+2
dilan-cagri
sevgi sihirbazı
6 posters
basında çıkan haberler
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°1
basında çıkan haberler
diziyle ilgili basında çıkan haberleri bu başlıkta paylaşabilirsiniz...
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°2
Geri: basında çıkan haberler
Gülse’den çok emindim
Avrupa Yakası dizisinin yapımcısı olan Sinan Çetin, Gülse Birsel’i görür görmez onun yapacağı şeyin mutlaka başarılı olacağından emin olduğunu söyledi.
Habertürk’te yayınlanan Yavuz Semerci’nun sunduğu ’Bilgi Odası’ programının konuğu olan Sinan Çetin, Avrupa Yakası dizisinin başarılı olmasının kendisi için sürpriz olmadığını anlattı.
Semirci’nin ’Başarısı çoğu insan için sürpriz oldu" sözü üzerine Çetin, şunları söyledi:
"Benim için olmadı. Gülse Birsel’i görür görmez, şahane bir elektiriğinin olduğunu ve onun yazdığı şeyin, onun oynayacağı şeyin mutlaka başarılı olacağından emindim. Zaten öyle olmasa yapmazdık. Bence çok da iyi bir yol aldı."
Kaynak: televizyongazetesi
Avrupa Yakası dizisinin yapımcısı olan Sinan Çetin, Gülse Birsel’i görür görmez onun yapacağı şeyin mutlaka başarılı olacağından emin olduğunu söyledi.
Habertürk’te yayınlanan Yavuz Semerci’nun sunduğu ’Bilgi Odası’ programının konuğu olan Sinan Çetin, Avrupa Yakası dizisinin başarılı olmasının kendisi için sürpriz olmadığını anlattı.
Semirci’nin ’Başarısı çoğu insan için sürpriz oldu" sözü üzerine Çetin, şunları söyledi:
"Benim için olmadı. Gülse Birsel’i görür görmez, şahane bir elektiriğinin olduğunu ve onun yazdığı şeyin, onun oynayacağı şeyin mutlaka başarılı olacağından emindim. Zaten öyle olmasa yapmazdık. Bence çok da iyi bir yol aldı."
Kaynak: televizyongazetesi
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°3
Geri: basında çıkan haberler
Yıllar sonra el işi dersleri!
Bir koşuşturmadır gidiyor. Avrupa Yakası'nın 150. bölümünü hazırlıyoruz, siz bu hafta seyredeceksiniz. Şarkılar söyledik, danslar ettik, en çok kendimiz eğlendik. Bu telaşenin ortasında bir ara kostüm sorumlumuz Kerem'in bana şöyle bir şey söylediğini duyar gibi oldum: "Gülse Hanım, sizden bir çanta tasarlamanızı istiyorlar. Bu çantalar sonra satılıp Lösemili Çocuklar Vakfı'na katkı olacak, yapar mısınız?" "Ha, olur," gibi bir şey dediğimi hayal meyal hatırlıyorum. Sanıyorum ki bir tasarımcı bana telefon açacak, ben de diyeceğim ki, "Merhaba efendim, şöyle beyaz olsun, sapları gümüş olsun, büyükçe bir şey olsun, omuza rahat asılsın..." Ondan sonra görevim bitecek. Durumun vehametini, birkaç gün sonra Kerem'in getirdiği kocaman paketle kavradım. Paketin muhteviyatı: Kanvas bir çanta, rengârenk kumaş boyaları, palet ve fırçalar... Amanın! El işi mi yapacağız? Ama ben son elişi dersini yaklaşık 18 yıl önce lisede görmüştüm.
ESERLERİM MİZAH KONUSU
Aldı mı beni bir düşünce... "Otur, iki günde uzun metraj film yaz," deseler, canım yanmayacak! "Çık Shakespeare oyna," deseler, her şeyi göze alıp deneyeceğim. Ama bu, tamamen alanım dışı... Kerem'i yakalasam çok ağır konuşacağım ama sette göz göze bile gelmiyor. Boyalar bana bakıyor, ben boyalara... Şimdi gördün mü lisede Dilek Hanım'ın derslerinde çan çan etmeyi... Özellikle lisenin son yılında, üniversite sınavının yaklaşması sebebiyle daha ziyade Türkçe, matematik, fizik, kimya konularına yoğunlaştığımızdan, resim ve el işi derslerini bir nevi 'ders arası kafa boşaltma saati' gibi algılıyorduk. Üstelik hatırladığım kadarıyla, son yılların popüler 'el işi' alanı takı tasarımı dışında, aşağı yukarı her şeyi yapmıştık o derslerde. Müfredat yoğundu: Cam boyası, batik, kumaş boyası, mozaik, ahşap boyama, maket, makrame... Ne yazık ki, benim eserlerim evde bir mizah konusu olurken, sonradan grafiker olan bir sınıf arkadaşımın yaptıkları, sözgelimi kumaş boyama tişörtler, yastıklar, kendisi veya bizler tarafından zevkle kullanılırdı. Yıllardır görüşmediğimiz halde onu aramayı bile düşündüm yemin ederim.
SORUMLULUK BÜYÜK
Al işte, elementlerin atom numaraları bilmem şu yıllarda hiçbir işine yaramıyor ama o el işi derslerini dedikoduyla geçirdiğin için, bu şanlı şöhretli halinle, fırçalar sana bakıyor, sen fırçalara... Nasıldı bu kumaş boyası Allahım? Etrafına kontür çekip içini mi dolduruyorduk? Yoksa o cam boyası mıydı? Çiçek çizsem çok mu banal olur? İnsan figürü çizsem, iddialı manzaralar yapsam, berbat bir şey çıkar da satılmazsa, bırak rezil olmayı, LÖSEV'e beş kuruş kalmaz. Sorumluluk büyük.Bir ara telefonu açıp, "Sayın Coach yetkilileri, ben onun yerine sizden 10 tane çanta alsam, parasını LÖSEV'e bağışlasanız," filan demeyi bile düşündüm. Ne var ki, paketin içinden bu kampanyanın yurtdışı örneklerinin fotoğrafları çıkınca, bunu bir meydan okuma gibi algıladığımı itiraf edeyim. Mesela Leonardo Di Caprio, bir de erkek haliyle, şahane palmiyeler çizmiş çantanın üstüne, al yazın plajda kullan. Orlando Bloom parlak bir fikirle elini tamamen boyayıp çantanın üzerine basmış. Teri Hatcher, yamuk bir kırmızı kalp boyayarak, bu çok 'orijinal' fikirle kariyerini bitirmiş bana göre... Jennifer Aniston'ı ise komedi oyuncusu olarak çok beğenmeme rağmen, çantanın üzerine sadece "Sevgilerle Jennifer Aniston!" yazdığı için gözümden düştü. Aldı mı beni bir hırs...
ARAMAYIN, ATÖLYEDEYİM
Sezonun en popüler çantasını yapmak için kolları sıvamış durumdayım. İşi gücü bıraktım. Gündemimde bu var. Çok orijinal bir fikirle, hem albenili, hem gösterişli, aynı zamanda kullanışlı, satış rekorları kıracak, seri üretime geçilecek bir model bulmalıyım! Lütfen acil durumlar dışında aramayın, atölyemdeyim. Bittim ben!
Sabah Gazetesi
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°4
Geri: basında çıkan haberler
Avrupa Yakası
Dün ne demiştik? 'Bu ülkede özü-sözü bir, kişisel maddi çıkarından daha çok vatanını ve toplumu düşünen pek çok sanatçı da var. Kalpleri temiz, onurlu, gururlu ve namuslu sanatçılar. Bazı kişileri hiç görmeyelim sadece onlara bakalım...' Ölmek var dönmek yok. O sanatçıları ve gençleri yazacağım, size elimden geldiğince tanıtacağım. Bakın bu akşam atv'de 'Avrupa Yakası'nın 150. bölümü ekrana gelecek. Kahramanlarının Roman vatandaşı olmadığı bir sitcom'un, bu muhteşem başarısını görmeyen-anlamayan resmen aptaldır.
Veya gözleri özürlüdür. Belli terbiye ve görgü kurallarını çiğnemeyen, küfrü hiç kullanmayan, her kesimi ile çok güzel dalga geçebilen bir TV dizisi... Tiyatro gibi tek mekanda çekildiği için adına sitcom deniliyor. Türkçesi yok. Peki bu başarıda emeği geçenleri tebrik etmemek? Hele sanattan anlayan, kendini çağdaş sanan birisi isen... Hatta sıradan bir TV izleyicisi bile olsan...
Gözümün önüne bir üstat geliyor. Sanki babam gibi sevdiğim bir oyuncu... Koltuğunda otururken ettiği üç-beş kelime ile Avrupa Yakası'na çok şey katan Gazanfer Özcan Ağabey... Şu an burada olsa zorla ellerinden öperdim. Siz de öpmez misiniz? Ya 40 yıllık sevgili arkadaşım Hümeyra'ya... Sarılıp, yanaklarından öpmezsem yuh olsun bana. Ve tabii dizinin annesi Gülse Birsel'e hem hayranlık hem de utanarak... Ama samimi duygularımla kocaman 'helal olsun size, çok büyük başarı kazandınız' derdim.
Utanarak dedim, çünkü Avrupa Yakası başladığı zaman, 'Üç bölüm sonra tıkanır kalırlar. Küçücük mekanda bu kadar oyuncuya dialog yazacak kişi tanımıyorum. Haldun Taner vardı rahmetli oldu. Kandemir Konduk, Umur Bugay, Gani Müjde'nin de birkaç ay sonra tekrara başladığını çok gördük' demiştim. Hatta böyle bir yetenekli yazar olsa adı Woody Allen olur demiştim.
Kadıncağız bir hafta 'mahsusçuktan rüya görüyorsunuz' deyip herkesi Hintli yaptı. Ertesi hafta doğum günü diye evin ortasında erkek dansöz oynattı. Öyle veya böyle tam 150 bölüm Avrupa Yakası'nı reyting listesinin en tepelerinde tuttu ya. Bütün olumsuz yorumlarımı bana bir güzel yutturdu ya... Yapımcısı Sinan Çetin'e diyecek bir şey bulamıyorum. Bütün Yeşilçam ve sinema yazarlarını kıskançlıktan çatlatırken... Ben Sinan Çetin'in Türkiye için başlı başına bir olay olduğuna inanmıştım. Yönetmeni Jale Atabel Özberk de müthiş bir kadın. Bu çalışma temposunda yaratıcı kalabilmek. Ama onun da sonunu Gülse Birsel gibi iyi görmüyorum. Onlar potansiyel Aysel Gürel'ler benim için...
Avrupa Yakası'nın en büyük özelliği şu; dizide rol alan tüm oyuncular gerçek star... Şöyle tek tek bakın... Tolga Çevik (Sacit), Hasibe Eren (Makbule), Sarp Apak (Tanrıverdi), Levent Üzümcü (Cem), Şenay Gürler (Fatoş), Hale Caneroğlu (Yaprak), Engin Günaydın (Burhan), Rutkay Aziz (Bülent), Suna Keskin (Sedef), Yıldırım Öcek (Patron), Veysel Diker (Tacettin), Yavuz Seçkin (Sertaç) ve Vural Çelik (Kubilay), Binnur Kaya (Şahika), Gürgen Öz (Cesur) başrol oyuncusu değil mi? Proje ister sinema filmi olsun, ister TV dizisi veya komedi-dram fark etmez.
Bu akşam 150. bölüm olması nedeni ile farklı olacakmış. Atilla Özdemiroğlu özel şarkı yazmış. Gülse Birsel de sözlerini. Bütün ekip bu şarkıyı söylerken Nil Berkan'ın koreografisini yaptığı dansları yapacaklarmış. Yani tam müzikal olacak. Görelim bakalım.
Hepsine TV seyircileri adına tekrar teşekkür ediyorum. Ama en çok Gazanfer Abiciğime...
Bugün Gazetesi Aykut Işıklar
Dün ne demiştik? 'Bu ülkede özü-sözü bir, kişisel maddi çıkarından daha çok vatanını ve toplumu düşünen pek çok sanatçı da var. Kalpleri temiz, onurlu, gururlu ve namuslu sanatçılar. Bazı kişileri hiç görmeyelim sadece onlara bakalım...' Ölmek var dönmek yok. O sanatçıları ve gençleri yazacağım, size elimden geldiğince tanıtacağım. Bakın bu akşam atv'de 'Avrupa Yakası'nın 150. bölümü ekrana gelecek. Kahramanlarının Roman vatandaşı olmadığı bir sitcom'un, bu muhteşem başarısını görmeyen-anlamayan resmen aptaldır.
Veya gözleri özürlüdür. Belli terbiye ve görgü kurallarını çiğnemeyen, küfrü hiç kullanmayan, her kesimi ile çok güzel dalga geçebilen bir TV dizisi... Tiyatro gibi tek mekanda çekildiği için adına sitcom deniliyor. Türkçesi yok. Peki bu başarıda emeği geçenleri tebrik etmemek? Hele sanattan anlayan, kendini çağdaş sanan birisi isen... Hatta sıradan bir TV izleyicisi bile olsan...
Gözümün önüne bir üstat geliyor. Sanki babam gibi sevdiğim bir oyuncu... Koltuğunda otururken ettiği üç-beş kelime ile Avrupa Yakası'na çok şey katan Gazanfer Özcan Ağabey... Şu an burada olsa zorla ellerinden öperdim. Siz de öpmez misiniz? Ya 40 yıllık sevgili arkadaşım Hümeyra'ya... Sarılıp, yanaklarından öpmezsem yuh olsun bana. Ve tabii dizinin annesi Gülse Birsel'e hem hayranlık hem de utanarak... Ama samimi duygularımla kocaman 'helal olsun size, çok büyük başarı kazandınız' derdim.
Utanarak dedim, çünkü Avrupa Yakası başladığı zaman, 'Üç bölüm sonra tıkanır kalırlar. Küçücük mekanda bu kadar oyuncuya dialog yazacak kişi tanımıyorum. Haldun Taner vardı rahmetli oldu. Kandemir Konduk, Umur Bugay, Gani Müjde'nin de birkaç ay sonra tekrara başladığını çok gördük' demiştim. Hatta böyle bir yetenekli yazar olsa adı Woody Allen olur demiştim.
Kadıncağız bir hafta 'mahsusçuktan rüya görüyorsunuz' deyip herkesi Hintli yaptı. Ertesi hafta doğum günü diye evin ortasında erkek dansöz oynattı. Öyle veya böyle tam 150 bölüm Avrupa Yakası'nı reyting listesinin en tepelerinde tuttu ya. Bütün olumsuz yorumlarımı bana bir güzel yutturdu ya... Yapımcısı Sinan Çetin'e diyecek bir şey bulamıyorum. Bütün Yeşilçam ve sinema yazarlarını kıskançlıktan çatlatırken... Ben Sinan Çetin'in Türkiye için başlı başına bir olay olduğuna inanmıştım. Yönetmeni Jale Atabel Özberk de müthiş bir kadın. Bu çalışma temposunda yaratıcı kalabilmek. Ama onun da sonunu Gülse Birsel gibi iyi görmüyorum. Onlar potansiyel Aysel Gürel'ler benim için...
Avrupa Yakası'nın en büyük özelliği şu; dizide rol alan tüm oyuncular gerçek star... Şöyle tek tek bakın... Tolga Çevik (Sacit), Hasibe Eren (Makbule), Sarp Apak (Tanrıverdi), Levent Üzümcü (Cem), Şenay Gürler (Fatoş), Hale Caneroğlu (Yaprak), Engin Günaydın (Burhan), Rutkay Aziz (Bülent), Suna Keskin (Sedef), Yıldırım Öcek (Patron), Veysel Diker (Tacettin), Yavuz Seçkin (Sertaç) ve Vural Çelik (Kubilay), Binnur Kaya (Şahika), Gürgen Öz (Cesur) başrol oyuncusu değil mi? Proje ister sinema filmi olsun, ister TV dizisi veya komedi-dram fark etmez.
Bu akşam 150. bölüm olması nedeni ile farklı olacakmış. Atilla Özdemiroğlu özel şarkı yazmış. Gülse Birsel de sözlerini. Bütün ekip bu şarkıyı söylerken Nil Berkan'ın koreografisini yaptığı dansları yapacaklarmış. Yani tam müzikal olacak. Görelim bakalım.
Hepsine TV seyircileri adına tekrar teşekkür ediyorum. Ama en çok Gazanfer Abiciğime...
Bugün Gazetesi Aykut Işıklar
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°5
Geri: basında çıkan haberler
Avrupa Yakası'nın Kulisi
Star TV’de Armağan Çağlayan’ın sunduğu programa konuk olan oyuncu Gürgen Öz, atv’nin sevilen dizisi Avrupa Yakası’nın kulisinde herkesin birbiriyle güzel bir iletişim içinde olduğunu söyledi.
"Çok keyifli bir set orası. Herkes birbirini çok seviyor. Aslında o kadar oyuncunun bulunduğu bir kuliste normalde rahat etmek pek normal değildir. Hani bizim mesleğin genlerinde vardır ya insanlar birbirini çekemez, sürekli dedikodu falan. Gerçekten orada öyle bir şey yok. Herkes kendi halinde. Çok eğleniyor, şakalaşıyorlar. Çok pozitif bir set. Kamera arkasıyla, reji ve teknik ekip de öyle." diye konuşan Gürgen Öz, 95 dakika yapılan bir sitcomu başarıyla götüren Gülse Birsel’in de çok zor bir iş yaptığını söyledi.
Gürgen Öz, diziden ayrılmasıyla ilgili olarak da "Oradaki rol içime pek sinmedi. İnsanların benden beklentisi var. Tabi ki Avrupa Yakası’nda olmak çok keyifli bir şey ama Gürgen Öz olarak sokaktaki insanların, ekrandan beni izleyenlerin beklentilerini karşılayamayınca ben geri çekilmeyi doğru buldum. O rolün çok doğurgan olmayacağını ve insanları tatmin etmeyeceğini düşündüm. Aynı zamanda bir oyuncu olarak da çok keyif almıyorsam, keyif de veremiyorum. Bir yerden sonra o olmayınca da geri çekilmek daha doğru bir karardı. Gülse ile paylaştım. Gülse de çok anlayış gösterdi. Ama o sette o ekiple çalıştığım için çok mutluyum" açıklamasını yaptı.
Kaynak: televizyongazetesi.com
Star TV’de Armağan Çağlayan’ın sunduğu programa konuk olan oyuncu Gürgen Öz, atv’nin sevilen dizisi Avrupa Yakası’nın kulisinde herkesin birbiriyle güzel bir iletişim içinde olduğunu söyledi.
"Çok keyifli bir set orası. Herkes birbirini çok seviyor. Aslında o kadar oyuncunun bulunduğu bir kuliste normalde rahat etmek pek normal değildir. Hani bizim mesleğin genlerinde vardır ya insanlar birbirini çekemez, sürekli dedikodu falan. Gerçekten orada öyle bir şey yok. Herkes kendi halinde. Çok eğleniyor, şakalaşıyorlar. Çok pozitif bir set. Kamera arkasıyla, reji ve teknik ekip de öyle." diye konuşan Gürgen Öz, 95 dakika yapılan bir sitcomu başarıyla götüren Gülse Birsel’in de çok zor bir iş yaptığını söyledi.
Gürgen Öz, diziden ayrılmasıyla ilgili olarak da "Oradaki rol içime pek sinmedi. İnsanların benden beklentisi var. Tabi ki Avrupa Yakası’nda olmak çok keyifli bir şey ama Gürgen Öz olarak sokaktaki insanların, ekrandan beni izleyenlerin beklentilerini karşılayamayınca ben geri çekilmeyi doğru buldum. O rolün çok doğurgan olmayacağını ve insanları tatmin etmeyeceğini düşündüm. Aynı zamanda bir oyuncu olarak da çok keyif almıyorsam, keyif de veremiyorum. Bir yerden sonra o olmayınca da geri çekilmek daha doğru bir karardı. Gülse ile paylaştım. Gülse de çok anlayış gösterdi. Ama o sette o ekiple çalıştığım için çok mutluyum" açıklamasını yaptı.
Kaynak: televizyongazetesi.com
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°6
Geri: basında çıkan haberler
SON DAKİKA!... PLATO FİLM’DEN UÇANKUŞ’A ÖZEL AÇIKLAMA… ENGİN GÜNAYDIN’IN AVRUPA YAKASI’NDAKİ KADERİ NE OLACAK? BURHAN ALTINTOP DİZİDEN AYRILMADIĞI GİBİ ÇOK İLGİNÇ BİR SÜRPRİZLE YOLUNA DEVAM EDİYOR.. İŞTE DETAYLAR…
27/2/2008 13:33
Bugün pek çok haber sitesinde yer alan “Burhan Altıntop Avrupa Yakası’ndan ayrılıyor” haberleriyle ilgili olarak Plato Film yetkilileri Uçankuş Editörü Murat Deveci’ye çarpıcı açıklamalar yaptı…
Avrupa Yakası’nın bu akşam ekrana gelecek bölümünün tanıtım fragmanında Burhan Altıntop’un “Nişantaşı’na veda ediyorum” repliğinin yer alması üzerine bazı haber siteleri “Engin Günaydın diziden ayrılıyor mu” sorusunu manşetlere taşıdı.
Uçankuş az önce görüştüğü dizinin yapımcısı Plato Film Yetkililerine konuyu sordu. İşte Plato Film Yetkilililer’in Uçankuş Editörü Murat Deveci’ye yaptıkları o açıklama:
“Engin Günaydın’ın diziden ayrılması sözkonusu değil. Hatta elimizde önümüzdeki haftanın çekimleri son hız sürüyor. Burhan Altıntop diziden ayrılmadığı gibi çok büyük bir sürprizle Avrupa Yakası izleyicilerini şoka sokacak ve önümüzdeki haftalarda Nişantaşı’nda sokak şarkıcısı olarak karşılarına çıkacak
Kaynak: Uçankuş
27/2/2008 13:33
Bugün pek çok haber sitesinde yer alan “Burhan Altıntop Avrupa Yakası’ndan ayrılıyor” haberleriyle ilgili olarak Plato Film yetkilileri Uçankuş Editörü Murat Deveci’ye çarpıcı açıklamalar yaptı…
Avrupa Yakası’nın bu akşam ekrana gelecek bölümünün tanıtım fragmanında Burhan Altıntop’un “Nişantaşı’na veda ediyorum” repliğinin yer alması üzerine bazı haber siteleri “Engin Günaydın diziden ayrılıyor mu” sorusunu manşetlere taşıdı.
Uçankuş az önce görüştüğü dizinin yapımcısı Plato Film Yetkililerine konuyu sordu. İşte Plato Film Yetkilililer’in Uçankuş Editörü Murat Deveci’ye yaptıkları o açıklama:
“Engin Günaydın’ın diziden ayrılması sözkonusu değil. Hatta elimizde önümüzdeki haftanın çekimleri son hız sürüyor. Burhan Altıntop diziden ayrılmadığı gibi çok büyük bir sürprizle Avrupa Yakası izleyicilerini şoka sokacak ve önümüzdeki haftalarda Nişantaşı’nda sokak şarkıcısı olarak karşılarına çıkacak
Kaynak: Uçankuş
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°7
Geri: basında çıkan haberler
Burhan Altıntop gitmiyor
Avrupa Yakası’nı izleyenlerin yüreği ağzına geldi. Birkaç gündür yayınlanan tanıtımlarda Burhan’ın Nişantaşı’ndan ayrılacağıyla ilgili söylemleri diziyi sevenleri üzdü. Ancak beklenen olmadı...
Gülse Birsel’in kıvrak zekası ve usta kalemi yine izleyenleri ekran başına topladı. Aslında her hafta ilgiyle takip edilen Avrupa Yakası dizisini sevenler bu kez ekran başına endişeyle oturdular. Çünkü dizinin sevilen karakteri Burhan Altıntop’un senaryodan çıkarılacağı söylentileri bütün gün internet sitelerindeki haberlerde yer aldı. Bu intibaya neden olan olay ise dizinin fragmanında Burhan Altıntop ve dizideki tüm karakterlerin müzikal sahnedeki sözleri ve veda havasıydı.
Ancak sanılan olmadı. Dizinin arasına serpiştirilen ve müzikal havasında dans ve şarkılarla yapılan gösteri yalnızca bir ’ara nağme’ydi. Aslında dizideki tüm karakterlerin için için ’gıcık’ oldukları Burhan Altıntop’un, ’Nişantaşı’ndan ayrılıyorum’ söylemine çok sevinseler de kimse açık açık ’git’ diyemeyince Burhan kalmaya karar verdi.
Gülse Birsel yine kalemini ve hayal gücünü kullanarak diziye farklı bir hava estirdi. Bu arada izleyiciyi de meraka sürükledi. Sonuç olarak anlaşıldı ki Burhan Altıntop gitmiyor.
Gösterideki şarkı, Burhan’ın gideceğini öğrenen Fatoş ve Aslı’nın ’Siz bizi merak etmeyin, vazgeçmeyin, basın gidin, birileri yalvarsa da sakın ha geri dönmeyin’ sözleriyle başladı. Bir kaç kişi hariç bütün karakterlerin yer aldığı küçük müzikalin sonunda Burhan Altıntop, ’Mahallenin Altıntop’u, popüler yakışıklısı merak etmeyin kalıyorum’ deyince herkesi ağlamaklı bir ifade aldı ve ağızlardan ’Hiç kimse git diyemedi ve kalıyor Burhan Belası, ne yazık ki kurtulamadık, kaldı yine Burhan belası’ sözleri döküldü. Anlaşıldı ki bu sadece keyifli ve küçük bir gösteriydi.
KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°8
Geri: basında çıkan haberler
Avrupa Yakası müzikali!
BU hafta Avrupa Yakası'nda olay vardı, Burhan Bey kendini seven kalmadığını anlayınca Nişantaşı'nı terk etmeye karar verdi, bu karar çevresini o kadar sevindirdi ki, hepsi birer müzikal yıldızına dönüştü. Finalde tüm kadro müzikal yıldızı havasında bir de şarkı söylediler, "İşte Bizim mahallemiz" diyerek. Bu dizi gelişimlere açık...Bir komediden durup dururken müzikal çıkar mı; demek ki oluyormuş, Avrupa Yakası bunu ispatladı...Yine de bir sorun vardı; müzikaldeki şarkı, Burhan Bey'i Nişantaşı'a ve Sütçüoğlu ailesinin evine döndürdü, o da ayrı!
Tuna Serim / Tercüman
BU hafta Avrupa Yakası'nda olay vardı, Burhan Bey kendini seven kalmadığını anlayınca Nişantaşı'nı terk etmeye karar verdi, bu karar çevresini o kadar sevindirdi ki, hepsi birer müzikal yıldızına dönüştü. Finalde tüm kadro müzikal yıldızı havasında bir de şarkı söylediler, "İşte Bizim mahallemiz" diyerek. Bu dizi gelişimlere açık...Bir komediden durup dururken müzikal çıkar mı; demek ki oluyormuş, Avrupa Yakası bunu ispatladı...Yine de bir sorun vardı; müzikaldeki şarkı, Burhan Bey'i Nişantaşı'a ve Sütçüoğlu ailesinin evine döndürdü, o da ayrı!
Tuna Serim / Tercüman
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°9
Geri: basında çıkan haberler
Avrupa Yakası Hangi Karakter olmak istersiniz?
Şahika Koçarslanlı
Türk seyircisi hemen empati kurduğu Şahika'yı farkında olmadan, kabullendi ve ona hiç kızmadı, onu kınamadı, yermedi... Oysa Şahika gibi birine günlük hayatımızda ne kadar tahammül ederiz ki??? Oysa karşımızda duran ve bizi oldukça güldüren ve her bir lafından keyif aldığımız üstüne sözlerini ezberlediğimiz bir karakter var
Sizi donumda sallarım
Paramla satın alırım
Gerizekalının başkanları
Bızzt erenköööy
Çüüüüşşşş
Rahat mısın sen angut
İster kabul edelim ister etmeyelim kenarından köşesinden de olsa hepimiz Şahikayız !!!
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°10
Geri: basında çıkan haberler
Eski tüfekler açık ara önde
Bizim köşenin müdavimleri hatırlayacaklardır. Geçenlerde televizyon dizilerinde rol alan eski tüfeklerin olağanüstü performanslarından dem vurarak, "Ne varsa, eskilerde var" başlığıyla bir yorum kaleme almıştım. Bu iddiam, internet üzerinden gerçekleştirilen geniş katılımlı bir anket ile tescillendi. 2 buçuk milyon üyeli arkadaşlık sitesi Gayet.net, üyelerine sezonun en başarılı televizyon yapımlarını ve oyuncularını seçtirdi. 200 bin kişinin oy kullandığı anketin En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde Halil Ergün birinci, Gazanfer Özcan ikinci, Erdal Özyağcılar üçüncü, Arif Erkin dördüncü, Haluk Bilginer de beşinci oldu. En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde ise birinciliği Hümeyra aldı. Drama dalında Yaprak Dökümü'nün birinciliği elde ettiği ankette, komedi dalının birincisi ise Avrupa Yakası oldu. En İyi Çıkış Yapan Genç Oyuncu kategorisinde merhum Barış Akarsu'nun açık arayla birinci olması ise bir kez daha burnumun direğini sızlattı.
KAYNAK:SABAH
YÜKSEL AYTUĞ
http://www.sabah.com.tr/gny/haber,33...CDD42323F.html
Bizim köşenin müdavimleri hatırlayacaklardır. Geçenlerde televizyon dizilerinde rol alan eski tüfeklerin olağanüstü performanslarından dem vurarak, "Ne varsa, eskilerde var" başlığıyla bir yorum kaleme almıştım. Bu iddiam, internet üzerinden gerçekleştirilen geniş katılımlı bir anket ile tescillendi. 2 buçuk milyon üyeli arkadaşlık sitesi Gayet.net, üyelerine sezonun en başarılı televizyon yapımlarını ve oyuncularını seçtirdi. 200 bin kişinin oy kullandığı anketin En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde Halil Ergün birinci, Gazanfer Özcan ikinci, Erdal Özyağcılar üçüncü, Arif Erkin dördüncü, Haluk Bilginer de beşinci oldu. En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde ise birinciliği Hümeyra aldı. Drama dalında Yaprak Dökümü'nün birinciliği elde ettiği ankette, komedi dalının birincisi ise Avrupa Yakası oldu. En İyi Çıkış Yapan Genç Oyuncu kategorisinde merhum Barış Akarsu'nun açık arayla birinci olması ise bir kez daha burnumun direğini sızlattı.
KAYNAK:SABAH
YÜKSEL AYTUĞ
http://www.sabah.com.tr/gny/haber,33...CDD42323F.html
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°11
Geri: basında çıkan haberler
Kadın halleri
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaştı... Madame Figaro dergisi de kadın meselelerini, hayatımıza renk katan kadınlarla konuşmayı seçti. İşte ünlü kadınların gözünden kadın halleri...
8 MART GÜNÜNE PRİM VERMİYORUZ
8 Mart sizin için ne ifade ediyor?
Deniz Özerman: Çok klasik olacak ama benim için her gün kadınlar günü. Ama eğer 8 Mart, erkeklerin kafasına vura vura kadınları hatırlatıyorsa bile yeterli. Onun dışında bir şey ifade etmiyor. Tamamen ticari bir gün.
O zaman yapılan kutlamaları da anlamsız buluyorsunuz?
D.Ö: Şimdiye kadar hiç kutlamadım bu günü. Eğer kutlanacaksa, her kesimden kadını kapsamalı bu kutlamalar. Örneğin o gün her kadın maddi açıdan özgür olmalı, mesela ev kadınlarının market alışverişleri ücretsiz olsun. Dünya Tiyatrolar Günü’nde tiyatrolara girişin ücretsiz olduğu gibi... Ya da erkekler o gün kadınlar yerine evleri temizlesinler. O gün kadınlara her şeyin ücretsiz olması güzel bir fikir! Bu hoşuma gitti.
Binnur Hanım bu özel günün sizin için ne ifade ettiğini düşündünüz mü?
Binnur Kaya: Genelde özel olarak kabul edilen ve herkesin birlikte belli bir şekilde kutladığı günlerin benim için pek bir anlamı yoktur. Anneler, babalar, Sevgililer Günü... Bunların hepsi tüketime yönelik günler. Günü olmayan, tarih verilmemiş bir sürü önemli şey var. Dolayısıyla böyle günlere pek prim verdiğimi söyleyemeyeceğim.
- Şahika ne derdi bugün için?
B.K: Şahika çok feci coşardı kadınlar günü olduğu için. Hatta o günü tamamen üstüne alınabilirdi. "Bugün kadınlar günü, seni günümle döverim" diye söylenirdi.
Peki duruşuyla, yaptıklarıyla gurur duyduğunuz, kadınların yüz akı, medarı iftiharı diye düşündüğünüz isimler var mı?
D.Ö: Angelina Jolie. Sürekli doğuruyor ve bir yandan da evlat ediniyor.
B.K: Sabiha Gökçen’e karşı öyle bir duygu besliyorum. Dünyadaki ilk savaş pilotu. Gurur deyince aklıma ilk onun ismi geliyor.
n Günümüzden bir isim var mı?
B.K: Şu an içinde bulunduğum için çok kolay söyleyebilirim. Dışarıdan durumun zorluğunun farkında değildim. Gülse Birsel. Bir senaryo ekibi olmadan her hafta 90 sayfa yazıyor ve oynuyor. İnsanlık dışı bir durum. Bir de kimlere gülersiniz sorusuna Seyfi Dursunoğlu’nu ekleyebilir misiniz?
Hasibe Hanım, sizin 8 Mart ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
]Hasibe Eren: Anneler Günü, Sevgililer Günü gibi günlerden farklı bir yere oturuyor bugün benim için. Onların çoğu tüketime yönelik. Ama 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü benim için. Bir sürü kadın çalışıp didiniyoruz ve bu gün bize bunu hatırlatıyor. Fabrikada, kuaförde, tiyatroda çalışan kadın bugün kendini daha iyi hissediyorsa, birileri gelip "Bugün senin günün" diyerek yanaklarından öpüyorsa ya da tek bir çiçek vererek yüzünü gülümsetiyorsa, tamamdır!
n Sizin yüzünüzü gülümseten isimler kimler peki?
H.E:
Ben de bizim ekipteki herkese çok gülüyorum. Gazanfer Özcan, Hümeyra... Ayrıca Charlie Chapline ve Cem Yılmaz.
n Kendinizi şanslı hisseder misiniz?
H.E: Evet. Bir "Sıdıka" olabilirdim. Farklı bir ülkede ya da sosyal ekonomik açıdan farklı bir ailede doğmuş olabilirdim. Çok şanslıyım bu yüzden. Hayatta şunları istiyorum ve yapacağım diyebildiğim için kendimi kesinlikle çok şanslı hissediyorum.
n Makbule’nin Kadınlar Günü yorumu ne olurdu acaba?H.E:
Kek, börek, pasta yapacağız ve çok eğleneceğiz sanırdı. Kabul günü olarak algılayabilirdi. "Altın günü yapalım anacııım, buluşalım evde" diyebilir.........
Hürriyet Gazetesi
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°12
Geri: basında çıkan haberler
Hayat hikâyemle döverim seni!
Avrupa Yakası’nda “Seni karizmamla/ paramla/ güzelliğimle döverim” diyen, buna rağmen çok sevilen bir karakter var bu sezon. Erkeklere düşkün, ajite, abartılı giyinen bu kadının tam tersi bir portre çiziyor gerçek hayatta Binnur Kaya...
Sinirlendi mi karşısındakini karizmasıyla, parasıyla, güzelliğiyle döven; etrafını salon kadını çizgisinden kaymakla tehdit eden bir meşhur Şahika Koçarslanlı’mız var bu sene. “Avrupa Yakası”nın yeni armağanı. Saçlarını savura savura yürüyen, kaba saba bir kadın.
Bir de Binnur Kaya var, Şahika’ya can veren... Alçak sesle, hep gülümseyerek konuşan, son derece kibar ve alçakgönüllü... Ailesinden her şeyden önce “saygılı olmayı” öğrenmiş bir çocuk. İnsana olduğu kadar kediye köpeğe, çiçeğe ağaca da. Bu onun hikâyesi...
İlhan İrem taklitleri
19 Nisan 1972’de Ankara Bahçelievler’de dünyaya gelir Binnur Kaya. Gazeteci babası Mustafa Kaya, ev hanımı annesi Rahime Kaya, ablası İlknur ve muhtelif köpek kardeşlerinden oluşan sevgi dolu bir ailede, huzurlu, düzenli bir çocukluğu olur. Dönem icabı Afacan Beşler’den esinlenerek kurulan çeteler, ‘yakartop’, ‘istop’, ‘sek sek’... Heidi, Şeker Kız Candy ve acıklı Türk filmleri damga vurur çocukluğuna.
Ulubatlı Hasan İlkokulu’nda okurken flüt çalmayı öğrenir, yalnız kaldığında da yürek paralayan Türk Sanat Müziği şarkıları söyleyip gözünü doldurur: “Şu gönlümü yaralayan, şu bahtımı karalayan, sizden biri, sizden biri.”
Ama karşı apartmandaki komşuları Gülay teyze kendisinden önce keşfeder ondaki cevheri. “Sen tiyatroyla ilgilensene Binnur” der. Oysa tek marifeti İlhan İrem ve Sakıp Sabancı taklitleridir o güne kadar...
Sınav bunalımı
Bahçelievler Deneme Lisesi’ndeyken amatör tiyatrolarda oynamaya başlar. Shakespeare’in adını bile duymamış olarak hem de... Bir sosyal faaliyet gibidir hâlâ tiyatro onun için. Annesi babası memur olmasını isterken, o hayatının en büyük tutkularından denizin peşine düşer. Okyanus bilimi okumak ister ama üniversite sınavını kazanamaz.
Bunalıma girip hiçbir şey istemediğine karar vermişken yeniden tiyatro düşer aklına. Sınavlara girer, kazanamaz... Bir gün yolda yürürken konservatuvarın tiyatro bölümünde okuyan lise arkadaşı Elvin Beşikçioğlu’yla karşılaşır. Onun yol göstermesiyle Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü burslu olarak kazanır.
Hülya Avşar’lı dönem
Mezun olduğunda İstanbul’a gitmeyi hayal eder hep. İş için filan değil, ortasında deniz olan bu şehri sevmek istediği için... Beklediği fırsat beklenmedik bir anda gelir: Yazları Club Flipper’da animasyon yaptığı Ani Ani adlı grupla beraber İbiza‘ya gitmek üzereyken...
Doktor Bilal’in davetiyle İbiza biletlerini iptal edip İstanbul’a gelirler grupça. Ulus Şamata Bar’da animasyon yapmaya başlarlar. İstanbul, pek müthiş fırsatlar sunmaz genç kıza o dönem. Göztepe’de eşyalı, kedili bir ev tutarlar beş kişi. Aralarındaki tek kız, adeta asker arkadaşları gibi olan Binnur Kaya’dır.
Bar programının ardından bir süre Lale Oraloğlu Tiyatrosu’nda, ardından Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda oynar. Derken bir arkadaşı Hülya Avşar Show’a önerir onu. “Asabiye” tipiyle ekranda izleyiciyi kırıp geçirir ama ağlaya ağlaya gider gelir programa. “Tiyatro okudum, televizyona çıkıyorum, ne diyeceğim herkese?” gibi düşünceler vardır kafasında... Ama işte yaşamak zorundadır bir yandan.
Sonradan “Amma boşuna üzmüşüm kendimi” diyecektir. Üstelik çok memnun kalır Avşar’ı tanımaktan. Disiplinli, alçakgönüllü bir kadındır birlikte çalıştığı.
Yabancı Damat’ın ablası
Onlara manevi annelik yapan Güniz Abla’nın şefkatli kucağından ayrılıp karşıya taşınır. Yeni yol arkadaşları vardır yanında; Engin Günaydın, Olgun Şimşek, Şebnem Sönmez, Devin Özgür Çınar... Fulya Akkirman Sokak’ta şamatalı bir evde hep birlikte yaşarlar.
Hülya Avşar Show’u “Kaynanalar”, “Çarli” ve Mahsun Kırmızıgül’ün dizisine yenik düşen beş bölümlük “Dış Kapının Mandalları” izler. Sonunda gelir “Bir Demet Tiyatro” ve BKM yılları. Şebnem Sönmez ayrılmak zorunda kalınca onun yerine “Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?”ye girerek sahneye de dönmüş olur.
“Bana Bir Şeyhler Oluyor” ise tiyatroda en çok parladığı oyundur.
Yine o bir zamanlar ağlayarak gidip geldiği televizyondur asıl tanındığı yer. Mutlu da olur orada, görür ki nerede yaptığın değil, ne yaptığın önemli. “Babaevi”nden sonra yıllarca sürecek “Yabancı Damat” serüveni başlar. Evin büyük kızı Nazire olarak çok sevilir. Hem de sadece memlekette değil, yıllarca düşman sandığı suyun öte yanında da.
Çocukluğunun unutulmaz “Erler Film” yazısı hayatında yerini bulmuştur nihayet. Hayallerinde bir gün Filiz Akın, bir gün Gülşen Bubikoğlu olduğu, hep ama hep yanlış anlaşıldığı, tam haklı olduğu ortaya çıkarken de ince hastalıktan göçüp gittiği o günlerin acısını “Yabancı Damat”la çıkarır. Türker İnanoğlu’nun yeri bambaşkadır onun için...
Binlerce Şahika var içinde
Araya Çağan Irmak’ın efsane filmi “Babam ve Oğlum”u da sığdırdığı parlak bir dönemin sonunda dizi bitince ne yapacağını bilemez. Bir süre çalışmamak gibi bir lüksü de yoktur. Paniğe kapılır.
“Avrupa Yakası” çıkagelir birden. Gelgelelim Şahika Koçarslanlı zorlar onu. Abartılı kostümleri, ‘ajite’ davranışları, erkeklere düşkünlüğü... “Ben bunu yapamıyorum” der Gülse Birsel’e bir gün... “Bu erkek olayını beceremiyorum, bari birini sevsem, ona takılıp kalsam...”
İlk bölümün aldığı kötü eleştiriler de sıkar canını... Çekimlerde “Arkadaşlar, çok özür dilerim, birazdan bağıracağım” diyen biri olarak kendisine 1 ay mühlet tanır: Bu sürede Şahika’yla barışamazsa, hâlâ uykuları kaçıyorsa ayrılacaktır.
Ama alışır sonunda ve sever Şahika’yı. Kendisinin de, lahmacununun ucundan koparılmaya kalkışıldığında masa devirmişliği vardır neticede. Hatta kendi tabiriyle “Binlerce Şahika vardır içinde”.
İçindeki Şahika’ları kamera karşısında serbest bırakıp hayatını sessiz sedasız yaşayan bir kadın Binnur Kaya. Beyaz Şov’da görüldüğü üzere tutuk, çekingen bir tarafı var. Kendisi için de üç gün sokağa çıkmasına engel olan, hayat boyu üzülerek hatırlayacağı bir canlı yayın ‘kazası’ o program. Dualarına bir yenisini eklemiş o gün: “Hayat kimseyi kendini ifade etme halinden mahrum bırakmasın.”
Üstelik ne o kadar hassas, ne de naif. “Herkes kadar iyi düşünürüm, herkes kadar da kötü...” diyor. Bütün derdi hayatını kimseye zarar vermeden geçirmek... Bir de seyahat etme lüksünden mahrum kalmamak... Oturduğu ev, gözbebeği İstanbul’a tepeden bakıyor. “Şehr-i İstanbul da kalbinin hizasında” ya, başka da bir şey istemiyor hayattan...
BİR PORTRE / Asu Maro
Milliyet Gazetesi
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°13
Geri: basında çıkan haberler
Sansür Var mı?
Sansür Var mı?
Televizyon Gazetesi adlı internet sitesinde "Avrupa Yakası"nın son bölümünde Tanrıverdi'nin arkasındaki Şebnem Ferah posterine sansür uygulandığı yolunda bir haber yer aldı. Bu konuyla ilgili olarak "Avrupa Yakası"nın ekibiyle konuştum.
Olay şuymuş: Son bölümde Tanrıverdi elinde gitar çalıp duruyor. Yönetmen arkaya nota kağıtlarının koyulmasını istemiş. Kamera açısına en uygun yer de Şebnem Ferah'ın o dekoltesiymiş, "sansür yok nereden çıktı bu?" dediler. Haftaya seyredip görelim bakalım.
KAYNAK:MİLLİYET
SİNAN KOLOĞLU
http://www.milliyet.com.tr/2008/03/07/tv/evet.html
Sansür Var mı?
Televizyon Gazetesi adlı internet sitesinde "Avrupa Yakası"nın son bölümünde Tanrıverdi'nin arkasındaki Şebnem Ferah posterine sansür uygulandığı yolunda bir haber yer aldı. Bu konuyla ilgili olarak "Avrupa Yakası"nın ekibiyle konuştum.
Olay şuymuş: Son bölümde Tanrıverdi elinde gitar çalıp duruyor. Yönetmen arkaya nota kağıtlarının koyulmasını istemiş. Kamera açısına en uygun yer de Şebnem Ferah'ın o dekoltesiymiş, "sansür yok nereden çıktı bu?" dediler. Haftaya seyredip görelim bakalım.
KAYNAK:MİLLİYET
SİNAN KOLOĞLU
http://www.milliyet.com.tr/2008/03/07/tv/evet.html
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°14
Geri: basında çıkan haberler
Gülse çarşafa dolanmadı
Avrupa Yakası'nın 150. özel bölümünü gecikmeyle de olsa izledim. Ve tek kelime ile bayıldım! Daha önce yazmıştım. Tolga Çevik, "forvette" oynarsa çok gol atar diye... Geçen hafta kadın kılığında enfes bir performans gösterdi. Ama beni asıl keyiflendiren, Gülse Birsel'in müthiş "vücut çalımı" oldu. Osman Bey, kapıda bekleyen mafya üyelerine görünmemek için kara çarşaf giymek zorunda kaldı. Ben tam, "Yahu Nişantaşı'nın göbeğindeki evde kara çarşaf ne arar?" diye kaleme sarılmaya hazırlanırken, Aslı'dan oyun içinde Şahika'ya açıklama geldi: "Benim eski sözlüm bizim eve gizlice girmek için çarşafçı kadın kılığına bürünmüştü ya, o günlerden kalma bu çarşaf. Şimdi anlatmak uzun hikaye... Hangi sezonda olduğunu bile unuttum..." İşte bir taşla iki kuş vurmak diye buna derim. Hem, izleyenin kafasındaki soru işaretini gidereceksin, hem de kendi dizini "kibarca" onurlandıracaksın. Bu zeka pırıltısı da sadece Gülse Birsel'in parlak gri hücrelerinin ürünü olabilirdi zaten...
Yüksel Aytuğ/Sabah
Avrupa Yakası'nın 150. özel bölümünü gecikmeyle de olsa izledim. Ve tek kelime ile bayıldım! Daha önce yazmıştım. Tolga Çevik, "forvette" oynarsa çok gol atar diye... Geçen hafta kadın kılığında enfes bir performans gösterdi. Ama beni asıl keyiflendiren, Gülse Birsel'in müthiş "vücut çalımı" oldu. Osman Bey, kapıda bekleyen mafya üyelerine görünmemek için kara çarşaf giymek zorunda kaldı. Ben tam, "Yahu Nişantaşı'nın göbeğindeki evde kara çarşaf ne arar?" diye kaleme sarılmaya hazırlanırken, Aslı'dan oyun içinde Şahika'ya açıklama geldi: "Benim eski sözlüm bizim eve gizlice girmek için çarşafçı kadın kılığına bürünmüştü ya, o günlerden kalma bu çarşaf. Şimdi anlatmak uzun hikaye... Hangi sezonda olduğunu bile unuttum..." İşte bir taşla iki kuş vurmak diye buna derim. Hem, izleyenin kafasındaki soru işaretini gidereceksin, hem de kendi dizini "kibarca" onurlandıracaksın. Bu zeka pırıltısı da sadece Gülse Birsel'in parlak gri hücrelerinin ürünü olabilirdi zaten...
Yüksel Aytuğ/Sabah
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°15
Geri: basında çıkan haberler
AVRUPA YAKASI DİZİSİNDE GÖĞÜS SANSÜRÜ... DİZİNİN BU HAFTA YAYINLANAN BÖLÜMÜNDEKİ BİR KARE DİKKATİNDEN KAÇMADI.
Sarp Apak'ın canlandırdığı tam bir rock müziği hastası çaycı Tanrıverdi'nin çay ocağının duvarını uzun süredir Şebnem Ferah'ın bir posteri süslemekteydi. Ancak dizinin 151. bölümünde posterdeki göğüs dekoltesinin kağıtlarla kapatılması dikkatinden kaçmadı.Bunun bir sansür mü yoksa raslantı mı olduğu önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.
televizyongazetesi
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°16
Geri: basında çıkan haberler
GÜLSE BİRSEL
Çıplak uzaylılar ve Şebnem Ferah posteri
Bu hafta sette neşemizi bulmamıza sebep olan palavra haberi okumuşsunuzdur: "Avrupa Yakası'nda, Tanrıverdi'nin arkasında asılı olan Şebnem Ferah posterinin dekolte bölümü kâğıtlarla kapatılarak sansürlendi!" Haberi kafadan uyduran üstün zekâlı cingöz, ya hiç Avrupa Yakası'nı seyretmiyor ya da "Karşı grubun dizisine şöyle veya böyle zarar verirsem aferin alırım," gibi bir yanılgı içinde... "Tanrıverdi'nin çay ocağını biraz renklendirelim, dekor biraz daha gerçekçi, yaşayan bir biçim alsın, mesela yaptığı besteleri asalım, eline gitar verelim arada tıngırdatsın," şeklindeki konuşmalarımız sonrasında sanat grubu, duvara notalar asmış. Yoksa Şebnem Ferah'ın o posterdeki kıyafeti bize göre dekolte bile sayılmaz. Avrupa Yakası karakterlerinin giyimi, yıllardır bazı kesimlerin küfür mail'leri yağdıracağı biçimdedir. Bunu bir övgü veya eleştiri olarak söylemiyorum. Öyledir, çünkü hikâye Nişantaşı'nda yaşayan, moda dergisinde çalışan kadınların arasında geçmektedir. Dolayısıyla modern ve şık, zaman zaman iddialı kıyafetler söz konusudur. Dizi Fatih'te geçseydi, farklı kostümlerimiz olurdu. Fatoş karakteri seksidir, cilvelidir, dekolte giyer, Makbule öyle değildir, dolayısıyle 'kostümlerinde' dekolte ve mini kullanmayız. Beni üç aşağı beş yukarı tanıyanlar, bu tip herhangi bir sansür veya baskı söz konusu olduğunda nasıl ve ne büyüklükte bir tepki vereceğimi gayet iyi bilirler. Aynı tepkiyi "Şu karakteri daha açık saçık giydir de erkek izleyici çoğalsın," diyene de gösteririm. Hikâyede, karakterde, konuda ne lazımsa o yapılır, daha azı, daha fazlası değil. Bu köşeyi bu salak haberle harcayacağımı düşünmeyin. Konu, son zamanlarda tek derdimizin kıyafetler olması... Bir iki ay önce Mars'ta çekilmiş 'uzaylı' görüntüleri ortaya çıktı.
[color:ec72="DarkOrchid"]ÇIPLAK MARSLI
Muhtemelen gezegendeki kaya oluşumlarından biriydi. Benim dikkatimi çeken, bizdeki haberlerin çoğunda, görüntünün "Çıplak Marslı!" şeklinde yer almasıydı. Sanki görüntülerin göz yanılması olup olmaması, değilse ilk kez bir uzaylının fotoğrafıyla karşılaşmamızdan daha önemli olan, Marslı'nın 'çıplak' olmasıymış gibi... Marslı, bir takım elbise, lateks tulum, çizgili pijama giyiyor gibi gözükseydi, eminim daha uzun konuşacaktık onun hakkında... Artık kafalarımızın nasıl çalıştığına bir örnek! Türbanlı, çarşaflı, başörtülü, geleneksel örtülü, çene altından bağlayan, çene yanından bağlayan, siyasi simge olarak takan, üşüdüğü için takan, koca baskısından takan, takmayan, takana takan, takmayana gıcık kapan, blucin giyen, dekolte giyen, başını kapatmayan "Ama yani dekolteye de karşı olan,", "Dizide mini giydiren,", "Dizideki dekolte posteri galiba sansürleyen," gruplarız artık. Herkes birbirine kıl. Her gün bir devlet büyüğünün kadın giysileri konusunda 'veciz' bir sözü yayımlanıyor! Başbakan "Biz sizin gazete eklerindeki çıplak kadın fotoğraflarınıza bir şey diyor muyuz?" şeklinde cümleler kullandı kısa süre önce... Ve zannederim 'çıplak' sıfatıyla tanımladığı fotoğraflar, dekolte giyimli veya bikinili kadın fotoğrafları... Çünkü hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, bu eklerde çıplak fotoğraf yayımlanmaz. Eeee? "Bir şey dememesi," alkışlanacak bir durum mudur? Başbakanın gösterdiği bir müsamaha mıdır? Nedir yani? Başbakanı dekolte fotoğraflar kişisel olarak rahatsız edebilir, bu fotoğrafları, böyle giyinenleri için için ahlaksız bile bulabilir ama bu konuda Türkiye Cumhuriyeti kanunları dışında ağzını bile açamaz. Devlet ve devlet adına çalışanlar, vatandaşları türbanlı, bikinili, minili, başörtülü, dekolteli, ahlaklı, günâhkar, inançlı diye ayıramaz. Vergisini verenvermeyen, suç işlemiş-işlememiş diye ayırabilir ancak. Bir eylem kanuniyse kanuni, değilse değildir. Gerisi devleti ilgilendirmemelidir. Biz buna laiklik diyoruz, hukuk devleti diyoruz. Bikini giymek suç mudur? Değildir. Bikinili fotoğraf yayımlamanın cezası var mıdır? Yoktur. Eğer laik bir Cumhuriyetin başbakanıysanız, türban takanla bikini giyen arasında tercih yapamaz, herhangi bir tarafı kayıramazsınız. Herkese aynı derecede saygı ve nezaketle yaklaşmak zorundasınızdır. Özellikle de bu memlekette bikiniyle denize giren milyonlarca kadın varken... Ve onlar çıplak Marslılar değil, bu ülkenin vatandaşlarıyken...
Birkaç gün önce, bu sefer Cüneyd Zapsu konuya 'değindi': "Türbanlı bir kadına 'Türbanını çıkar,' demekle sokaktaki kadına 'Donunu çıkar,' demek aynıdır." Böyle 'zarif bir teşbih' karşısında söyleyecek kelime bulamıyorum. Şöyle yapalım mı? Bir süre modacılar dışında kimse, ama kimse giysi ve aksesuarlardan bahsetmesin. Zira Türkiye'nin büyük çoğunluğuna mensup, 'Sünni Müslüman bir Türk' olan ben bile tedirgin olmaya başladım. Kendini daha farklı tanımlayanların durumunu düşünemiyorum!
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/pz/birsel.html
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°17
Geri: basında çıkan haberler
Burhan Avrupa Yakası'ndan gidiyor mu?
Burhan Altıntop dizide Nişantaşı'na veda edecek. Peki 'Avrupa Yakası'ndan da ayrılacak mı?
Ekranların rating canavarı dizisi 'Avrupa Yakası' bir çok oyuncu için şöhret yolunu açarken, bazı sanatçılarının da yıldızını yeniden parlattı. Avrupa Yakası'nın yıldızını parlattığı isimlerden biri de Engin Günaydın. Burhan Altıntop karakteri, diziye sonradan katılmasına rağmen dizinin en sevilen karakteri haline geldi.
SON BÖLÜM FRAGMANINDA AYRILIK SAHNESİ
Son bölümün tanıtım fragmanı, dizinin tiryakileri arasında yeni bir söylentinin yayılmasına yol açtı. Bölümün sonunda Burhan Altıntop izleyicilerle vedalaşıyor ve Nişantaşı'ndan ayrılacağını söylüyor. Fragmanda yer alan bu ayrıntı, 'Diziden daha önce ayrılan yıldızlar gibi Burhan Altıntop karakterini canlandıran Engin Günaydın da diziden ayrılıyor mu?' sorusunu sormaya başladı.
-Habertürk-
Burhan Altıntop dizide Nişantaşı'na veda edecek. Peki 'Avrupa Yakası'ndan da ayrılacak mı?
Ekranların rating canavarı dizisi 'Avrupa Yakası' bir çok oyuncu için şöhret yolunu açarken, bazı sanatçılarının da yıldızını yeniden parlattı. Avrupa Yakası'nın yıldızını parlattığı isimlerden biri de Engin Günaydın. Burhan Altıntop karakteri, diziye sonradan katılmasına rağmen dizinin en sevilen karakteri haline geldi.
SON BÖLÜM FRAGMANINDA AYRILIK SAHNESİ
Son bölümün tanıtım fragmanı, dizinin tiryakileri arasında yeni bir söylentinin yayılmasına yol açtı. Bölümün sonunda Burhan Altıntop izleyicilerle vedalaşıyor ve Nişantaşı'ndan ayrılacağını söylüyor. Fragmanda yer alan bu ayrıntı, 'Diziden daha önce ayrılan yıldızlar gibi Burhan Altıntop karakterini canlandıran Engin Günaydın da diziden ayrılıyor mu?' sorusunu sormaya başladı.
-Habertürk-
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°18
Geri: basında çıkan haberler
Gülse, Tanrı’nın bir hediyesi
Avrupa Yakası dizisinin yapımcısı Sinan Çetin, dizinin istenirse 3-5 yıl daha sürebileceğini belirterek, bunun Gülse Birsel’e bağlı olduğunu söyledi. Çetin, Birsel’i de bir hayli övdü
Fatoş Karahasan’ın sunduğu SKYTÜRK’te yayınlanan ’Kısa Bir Ara’ programının konuğu yönetmen ve yapımcısı Sinan Çetin idi.
Çetin, atv’nin sevilen dizisi Avrupa Yakası’nda her şeyin Gülse Birsel’e bağlı olduğunu anlatarak, "Avrupa Yakası vaktimi almıyor. Sağ olsun Gülse Birsel, executive producer gibi hem yazıyor, hem her şeyle ilgileniyor. Bana hiç iş bırakmıyor ve çok da güzel oynuyor, insanüstü bir gayretle. Gülse Birsel için dünyada seçilmiş insan, Allah’ın hediyesi türünden bir insan" dedi.
Sinan Çetin, bu sezon biteceği söylentileri ortaya atılan dizinin istenirse 3-5 yıl daha sürebileceğini vurgulayarak, bunu sağlayacak kişinin Gülse Birsel olduğunu şu sözlerle ifade etti:
BÜYÜK BİR DEHANIN ESERİ
"Gülse yazmak isterse bir problem yok. Bütün mesele onun kaleminde. Çünkü dünyanın en zor işini yapıyor. Dünyada hiçbir yazar 90 dakika, bazen 115 dakika yapıyoruz, yani bunu yazamaz. Tab edemezsiniz. Bu büyük bir dehanın eseri.
HER BİR TEXT OSCAR’LIK
Avrupa Yakası’nın her bir texti dünyadaki en iyi film senaryolarından, yani Oscar alması gerekecek kadar büyük textler. Ama haftada bir tane tüketiyoruz.
KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°19
Geri: basında çıkan haberler
Ben ödüllü çocuk oyuncular yetiştirdim
Avrupa Yakası'nın Makbule'si Hasibe Eren ile İzzet'i Timur Acar, Bilfen İlköğretim Okulu öğrencileriyle bir araya geldi. Oyunculukla ilgili soruları yanıtlayan Eren, Şehir Tiyatroları'nda çocuk oyuncu eğitmeni olduğunu ve yetiştirdiği çocuk oyuncuların ödül aldıklarını söyledi. Eren; 'Gönlümdeki Köşk Olmasa' filminde Bora Akkaş'ın Altın Portakal'da 'Jüri Özendirme Ödülü' ile 'ÇASOD Umut Vadeden Erkek Oyuncu' ödüllerini aldığını belirtti.
Kaynak : Sabah Gazetesi
Avrupa Yakası'nın Makbule'si Hasibe Eren ile İzzet'i Timur Acar, Bilfen İlköğretim Okulu öğrencileriyle bir araya geldi. Oyunculukla ilgili soruları yanıtlayan Eren, Şehir Tiyatroları'nda çocuk oyuncu eğitmeni olduğunu ve yetiştirdiği çocuk oyuncuların ödül aldıklarını söyledi. Eren; 'Gönlümdeki Köşk Olmasa' filminde Bora Akkaş'ın Altın Portakal'da 'Jüri Özendirme Ödülü' ile 'ÇASOD Umut Vadeden Erkek Oyuncu' ödüllerini aldığını belirtti.
Kaynak : Sabah Gazetesi
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°20
Geri: basında çıkan haberler
atv tercih ediliyor
Medya Takip Merkezi'nin (MTM) periyodik olarak her hafta hazırladığı yerli dizilerle ilgili reklam araştırmasına göre, atv'nin yapımlarına ilgi artarak devam ediyor. En çok tercih edilen 10 yapımın 6'sı atv'de yer alan yerli dizilerden oluşurken, listenin ilk 4'ünde de Parmaklıklar Ardından, Avrupa Yakası, Sıla ve Elveda Rumeli var.
alıntı
Medya Takip Merkezi'nin (MTM) periyodik olarak her hafta hazırladığı yerli dizilerle ilgili reklam araştırmasına göre, atv'nin yapımlarına ilgi artarak devam ediyor. En çok tercih edilen 10 yapımın 6'sı atv'de yer alan yerli dizilerden oluşurken, listenin ilk 4'ünde de Parmaklıklar Ardından, Avrupa Yakası, Sıla ve Elveda Rumeli var.
alıntı
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°21
Geri: basında çıkan haberler
Avrupa Yakası Galatasaray'ın kalbini çaldı...
Galatasaray Üniversitesi'nin bu yıl 2'ncisini düzenlediği 'Yılın En'leri" ödül töreninde; En İyi Dizi Ödülü'nü Avrupa Yakası, En İyi Kadın Dizi-Sinema Oyuncusu Ödülü'nü ise Binnur Kaya aldı. İşletme Kulübü'nün evsahipliğini yaptığı gecede; tiyatro, sinema, müzik, edebiyat, TV-basın, ekonomi, işletme ve hukuk dallarında yılın 'en' başarılısı seçiler 30 kişiye ödülleri verildi. Hale Caneroğlu'nun konseriyle renklenen gecede, Hıncal Uluç'lu '90 Dakika' En İyi Spor Programı, Beyaz Show da En İyi Şov Programı seçildi.
Mustafa KIZIL
Takvim Gazetesi
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°22
Geri: basında çıkan haberler
Galatasaraylılar'ın en iyisi 'Avrupa Yakası'
Galatasaray Üniversitesi'nin düzenlediği 'Yılın En İyileri' töreninde 'Avrupa Yakası' 'En İyi Dizi' seçildi. Binnur Kaya da 'Yılın En İyi Kadın Oyuncusu' oldu..
Galatasaray Üniversitesi'nin bu yıl ikinci kez düzenlediği 'Yılın En İyileri' ödülleri, önceki gece sahipleriyle buluştu. G.Ü. İşletme Kulübü'nün ev sahipliği gecede; tiyatro, sinema, müzik, edebiyat, TV-basın, ekonomi, işletme ve hukuk dallarında 30 kişiye ödül verildi.
'ŞAHİKA' DA ÖDÜLÜNE KAVUŞTU
atv'nin kahkaha bombası 'Avrupa Yakası'nın öğrenciler tarafından 'En İyi Dizi' olarak seçildiği törende; 'Şahika' karakterini canlandıran Binnur Kaya da 'Yılın En İyi Kadın Sinema ve Dizi Oyuncusu' ödülünü aldı. Usta gazeteci Hıncal Uluç'un NTV'de Fuat Akdağ ve Haşmet Babaoğlu ile birlikte yorum yaptığı '90 Dakika' ise 'Yılın En İyi Spor Programı' seçildi. 'Avrupa Yakası'nın 'Yaprak'ı Hale Caneroğlu'nun mini konseriyle renklenen ödül törenini Alp Kırşan sundu.
HALE'NİN ELDİVENİ
Hale Caneroğlu, şovu sırasında Hıncal Uluç'un yanına giderek, eldivenini ünlü yazarın üzerine attı. Bu harekete kahkahalarla karşılık veren Uluç, Hale'nin eldivenini gece boyunca boynundan çıkarmadı ve ödülünü almaya da eldivenle gitti. 'En İyi Şovmen' ödülünü alan Beyazıt Öztürk de, yaptığı esprilerle herkesi kahkahaya boğdu.
kaynak:günaydın/Hayati GÖK/MAGAZİN
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°23
Geri: basında çıkan haberler
Yan rollerin üstün yetenekli oyuncusu
En iyi kadın komedyenler sıralamasında zirvede. Babam ve Oğlum'un Hanife'si, Yabancı Damat'ın Nazire'si, Avrupa Yakası'nın Şahika'sı. Bazılarına göre dişi Kemal Sunal.
Spor muhabiri olan babasının yılın en iyi gazetecisi seçildiği yıl ikinci bir ödül olarak gelir dünyaya Binnur Kaya. Takvim yapraklarında 1972 hüküm sürerken. Denizi olmayan şehirde yaşanmayacağına inanmasına rağmen Bilkent Üniversitesi Tiyatro bölümünden mezun oluncaya kadar Ankara'da yaşar.
İlhan İrem, Sakıp Sabancı taklitleriyle insanları eğlendirirken gönlünde başka başka aslanlar yatar. Ortaokulda yan flüt çalma hevesindeki Binnur, lisede okyanus bilimci olmayı koyar kafasına. Komşusunun tiyatrocu olmayı denesene önerisi ile gazetede gördüğü sınavla oyuncu alınacak ilanı dikkatini çeker. Herkesin Shakespare'yle hazırlandığı sınavda; o Shakespare'nin kim olduğundan bile habersiz, kendi yazdığı oyun, lise forması ve sırt çantasıyla yutar ilk sahne tozunu.
Nazım Hikmet, Orhan Veli şiirleriyle tanıştığı yıllarda ranzasının tavanına astığı deniz resimlerini canlı olarak görebilmek, sokakta yürürken deniz kokusunu burnuna çekebilmek için gelir İstanbul'a. Tiyatro ve TV için değil. Bakırköy Belediye Tiyatrosundayken bir arkadaşının tavsiyesiyle Hülya Avşar Şov'da Asiye karakterine bürünerek TV dünyasıyla tanışır. Tiyatrodan başka bir şey yapmam diyecek kadar sert bir düşünceye sahipken. Tiyatro mezunu biri olarak bir şov programında olduğu için üzülür. Hayatın başrolünde olmadığını anlaması uzun sürmez. Merkezden uzaklaştığında bu düşüncelerinden dolayı kendinden utanır. Nerede olursanız olun, ne iş yaparsanız yapın, yaptığınız işe verdiğiniz değer önemli felsefesini düstur edinir kendine.
Hülya Avşar Şovdan sonra başlayan Televizyon macerasında ilk durağı, ekranların uzun soluklu dizisi Kaynanalar olur. Devamında yan rollerin üstün yetenekli oyuncusu olarak boş geçen yılı olmaz. Gerçek oyuncu olarak oynamaz, oynadığı kişi olur.
Sinemada en büyük patlamayı Babam ve Oğlum'daki saf, coşkun Ege kadını Hanife'yle yaparak büyük hayranlık kazanır. Filmin eğlenceli ve duygusal sahnelerinin kesişme noktasında. Beyaz perdeye görüntüsünden önce sesinin düştüğü sahnelerde seyirciyi kahkahaya boğarak.
TV'de en uzun soluklu rolü Yabancı Damat'taki Nazire. Ciddi komedi nasıl olur sorusuna cevap niteliğinde. Geniş kitlelerle tanışır Nazire ile. Sokakta sizi beğeniyle izliyoruz Nazire Hanım diyenlere sitem eder. Benim adım Nazire değil o kadar beğeniyorsanız bir zahmet jeneriği okuma zahmetine katlanıverin der.
Gizli bir aktivist tarafı var Binnur Kaya'nın henüz gün yüzüne çıkarmadığı. Gittikçe daralan zamanda okyanus için, beyaz folklar için faydalı bir şeyler yapmak adına oyunculuğu bırakmayı bile göze alacak kadar. En büyük kıyamet insanın merhametini kaybetmesi ona göre. Temizlikçi gelmeden önce erkenden kalkıp evi temizliyor ayıp olmasın çok yorulmasın diye. Genel anlayışa göre başarı demek zirveye çıkmak demek. Zirveye çıkınca da merdivenle mi ineceksin yuvarlanacak mısın yoksa orada asılı mı kalacaksın belli değil. Bu nedenle çok tehlikeli diyen Binnur Kaya'ya göre işini en iyi şekilde yapmak en büyük başarı. Her rolü yapamayabilirim hatta hiçbir rolü yapamayabilirim diyecek kadar iddiasız. Bütün iddiası da bu iddiasızlıkta gizli.
En büyük ideali mahcup ve muhtaç olmadan sevdiklerini onurlandırarak yaşamak. Hayat formülü teslim olmak ve şükretmek. Başı sıkıştığında dara düştüğünde anmıyor Yaradanı, daha ziyade mutluyken şükrediyor.
Çok hızlı işlerin içinde inanmadığı projelerde yer almak durumunda kaldığında 'başarısızlık hakkını' kullanıyor. Her ne kadar proje başarısız olsa kısa sürede ekrana veda etse de, Binnur Kaya dâhil olduğu her projenin içinde yıldız gibi parlamayı ve akılda kalmayı başarıyor.
Gösterişten uzak, utangaç olduğu kadar da duygusal. Komedinin çıkışını duygusallığına bağlıyor. Aynı tarz karakterleri canlandırıyorsunuz diyenleri aynı ses ve vücudu kullanıyorum benzerlik olması normal diye cevaplıyor.
2007 yılında dâhil olduğu Avrupa Yakası'nda kilolu ama moda ikonu, bakımlı ama çirkin Şahika Koçarslanlı olarak çıkıyor izleyicinin karşısına. Diziye sonradan dâhil olan bir diğer 'kaybeden' Burhan Altıntop'un paralı ve dişi versiyonu olarak. Magazin sayfalarını süsleyen sosyetenin ve şöhretler dünyasının ortaya karışık bir portresi olarak.
Avrupa Yakası'nda oynamaya başladığı ilk bölümden itibaren replikleriyle hafızalara kazındı ve fenomen oldu Binnur Kaya. Oynadığı rolle öne çıkan, o role bürünerek ortalarda dolaşan, şov programlarına katılanların aksine rolüyle gerçek kişiliğini ayrı tutmayı başararak gerçek oyuncu olduğunu ispat etti bir kez daha. Siyah ve beyaz kadar farklıydı Şahika ile Binnur. Şahika'yı Beyaz Şov'da görmek isteyenleri ters köşeye yatırarak sessizliği ve utangaçlığıyla dövdü izleyiciyi! Program bitene kadar 'işte böyle şakamla döverim ben adamı' repliğini boşuna bekledi izleyici. Program sonrası utangaç hallerinin sürekli ekranlarda dönmesinden dolayı üç gün evden dışarı adımını atmadı. Hayat kimseyi kendini ifade etme halinden mahrum bırakmasın diyen Binnur Kaya, kimseye zarar vermeden yaşamak idealinde.
İşiyle var olmak isteyen, başarısını olasılık hesaplarına indirgemeyen oyunculardan Binnur Kaya. Bir dönem aynı evi paylaştığı Engin Günaydın, Devin Özgür Çınar, Emre Kınay ve yakın arkadaşı Tolga Çevik gibi. Skandallarla, medyatik olaylarla değil yetenekleri ve dâhil oldukları projelerdeki performanslarıyla fark edilmek isteyen yeni bir akımın temsilcisi. Magazin insanı, medya insanı olmadığı gibi şov insanı da değil. Hayat felsefesi ve duruşu olan kişiler ancak ciddi röportajlarda ifade edebiliyor kendilerini. Hayata bakışlarındaki derinlik ancak yazılı kültürde su yüzüne çıkıyor.
Binnur Kaya yetenekli bir oyuncu iyi bir komedyen. Komediyi o kadar ciddiye alıyor ki komik duruma düşmemek için elinden geleni yapıyor.
Yeni Şafak Gazetesi Sema Karabıyık
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°24
Geri: basında çıkan haberler
22 bin kişiden 2'si Mehmet'le Gülse
3 NİSAN'DA...
Çin'in başkenti Pekin'de yapılacak 2008 Yaz Olimpiyatları'nın meşalesi 3 Nisan'da İstanbul'da olacak! Dünyada 22 bin kişinin taşıyacağı meşale, Türkiye'de Fatih Terim, Cüneyt Arkın, Gülse Birsel, Arzu Kaprol ve Mehmet Günsür'e emanet..
Kaynak:sabah..
3 NİSAN'DA...
Çin'in başkenti Pekin'de yapılacak 2008 Yaz Olimpiyatları'nın meşalesi 3 Nisan'da İstanbul'da olacak! Dünyada 22 bin kişinin taşıyacağı meşale, Türkiye'de Fatih Terim, Cüneyt Arkın, Gülse Birsel, Arzu Kaprol ve Mehmet Günsür'e emanet..
Kaynak:sabah..
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°25
Geri: basında çıkan haberler
engin günaydına eleştri
Seyfi Dursunoğlu, en çok izlediği diziler arasında yer alan Avrupa Yakası'nda 'Burhan'ı canlandıran Engin Günaydın'ı abartılı bulduğunu söyledi.
Dursunoğlu, Sibel Turnagöl'ün Star'da yayınlanan 'Keyf-i Sibel' programına konuk oldu. Ünlü sanatçı, televizyonda en çok beğendiği yapımlar arasında Komedi Dükkanı, Elveda Rumeli, Binbir Gece ve Avrupa Yakası'nı saydı.
Seyfi Dursunoğlu, Avrupa Yakası'nda Engin Günaydın'ın kendisini rahatsız etmeye başladığını vurgulayarak, oyuncuyu abartılı bulduğunu belirtti:
"Diyalekt yapıyor, hangi yöreye ait onu bilmiyorum. Konuşma özürlüyse bazen çok muntazam konuşuyor, bazen 'litfenn'... Dünyada hiç kimse 'lütfen'e 'litfenn' demez yani. Böyle fazla abartılı gelmeye başladı. Bir de rolünü uzatmış olmak için bir sürü manasız hareketler yapıyor, son kelimeye gelinceye kadar uzatıyor uzatıyor ondan sıkılmaya başladım."
Kaynak:Televizyongazetesi
Seyfi Dursunoğlu, en çok izlediği diziler arasında yer alan Avrupa Yakası'nda 'Burhan'ı canlandıran Engin Günaydın'ı abartılı bulduğunu söyledi.
Dursunoğlu, Sibel Turnagöl'ün Star'da yayınlanan 'Keyf-i Sibel' programına konuk oldu. Ünlü sanatçı, televizyonda en çok beğendiği yapımlar arasında Komedi Dükkanı, Elveda Rumeli, Binbir Gece ve Avrupa Yakası'nı saydı.
Seyfi Dursunoğlu, Avrupa Yakası'nda Engin Günaydın'ın kendisini rahatsız etmeye başladığını vurgulayarak, oyuncuyu abartılı bulduğunu belirtti:
"Diyalekt yapıyor, hangi yöreye ait onu bilmiyorum. Konuşma özürlüyse bazen çok muntazam konuşuyor, bazen 'litfenn'... Dünyada hiç kimse 'lütfen'e 'litfenn' demez yani. Böyle fazla abartılı gelmeye başladı. Bir de rolünü uzatmış olmak için bir sürü manasız hareketler yapıyor, son kelimeye gelinceye kadar uzatıyor uzatıyor ondan sıkılmaya başladım."
Kaynak:Televizyongazetesi