadığını anlayabiliyoruz.

    Zeynep - Gamze Özçelik

    Arka Sokaklar'ın seksi ve güçlü polisi... Ekibe yeni katılan çiçeği burnunda bir komiser. Kanunsuzluklarla savşan, gözüpek bir kadın. Her gün İstanbul sokaklarında yaşadığı binbir türlü hikaye karşısında sağlam ver dirayetli durabilirken, aşk karşısında son derece hassas ve duygusal.


    Kaynak: Posta Gazetesi
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Çarş. Mayıs 21, 2008 4:28 pm

    Kraliçe, Avrupa Yakası'nda.. Peki neler olacak?

    Son yılları en sevilen dizilerinden olan Avrupa Yakası bu bölümüyle de izleyenlerini kırıp geçirecek. Kraliçe Elizabeth ile temas kuran Burhan yetiştirdiği domateslerini İngiltere'ye ihraç edebilecek mi?

    BUGÜN GAZETESİ

    Burhan'ın Kraliçe ile olan ilişkisi ise diziye ayrı bir renk katacak.

    Her bölümünde Türkiye'nin toplumsal konularına inceden dokundurmalar yapan dizinin bu bölümünde de yine aynı yol izlenerek farklı yaklaşımlar sergileniyor. Aykut Işıklar da yazısında Avrupa Yakası'nın bu özelliğine vurgu yapıyor.

    İşte Işıklar'ın o yazısı:


    Kraliçe Elizabeth de Avrupa Yakası'nda!..

    Burhan'a Tokat'taki amcasından domates bahçesi kalır. Kraliçe Elizabeth'le tanışıp elini öpmek ve ona domateslerinden tattırarak İngiltere'ye ihracat yolunu açmak için kararlıdır! Bülent Bey ani bir kalp spazmı geçirir ve hayat stilini değiştirmek zorunda kalır. Bu yeni ve sıkıcı hayatın en önemli takipçileri, bu hastalıktan bir tür memnuniyet duyan İfo, Tahsin, Sedef ve Makbule olur.

    Ekolojik beslenme, Kraliçe Elizabeth ve genç kızlara meraklı yaşlı erkeklerin düştüğü durum... Görülüyor. Son günlerde toplum olarak en çok konuştuğumuz ve rastladığımız konular. Pardon bir de Burhan'ın resim yapmaya merak saran sosyete ile dalga geçmesi var. Sonradan görmeler ile ancak bu kadar güzel dalga geçilir. Teşekkürler Avrupa Yakası ve Gülse Birsel... Bir de şu dört çekerli araçlara dokunsa...

    Medya Kafe
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Cuma Mayıs 30, 2008 4:07 pm

    Avrupa Yakası yıldız fabrikası
    Avrupa Yakası'nın taşı toprağı altın... Bu yakaya ayak basan hem şöhrete hem paraya kavuşuyor.Avrupa Yakası'nın taşı toprağı altın... Bu yakaya ayak basan hem şöhrete hem paraya kavuşuyor.




    Ata Demirer, "Korsan TV" ve sahne şovlarıyla adından söz ettirmişti. Ancak gerçek patlamasını Avrupa Yakası dizisindeki "Volkan" karakteri ile yaptı. Peker Açıkalın da başarılı bir tiyatro ve sinema oyuncusuydu ama "Gaffur" karakteri ile adeta bir fenomene dönüşüverdi. Bülent Polat da gerçek sıçramasını Avrupa Yakası sayesinde yaptı. Tıpkı "Selin" karakterini canlandıran Evrim Akın gibi... Avrupa Yakası, Levent Üzümcü'ye de sinemada başrol oynama fırsatı getirdi. Avrupa Yakası'nı tramplen olarak kullananlardan biri de Engin Günaydın oldu. "Burhan Altıntop" karakteri öyle benimsendi ki, hem Avrupa Yakası'nın "olmazsa olmazı" haline geldi, hem de reklam filmlerinin yıldızı oldu. Dizinin baş karakterlerinden "Tanrverdi" olarak izlediğimiz Sarp Apak ise kısa sürede sinema ve reklam sektörünün en fazla "iş alan" oyuncusu haline geldi. Ve Tolga Çevik... Avrupa Yakası'ndaki performansı, ona Komedi Dükkanı'nın kapılarını açtı. Çevik'in doğaçlama mizah programı şimdi kanallar arasında paylaşılamıyor. Binnur Kaya zaten Yabancı Damat'taki başarısıyla gönüllerde taht kurmuştu. Ama yıldızını asıl cilalayan Avrupa Yakası'ndaki "Şahika" karakteri oldu. Hasibe Eren ise dizideki "Makbule" tiplemesiyle oyunculuk kariyerine son derece parlak bir halka ekledi. Vural Çelik de "Kubilay" tiplemesini kendisine lokomotif yapıp, son dönemin en ilgi çekici sinema projelerinden biri olan "Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım"da başrol üstlendi. Avrupa Yakası'nda "Derici İzzet" karakteriyle izlediğimiz Timur Acar da Allah'ın "Yürü ya kulum" dediği Avrupa Yakası sakinlerinden biri oldu. Acar şimdilerde önemli bir kampanyanın reklam yıldızı olarak ekranlarda boy gösteriyor. "Yaprak" karakterini canlandıran ve asıl mesleği vokalistlik olan Hale Caneroğlu dizi sayesinde aranan oyunculardan biri haline gelirken, "Fatoş" rolüyle izlediğimiz deneyimli oyuncu Şenay Gürler ise popülerliğini ve başarısını bu yıl SİYAD'ın en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü alarak taçlandırdı. Eh, projenin yaratıcısı Gülse Birsel için de fazlaca söze gerek yok. O zaten başlı başına bir ikon... Sözün özü; Avrupa Yakası'na göç eyleyenin talihi değişiyor. Ben Gülse Birsel ile Sinan Çetin'in yerinde olsam, diziye girecek yeni oyunculara para vermek yerine "ayak bastı parası" alırdım!..

    Yüksel Aytuğ / Sabah
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Cuma Mayıs 30, 2008 4:07 pm

    Sırada sinema ve tiyatro var

    'Avrupa Yakası'nın yaratıcısı Gülse Birsel
    : Gerçekten iyi oyuncu olmak hayat amaçlarımdan biri. Belki 45'imde başarırım bunu belki 70'imde... Hiçbir zaman da olmayabilir ama ölene kadar çabalamaya devam edeceğim!..

    Güldürü klasiği 'Avrupa Yakası'nın yaratıcısı Gülse Birsel, televizyona bir yıl daha devam edeceğini sonra bir yıl ara vermek istediğini söyledi. Elele dergisine konuşan Birsel, "Film ya da tiyatro yapacağım" dedi.

    * Hiçbir zaman kendimi bir kamera önü insanı, star, sahne sanatçısı filan gibi görmedim. Hâlâ da görmüyorum. Ben daha çok yazan, idare eden, karar veren, planlayan bir insan gibiyim kendi gözümde... Yolda insanlar tanıdığı zaman, dalgın bir günümdeysem hâlâ şaşırıyorum.

    EGOYU KIRMA İŞİ!


    * Oyunculuk bence egoyu kırma işi. Başkalarının hayatlarını, dünyasını görmek, anlamak, çözmeye çalışmak... 'Oyuncu' ile 'şov insanı' iki ayrı şey. Ben iyi oyuncuların utangaç insanlar olduklarını düşünürüm... Bunu anladıktan sonra çekingenliğimden utanmamaya başladım. Özellikle ödül törenleri benim için kabustur.

    * Bambaşka karakterleri oynamak isterim. Bana iyi oyuncu diyenler var ama benim kafamdaki 'oyunculuk' standartı başka. Gerçekten 'iyi oyuncu' olmak benim hayat amaçlarımdan biri. Bunu 45'imde de başarabilirim, 70'imde de. Hiçbir zaman da olmayabilir ama ölene kadar çabalamaya devam edeceğim!

    * Birkaç yıl önce 'Statü Endişesi' diye bir kitap okudum. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Sonuçta ne aşk, ne para, ne statü, ne ev almak, ne dünyayı dolaşmak! Bunlar mutluluğun uzun vadeli formülleri değil. Seyahate çık, gez nereye kadar? Sağlığın olduktan sonra uzun vadede mutlu edecek tek şey sevdiğin işi yapmak.

    * Yüksek tempoda çalışırken, ara sıra 'Eyvah başka şeyleri ıskalıyorum' hissi geliyor. Spora başlamam gerektiğini düşünüyorum. Binnur Kaya doğum günümde şan dersi hediye etti; bu yaz yapabilirsem yapacağım...

    BU YAZ FİLM YAZACAĞIM

    * Kendimi karşımdakinin yerine koyar, hep anlamaya çalışırım. Gerçek hayatta çok daha yumuşak ve utangaç biriyim aslında. Kırmaktan, ukala durumuna düşmekten çok korkarım.

    * Yaptığım işten şu anda memnunum. Bir şey benim hoşuma gitmez, mutlu etmezse, isterse kariyerle ilgili dünyanın en doğru şeyi olsun, ben onu yapamam.

    * Şu sıralar beni en çok heyecanlandıran şey Bodrum'a gitmek ve oturup, sinema filmi yazmak... Yaz sonuna kadar İstanbul- Bodrum arası gitmeli, gelmeli olacak. O sinema filmi heyecanlandırıyor. Başka bir format olacağı için korkutuyor da...

    Türkiye'nin zeki kadınlarından biri olarak gösteriliyorsunuz. Sizce kim zeki?

    Hayatıyla ilgili kararları kendi alan ve bunları uygulayabilen herkes zekidir.

    * En çok güvendiğiniz özelliğiniz nedir?

    En güvendiğim özelliğim, kendime güvenmemem. İnsanı diri tutuyor! Özellikle böyle işlerde en büyük hata ukalalık! Hep ne bildiğini değil, ne bilmediğini düşünmek lazım galiba. Öğretmen edasına büründüğün anda bitmişsin demektir.

    * 'Avrupa Yakası'nın başarısının sırrı nedir?

    Ayıptır söylemesi iyi senaryo, iyi oyuncular, iyi reji, ekip, yapım... Ama daha da önemlisi heyecanı, enerjiyi ve özeni hiç kaybetmemek.

    Kaynak: Sabah.com.tr
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Cuma Mayıs 30, 2008 4:08 pm

    Daha yolun başındayım !

    'Avrupa Yakası'nın 'Tanrıverdi'si Sarp Apak
    , oyunculuk hedefini Harper's Bazaar dergisine anlattı: Daha yolun başındayım, henüz biriktiriyorum.

    atv'nin kahkaha klasiği 'Avrupa Yakası'nın 'Tanrıverdi'si olarak ünlenen Sarp Apak, komedi dışındaki rollerde de şansını denemek istediğini belirterek, "Günün birinde soğukkanlı, karşısındakini gözünü kırpmadan öldüren bir adamı canlandırabilirim. Ama yolun başında bir oyuncu olarak, bu tarz bir rolü daha sonraya saklıyorum" dedi. 'Beyaz Melek', 'Plajda' ve 'O... Çocukları' filmlerinde başrol oynayan Apak; Harper's Bazaar dergisinden Oben Budak'a verdiği röportajda; oyunculuğa ve ilişkilere dair düşüncelerini anlattı.

    GÜLSE'YE DANIŞIRIM


    * Genelde komedi rollerinde oynuyorsunuz, bu türün üzerinize yapışması sorun olur mu?

    Temel rayım komedi olacak ama güzel duraklarda inip, oralarda neler olup bitiyor öğrenmem gerekiyor. Mesela 'O... Çocukları' değişik bir senaryoydu ve oyuncu olarak o filmin tadına bakmam gerekiyordu. Oyuncu olarak oynanması gereken bir roldü. Okur okumaz oynama kararı aldım. Bu yüzden, komedi dışındaki rollerde de şansımı denemek istiyorum. Hatta ileride şaşırtıcı rollerde yer almayı istiyorum. Bu işin eğitimini aldım, senaryo ne isterse onu yaparım.

    * Tuba Ünsal'la oynadığınız 'Plajda' filminde kadın kılığına girmenizin dezavantajı oldu mu?

    Hiç olmadı diyebilirim. Çünkü gerçekten çok şey öğretiyor insana. Bir kere teknik anlamda çok yüksek standartlarda çalışıyorsunuz. Oynamaktan çok keyif aldım çünkü çok özgür bir alandı...

    * Gönlünüzde yatan şaşırtıcı rol ne peki?

    Günün birinde soğukkanlı, karşısındakini gözünü kırpmadan öldüren bir adamı canlandırabilirim. Ama yolun başında bir oyuncu olarak, bu tarz bir rolü daha sonraya saklıyorum. İçime sindire sindire, tadını çıkararak oynamak istiyorum çünkü. Şu anda üç günde dizi, bir ayda film çekiyoruz. Her şeyi hızlı tüketiyoruz. Anca zanaat yapıyoruz, sanat durumumuz pek olmuyor. Şimdi toplama heveslisiyim, bu tip projelerde ileride yer alacağım.

    * Bu yolculukta akıl hocanız var mı?

    Gülse Birsel'le konuşuyorum. Onun aklına çok güveniyorum. Her projeyi muhakkak onunla konuşuyorum. Ona özel bir minnetim var. Ben kendime inanıyordum ama birinin de bana inanması gerekiyordu.

    * Peki, Gülse Birsel nasıl buluyor gidişatınızı?

    Çok iyi buluyor. Her şeyi paylaşıyoruz. 'Beyaz Melek' filmi geldiği zaman, "Mahsun Kırmızıgül çekiyor" dedi, bir durdu mesela. Ben de durdum aslında. Ama hikayeyi duyunca, "Denemelisin, korkak olma" dedi ve film patladı. 'Plajda'nın ticari bir iş olduğunu da o kabul ettirdi bana.

    * Biraz da son projeniz 'O... Çocukları'ndan bahsedelim...

    Senaryoyu okur okumaz kabul ettiğim bir çalışma. Akşam dokuzda geldi, 10.30'da arayıp oynayacağımı söyledim. Çünkü bu aralar normalde hep 'hayır' diyorum. Bunun nedeni; hep bir kademe üstte rollerde oynamak istemem. Hazır seçme şansım da varken ince elemek istiyorum.

    * O şansı kendiniz yarattınız sonuçta...

    Evet, ama önemli olan bu şansın sürmesi. Eskiden herkes sokakta gördüğünde, 'Tanrıverdi' derdi. Şimdi yavaş yavaş 'Sarp Bey' demeye başladılar. Geleceğim için de acelem yok; paragöz değilim. Güzel projeler oldukça devam edeceğim. İçim rahat olsun istiyorum. Bazı insanlar, "Para için yap bari" diyebiliyor ama çok yüksek rakamlara bile "Hayır" dediğim an ciddiyetimi anlıyorlar. Para için her önüne gelen projeyi kabul edersem, geleceğim tehlikeye girer.

    * Gelecek kaygınız hiç mi yok?

    Olmaz olur mu, tabii ki var. Ama diğer korkum da her şeyi aynı oynayan oyunculardan olmak. Gelişime ayak uydurmak önemli. Mesela bu konuda Cem Yılmaz'ın evrimini hayranlıkla izliyorum. Ne kadar düzgün, ne kadar imrenilecek bir çizgisi var. Şöhret, asla huzurumun önüne geçmemeli. İyi iş yapınca şöhret kendiliğinden oluyor. Bizim işi doğru yaparsan güzel para da kazanılıyor.


    * Bu işe stand-up'la başlamışsınız. Stand-up olayını da ayrı bir kariyer olarak planlıyor musunuz?

    15-20 dakikalık anılarımı anlatıyordum. Çok eğlenceliydi ama bunu işe dökerseniz, çok sağlam bir hikayenizin olması lazım. İnsanları oraya toplamak için gerekli hikayeyi yakalarsam, yapacağım bu işi. Ama bunu yaparken kendimi, "Bakın ben de komiğim" diye sunmak istemiyorum. "Bir hikayem var, bunu dinlemeniz lazım" demek istiyorum.

    * Çok konuşulduğunuz halde, hiçbir magazin programında sizi göremiyoruz...

    Bana, "Neden ünlülerle çıkmıyorsun?" diye soruyorlar. Çünkü bu tip şeyler; adamı bir basamak yukarı çıkarıyormuş gibi gösteriliyor. Sadece kariyerim gelişsin diye biriyle beraber olma fikri bana çok uzak. Öyle bir kadınla hayatta beraber olamam. Bunu çok fazla erdemliyim diye söylemiyorum. Sadece sağlıksız geliyor bana. Birini, "Bakın, bu benim kız arkadaşım" diye insanlara sunmak benim için önemli bir şey.

    Kaynak: Televizyon Gazetesi
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Cuma Mayıs 30, 2008 4:08 pm

    Diziler zamanla yarışıyor!

    Dizi yapımcılarının, oyuncuların, kamera arkasındaki teknik personelin hepsinin ortak şikayeti dizilerin uzunluğudur. Her hafta 100-110 dakika teslim edilen yapımlar tüm ekibi zora sokuyor.

    Bir Demet Tiyatro Star'da ilk yayınlandığında her bölüm 38 dakika olarak teslim ediliyordu.

    Böyle düşündüğümüzde ;
    Avrupa Yakası her hafta üç tane Bir Demet Tiyatro çekiyor.

    İşleri sit-com çektikleri için kolay görülebilir fakat dahada vahimi.
    Çekilen dramalar var ki, artık çoğu iki ekiple çalışıyor.

    İki ayrı set kurup iki ayrı yönetmen, iki ayrı ses ışık ekibiyle ancak yetiştirebiliyorlar bölümleri.

    Artık herkesin canına tak etmiş durumda.

    Yeni sezon için masaya oturan yapımcıların kanala dayattıkları tek şey sürelerin düşmesi.

    Bugün 100 dakika çekilen Avrupa Yakası, 65 dakika yapmak konusunda atv'yi ikna etmiş durumda.

    Diğer yapımcılar da aynı yolu zorluyorlar.

    Yeni dönemde Avrupa Yakası'nın yolundan gidecek dizi sayısı hiç az değil.

    Bu sürenin bir sinema filmine yakın olduğunu düşünürsek diziler ileri dönemde işinin bütçe denkleştirmenin ne kadar zor olacağını anlıyoruz.

    Derleme : Diziler.com
    Kaynak : Hurriyet
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Perş. Haz. 05, 2008 2:53 pm

    EKRANLARIN alterNATİFSİZ KOMEDİ DİZİSİ AVRUPA YAKASI?NIN BAŞARILI SENARİSTİ GÜLSE BİRSEL, BİR YIL TELEVİZYONA ARA VERECEĞİNİ BELİRTİRKEN HEDEFLERİNİ DE AÇIKLADI!.. İŞTE DETAYLAR!...

    30/5/2008 11:30


    Gülse Birsel: Hayattaki amacım iyi oyuncu olmak.

    Güldürü klasiği Avrupa Yakası'nın senaristi Gülse Birsel, televizyona bir yıl daha devam edeceğini sonra bir yıl ara vermek istediğini söyledi. Elele dergisine konuşan Birsel, "Film ya da tiyatro yapacağım" dedi.

    Gülse Birsel: Gerçekten iyi oyuncu olmak hayat amaçlarımdan biri. Belki 45'imde başarırım bunu belki 70'imde... Hiçbir zaman da olmayabilir ama ölene kadar çabalamaya devam edeceğim!..

    uçankuş


    En son zynpocean tarafından Perş. Haz. 05, 2008 2:54 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Perş. Haz. 05, 2008 2:53 pm

    Burhan'a ayak uydurmak çok zor

    Avrupa Yakası'na konuk oyuncu olarak gelen ve sezon sonuna kadar dizide rol alacak olan Çağla Şikel, sette çok eğlendiğini ama Burhan Altıntop'a ayak uydurmakta zorlandığını belirtiyor.


    Çarşamba akşamlarının vazgeçilmezlerinden Avrupa Yakası, Burhan Altıntop, moda ikonu Şahika gibi büyük beğeni toplayan karakterlerin yanı sıra, konuk oyuncuların da katkılarıyla izleyenleri güldürmeye devam ediyor. Diziye konuk olarak katılan fakat set ortamını seven ve rolünün hakkını veren oyuncular diziden bir türlü ayrılamıyor. Derici İzzet, Osman Koçarslanlı'dan sonra antika eksperi Melek'in de misafirliği uzun sürecek gibi görünüyor.

    Melek'e hayat veren Çağla Şikel, ekibi ve rolü çok sevince gelen teklif üzerine sezon sonuna kadar Avrupa Yakası'nda kalmayı kabul etmiş. Daha önce Cennet Mahallesi'ndeki performansıyla beğeni toplayan manken, teklif gelince hiç tereddüt etmeden kabul ettiğini söylüyor ve ekliyor; “Set gerçekten çok eğlenceli. Konuk oyuncuların ekibe dahil olup bir daha gitmemelerinin sebebini anlıyorum” Dizide Engin Günaydın'la ortak sahneleri olan Şikel çekimler esnasında çoğu kez gülme krizine girdiklerini söylüyor. “Burhan Altıntop'la olduğumuz sahnelerde o havaya girerek bazen doğaçlama bir şeyler de katıyoruz. Ama gerçekten o sahnelerde inanılmaz zorlanıyorum” şeklinde konuşan Şikel, yeni sezonda diziye devam edemeyecek.

    SULUKULE'DEN NİŞANTAŞI'NA TRANSFER

    Türker İnanoğlu ile yeni bir dizi anlaşması olduğu için önümüzdeki yıl Avrupa Yakası'nda olamayacağını dile getiren ünlü manken, oyunculuğu çok sevdiğini sinemada da kendini göstermek istediğini belirtiyor. Cennet Mahallesi'nden sonra Avrupa Yakası'yla bir kez daha komedi dizisinde rol alan Şikel, “Benim seçimim özellikle komedi olmadı. Ama doğru seçimlerdi. Cennet Mahallesi'nden Nişantaşı'na transfer oldum mutluyum” diyor.

    Aysel Yaşa / Yeni Şafak
    zynpocean
    zynpocean
    VIP
    VIP


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1093
    Yaş : 37
    Ruhsal Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Sakinbq4
    Durumum: : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Disardago3
    Katılımı : :
    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100basında çıkan haberler - Sayfa 8 Right_bar_bleue

    Takımı : basında çıkan haberler - Sayfa 8 Galatasaray
    Kayıt tarihi : 09/03/08

    basında çıkan haberler - Sayfa 8 Empty Geri: basında çıkan haberler

    Mesaj tarafından zynpocean Perş. Haz. 05, 2008 2:54 pm

    01-Haziran-2008 Pazar

    Doğum gününde şan dersi hediye edildi


    Gülse Birsel: Yüksek tempoda çalışırken, ara sıra 'Eyvah başka şeyleri ıskalıyorum' hissi geliyor. Binnur Kaya doğum günümde şan dersi hediye etti; bu yaz yapabilirsem yapacağım


    Güldürü klasiği 'Avrupa Yakası'nın yaratıcısı Gülse Birsel, televizyona bir yıl daha devam edeceğini sonra bir yıl ara vermek istediğini söyledi. Elele dergisine konuşan Birsel, "Film ya da tiyatro yapacağım" dedi.

    * Hiçbir zaman kendimi bir kamera önü insanı, star, sahne sanatçısı filan gibi görmedim. Hda görmüyorum. Ben daha çok yazan, idare eden, karar veren, planlayan bir insan gibiyim kendi gözümde... Yolda insanlar tanıdığı zaman, dalgın bir günümdeysem hşaşırıyorum.

    * Oyunculuk bence egoyu kırma işi. Başkalarının hayatlarını, dünyasını görmek, anlamak, çözmeye çalışmak... 'Oyuncu' ile 'şov insanı' iki ayrı şey. Ben iyi oyuncuların utangaç insanlar olduklarını düşünürüm... Bunu anladıktan sonra çekingenliğimden utanmamaya başladım. Özellikle ödül törenleri benim için kabustur.

    * Bambaşka karakterleri oynamak isterim. Bana iyi oyuncu diyenler var ama benim kafamdaki 'oyunculuk' standartı başka. Gerçekten 'iyi oyuncu' olmak benim hayat amaçlarımdan biri. Bunu 45'imde de başarabilirim, 70'imde de. Hiçbir zaman da olmayabilir ama ölene kadar çabalamaya devam edeceğim!

    * Birkaç yıl önce 'Statü Endişesi' diye bir kitap okudum. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Sonuçta ne aşk, ne para, ne statü, ne ev almak, ne dünyayı dolaşmak! Bunlar mutluluğun uzun vadeli formülleri değil. Seyahate çık, gez nereye kadar? Sağlığın olduktan sonra uzun vadede mutlu edecek tek şey sevdiğin işi yapmak.

    * Yüksek tempoda çalışırken, ara sıra 'Eyvah başka şeyleri ıskalıyorum' hissi geliyor. Spora başlamam gerektiğini düşünüyorum. Binnur Kaya doğum günümde şan dersi hediye etti; bu yaz yapabilirsem yapacağım...

    * Kendimi karşımdakinin yerine koyar, hep anlamaya çalışırım. Gerçek hayatta çok daha yumuşak ve utangaç biriyim aslında. Kırmaktan, ukala durumuna düşmekten çok korkarım.

    * Yaptığım işten şu anda memnunum. Bir şey benim hoşuma gitmez, mutlu etmezse, isterse kariyerle ilgili dünyanın en doğru şeyi olsun, ben onu yapamam.

    * Şu sıralar beni en çok heyecanlandıran şey Bodrum'a gitmek ve oturup, sinema filmi yazmak... Yaz sonuna kadar İstanbul- Bodrum arası gitmeli, gelmeli olacak. O sinema filmi heyecanlandırıyor. Başka bir format olacağı için korkutuyor da...

    En büyük hata ukalalık!-

    Türkiye'nin zeki kadınlarından biri olarak gösteriliyorsunuz. Sizce kim zeki?

    Hayatıyla ilgili kararları kendi alan ve bunları uygulayabilen herkes zekidir.

    * En çok güvendiğiniz özelliğiniz nedir?

    En güvendiğim özelliğim, kendime güvenmemem. İnsanı diri tutuyor! Özellikle böyle işlerde en büyük hata ukalalık! Hep ne bildiğini değil, ne bilmediğini düşünmek lazım galiba. Öğretmen edasına büründüğün anda bitmişsin demektir.

    * 'Avrupa Yakası'nın başarısının sırrı nedir?

    Ayıptır söylemesi iyi senaryo, iyi oyuncular, iyi reji, ekip, yapım... Ama daha da önemlisi heyecanı, enerjiyi ve özeni hiç kaybetmemek.

    Yeni Asır Gazetesi

      Similar topics

      -

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 1:55 am