tarafından zynpocean C.tesi Nis. 26, 2008 3:45 am
20. bölüm
Demir yavaş yavaş Asi’nin kapısına doğru yürüyor. Kapının önünde duruyor, çalamıyor. O sırada kapının diğer tarafında Asi yere oturmakta üzgün bir şekilde. Demir’in geldiğini duyuyor ya da anlıyor, ayağa kalkıyor. Elini kapının kulpuna koyuyor ama açamıyor. Demir de kapının diğer tarafında neredeyse kapıya yapışmış vaziyette ama çalamıyor. Sonunda dönüp odasına gidiyor. Onun gittiğini anlayan Asi gidip yatağa oturuyor ve içi yana yana saçındaki tarağı çıkarıyor.
Bu sırada Demir odasında Asi’nin elindeki resmiyle konuşmakta.
-Asi… Neden insan imkansızı ister??
Bu sırada kapı çalıyor. Demir yüzündeki şaşkınlık ve mutluluk karışımı ifadeyle inanamayan gözlerle kapıya bakarak:
-Asi??? Bazen imkansızı istemek hayal olmuyor demek ki.
Kapıyı açar ve karşımızda bir kez daha Bayan Bela.
Demir inanılmaz bozuluyor.
Bela Demir’e iyice sokulmuş, Demir de hareketsiz taş gibi dururken aklına Asi’nin “bir insana dokunmak onun ruhuna dokunmaktır” sözleri geliyor ve fısıldıyor “Asi….” Bela çok sinirleniyor. Demir bu yakınlaşmanın olması gerektiğini ve unutmalarını söylüyor.
B-peki Demir unutalım, sorun değil özür dilerim. İsmini sayıklayacak kadar aşık olduğunu bilmiyordum.
Bu sırada Asi odasından çıkmış, Demir’in kapısına gelmiş, tam çalacakken vazgeçip geri dönmüş. Kendi odasına girmek üzereyken Bela’nın nereden çıktığını görüyor elinde ayakkabılarıyla. Demir Bela’nın getirdiği şarabı tuvalete döküyor. Asi öfkeden kudurmuş halde odasında.
Sabah Demir resepsiyondan Asi’nin kahvaltı salonunda olduğunu öğreniyor. En şirin haliyle yanına gidiyor, kahvaltıyı beraber yapacaklarını düşünmüş ama Asi’nin buz gibi sözleri ve tavırları soğuk duş etkisi yaratıyor Demir’de.
D-sabahları hep böyle ters misin
A-hayır
D-gece uyuyamadın mı
A-sabaha karşı asansörde tanıdık birilerini görecek kadar uyanıktım
Demir’in yüzü allak bullak.. Açıklamaya çalışıyor ama Asi dinlemiyor tabii ki.
Taksiye atladığı gibi havaalanına.. Meğerse komi valizleri karıştırmış, Demir arayınca geri dönüyor Asi otele. Demir de fırsatı değerlendirip Asi’nin taksisine biniyor. Uçağı kaçıracaklar diye çemkiriyor Asi havaalanında. Uçakta Demir yanına oturmayı teklif ediyor korktuğu için. Asi’den cevap bile yok… Uçak kalkıyor, Asi fena oluyor… Demir arkada Asi’yi izliyor gözlerinde endişeyle. Tam geçti derken bir de türbülansa giriyor uçak. Demir yine endişeyle korkudan yerinde büzülmüş Asi’ye bakıyor iyi mi diye…
Antakya’ya geliniyor, Asi Demir’in yüzüne bile bakmadan geliyor Defne’nin yanına. Dünya Kerim’le Defne’nin başına yıkılmış Neriman nişanı attığı için. Asi’yle Defne arabaya doğru yürürken Demir yine gözleriyle takip ediyor Asi’yi…
Akşam Asi Demirlerin çiftliğine gelip Kerim’i arıyor. Tabii “Efendim Asi”yi duyan Demir de anında dışarıda. Gizli nikah konusu konuşuluyor, Demir de destekliyor bu fikri
-bizi bu kadar uzaklaştıran şey onların önünde de engel olmasın
Asi Demir’e karşı buzdolabı gibi.. Süheyla’yla ilgili laf sokuyor Demir’e, Demir de aldığı pası suçu İhsan’a atarak değerlendiriyor.
Ertesi gün Asi’yle Demir arabada… Başka bir şehre gelinlik bakmaya gidiyorlar Defne için. Asi mutsuz huzursuz… Demir onu teselli etmeye çalışıyor. Yine İhsan-Süheyla ekseninde bir atışma yaşanıyor aralarında.
Gelinlik mağazasında Asi başka Demir başka gelinlik beğeniyor. Hangisinin alınacağını belirlemek için de Demir Asi’nin gözlerini kapatıp birini seçmesini öneriyor. Asi’nin arkasına geçip gözlerini kapatıyor, bir yandan da tezgahtara Asi’nin beğendiği gelinliği öne uzatması için kaş göz yapıyor. Kendi beğendiği gelinliği seçtiğine sevinen Asi’yi bozmuyor Demir, “şansın yaver gitti” diyor. Asi bir havalarda…
Tezgahtar gelinliği denemesi gerektiğini söyleyince işletmeci Demir de denemeden anlayamayacağını söylüyor. Asi kabinden çıktığında Demir yine kendinden geçiyor…. Tek kelime bile çıkmıyor ağzından. Asi de farkında, dönüp bakamıyor Demir’in yüzüne. Demir yakından incelemek için yanına yaklaşınca yine gözler konuşuyor.
Tezgahtar Demir’e fikrini sorunca
D-gözümü alıyor, bakamıyorum ki…
Ertesi gün Asi’nin Defne’yi zorla götürdüğü kuaförün önünde buluşuluyor yola çıkılıyor. Yolda Defne ve kerim konuşmak için arabayı durdurup inince, diğer arabadaki Demir, Asi ve Leyla da inip onları izliyorlar. Bu sırada Demir
-saçların böyle çok hoş. Sana aldığım tarağı takmamışsın. Bugün özel bir gün, hem sana çok yakışmıştı
A-belki de yanlış kişiye verdin onu. Daha yakışacak biri otel koridorlarında dolaşıyordu
D- Asi saçmalıyorsun
Nikahtan önce Leyla’yla konuşurken uzaktan Demir’i izliyor Asi. Nikahta yan yana oturuyorlar, iki nikah şahidi olarak defteri imzalıyorlar. Antakya’ya döndüklerinde çiftlikte Demir Asi’ye bir süre dışarıda beklemesini söylüyor. Arsuz’da Demir’e olan aşkını açıkça itiraf eden Leyla’yı kıskanan Asi başlıyor yine laf sokmaya. Demir Leyla’yla kardeş gibi olduklarını söyleyince Bela’ya geçiyor, Demir onun gibi kadınlarla işinin olmayacağını söyleyince tekrar Leyla’ya dönüş yapıp onun Demir için ideal bir eş olduğunu söylüyor. Veee Demir’den bomba itiraflar geliyor:
D-ben nasıl biriyle evlenmek istediğimi çok iyi biliyorum Asi. O kızın gözleri uçurum gibi dikine bakmalı. Gözleriyle bütün dünyaya meydan okumalı. Saçlarının arasından rüzgâr geçmeli. Yüzü tarlalarda kavrulmuş olmalı güneşten. Atının üstünde gururla oturmalı. Çamurların arasında prenses gibi dolaşmalı. Küstahlığı erdem gibi taşımalı. Kimseye boyun eğmemeli, bana bile. Bütün bunlara rağmen gözleri sevgi dolu olmalı. Böyle bir kız tanıyor musun? İşte böyle bir kızla evlenirim Asi. Tabii o da beni isterse.
21. bölüm
Demir'in imalı evlenme teklifini yorumluyor Asi.
A-öyle bir tarif ediyorsun ki sanki onu bulmuş gibisin. O zaman neden bana anlatıyorsun niye gidip kendisine sormuyorsun?
D-sence sormalı mıyım?
A-bilmem. İstanbul’da bana ait kararları bile senin verdiğin düşünülürse fikrimi sorman garibime gitti. Sen karar ver.
D-affedersin, unutalım gitsin.
A-biliyor musun aramızdaki fark şu. Sen nasıl biriyle evlenmek istediğini çok iyi biliyorsun, bense nasıl biriyle evlenmek istemediğimi. Bu ikisi aynı şey değil. Duymak ister misin? Öfkesinin esiri olan, geçmişte yaşananların intikamı için hiçbir engel tanımayan…
D-başka?
A-neler düşündüğünü neler hissettiğini anlatmaktan çekinen, bu yüzden insanlarla arasına kocaman mesafeler koyan, elindeki her şeyden sıkılan, ele geçiremediği her şeyi isteyen…
D-ben böyle biri miyim?
A-daha bitirmedim! Hem seni tarif ettiğimi nerden çıkardın? Kendinden fazla emin olan, aşkını cesaretle savunamayan, engeller karşısında geri çekilen ve evlilik teklifini yüreklice açık açık yapamayan biriyle asla evlenmek istemem.
Ceylan gelip Asi’yi içeri çağırıyor ağlayarak. Asi Demir’e gelmemesini söyleyip içeri giriyor.
Defneler Süheyla’yı görmeye gidiyor. Asi de Defne’ye birkaç parça eşya götürmek için gidiyor oraya. Defne ağlayarak ona sarılınca, Demir’e bakıyor ve Demir’in başıyla verdiği onaylayan gördükten sonra onu dışarı çıkarıyor.
Sabah Cemal Ağa’nın konağının önü. Demir elinde koca bir buket kırmızı gülle geliyor Asi’nin yanına. Gülleri Melek ve Leyla’yla birlikte topladıklarını söyleyince Asi’nin yine yüzü değişiyor. Tartışıyorlar.
A-boşuna tartışıyoruz.
D-ne var bunun içinde?
A-Fatma abla Defne’ye yolladı
Demir içinden bir tane almak için uzanıyor
D-bir tane alabilir miyim?
A-onlar Defne’nin
D-bir tane de mi vermezsin?
A-hayır
D-hadi
A-ya bırak hepsini döküceksin.
D-ver ben tutayım bari.
A-bırak döküceksin hepsini. Buraya kadar getirdim, içeriye de götürebilirim.
A-geliyor musun gelmiyor musun?
D-istiyor musun? (gülleri göstererek)
A-hayır
D-anladım istiyorsun… o zaman gelirim (gülleri kokluyor bir yandan da)
A-kendinden emin olmak derken işte tam da bundan söz ediyordum
D-sen nasıl kardeşini merak ettiysen ben de Kerim’i merak ettim. Bu çiçekler ikisine, kusura bakma
A-iyi o zaman bu böreklerden niye vermediğimi de kendi gözünle görürsün.
Demir kahvaltıya kalıyor, “bu ortamı bırakılır mı? Kovsanız gitmem” diyor Asi’ye muzur muzur bakarak. Defne’nin böreğinden almak istiyor, Asi izin vermiyor.
Demir Asi’ye telefonunu beklemesini birlikte gidip Defnelere ev bakacaklarını söylüyor.
A-emredersiniz
Ev bakmaya gidiliyor. Duvar kağıtlarıyla ilgili didişmeler.. Çocuk odası mı olsun oturma odası mı diye yine didişilirken önüne bakan mahçup bir Demir:
D-Kerim dört çocuk istiyor… Sen kaç çocuk istiyorsun?
Asi yine tıssss……
Süheyla gelip Aşiyan’da çekilen fotoğrafı Demir’in yüzüne fırlatınca ikisinin de siniri bozuluyor. Ev tutulduktan sonra Asi, Demir, Defne, Kerim bir yerde oturuyorlar sonra Demir ofise gidiyor.
Leyla niyetini belli edince Demir Asi’nin haklı olduğunu görüp açıkça konuşuyor. Sonra da Süheyla’nın suratına fırlattığı resmi çıkarıyor cebinden, resme bakmaya başlıyor. Ofise gittiğinde Bela hanımın Antakya’ya geldiğini öğreniyor, Bela’nın emrivakisi nedeniyle yemeğe gidiliyor. Demir Kerim’i arayıp Asi’ye bunu duyurmamasını tembih ediyor.
Bela kendini çiftliğe zorla davet ettirmiş, arabada yanında ama Demir Asi’yi arıyor. Kerimlerin evini soruyor, sonra da kapatıyor telefonu. Asi sinir olmuş neden eve bırakmayı teklif etmedi diye.
Işıklarda karşılaşan Cemal Ağa ve Demir’in arabalarının açılan camlarından görüyor Asi kanını donduran manzarayı. Demir ve yanında Bela. Üstelik Bela bi de ona el sallıyor.
Asi öfkeden delirmiş, bir kutunun içine koyduğu tarak ve Aşiyan fotoğrafına bakıp duruyor. Demir çiftlikte ama aklı başka yerlerde. Çok huzursuz. arıyor ama açmıyor Asi.
Akşam Asi çiftliğin kapısında yakılan ateşe dalgın dalgın bakarken kendisini izleyen Demir’i görünce içeri giriyor bir hışım. Odaya gidip tarağı ve fotoğrafı almışken İhsan ve Aslan’ın senetle ilgili konuşmalarını duyuyor. Demir’in yanına gidiyor ve:
A- Demir! sen ne biçim insansın?
D- Bala konusunda haklısın, benim için de sürpriz oldu. Kızdığını bildiğim için de..
A- kiminle naptığın umrumda değil
D- o zaman neye kızdın peki? Noldu?
A- neye mi kızdım? Dinle o zaman. Daha bu akşam çiftliğe gidiyorum dedin, yalandı. Baştan beri her şeyin yalandı. Amacına ulaşmak için bizimle kedi fare gibi oynadın ama artık masken düştü.
D-hiçbir şey anlamıyorum noluyor?
A-keşke seni hiç tanımasaydım. Keşke hiç gelmeseydin buraya! Bütün bu yaptıklarını da şu tarakla süslemeye kalktın. Ne bu fotoğrafı ne de bu tarağı istiyorum. Kaybolun gidin artık hayatımdan. Sana ait hiçbir şey bende kalsın istemiyorum. Bu fotoğrafta yerin yok senin. Ne fotoğrafta ne de hayatımda.
Tarakla fotoğrafı ateşe atıyor…
22. bölüm
Demir sakinliğini korumayı başarmış..
D-hepsi kül oldu. Biraz rahatladın mı? Şimdi söyleyecek misin neye kızdığını?
A- Demir buradan git artık
D-ne olduğunu anlatmazsan artık ben de senin gibi bağırmaya başlayacağım. Konu Bala değilse ne o zaman?
A- neden yaptın? Neden senedi Aslan’a verdin?
Demir şok oluyor. Haberi yok, bilmiyor, olamaz diyor… Ben yapmadım diyor. Teyzesinin yaptığını anlıyor.
D- Teyzem işi bu kadar ileri götürdü demek. Aslan’a yetki vermekten söz ediyordu ama bu yetkiyi babanın sizlerin aleyhine kullanamaz, izin vermem. Bunun mutlaka bir yolu vardır. Buna asla izin vermeyeceğim Asi, merak etme.
A-artık senin söylediklerine de yaptıklarına da inanmıyorum
D-bekle….
Ertesi gün Asi’yle Aslan’ı tartışırken gören Demir yanlarında bitiyor. Aslan el kol hareketleriyle neyin kavgasını yapıyor merak ediyor çünkü. Asi karışmamasının daha iyi olacağını söylese de Aslan damarına bastıkça daha da delleniyor sonunda yakasına yapışıyor. Aslan gittikten sonra
D-onu durdurucam Asi. yaptığı yanlış tamamen öfkeyle hareket ediyor
A-sen yine de konuşmamıza karışmasaydın
D-sana kötü davrandığını gördüm, öyle uzaktan bakamazdım
A-Aslan bana bir şey yapmaz.
D-ben emin değilim.
A-aklına koymuş, çiftliği alacak.
D-bunun mutlaka bir yolu vardır, o yolu bulucam Asi
A-sen başlattın o da devam ettiriyor. Adım adım her şeyi mahvetmeye yakıp yıkmaya devam ediyor. Yapacak bir şey yok artık. Bir çözüm yolu aramanın bir anlamı yok.
D-yanında olduğuma bir inansan.. Bana güvenmek bu kadar mı zor Asi? Ama ben pes etmeyeceğim. Güvensizliğini, bakışlarındaki bu hayal kırıklığını silicem. Göreceksin silicem.
Akşam Avrupa Birliği konsorsiyum başkanı seçimlerinde karşılaşıyorlar. Demir İhsan hakkında görüş bildirmeye gelmiş. Bela da çıkageliyor. Gidip Asi’nin karşısına oturuyor, Demir de aralarına. Bala Demir’in İhsan’la ilgili görüş bildirmesiyle ilgili Asi’ye laf çarpınca Demir ağzının payını veriyor.
Asi ve İhsan Demir’in evinin önünden geçerken Demir pencereden görüyor Asi’yi.
Sabah Defnelerde kahvaltıda olan Demir, Defne’nin Asi’yle konuştuğunu ve bir şeylerin ters gittiğini anlayınca Defne’nin elinden kapıyor telefonu. Asi olanları anlatıyor ağlayarak ve kapatıyor telefonu.
Asi İhsan’ın arkasından koşarken Demir’le karşılaşınca:
D-sen ağlıyorsun
A-yalnız kalmak istiyorum
D-bu halde yalnız bırakamam seni
Asi önde, Demir arkada yürürlerken
D-Asi…
A-babam bunu kaldıramayacak. Kendini bıraktı üstelik son zamanlarda ondan sevgimi esirgedim. Onu artık sevmediğimi saymadığımı sanıyor.
Asi ağlarken, Demir de ona iç eriten bakışlarla bakarken
D-sen öyle sanıyorsun. Sevgini esirgediğini sanıyorsun. Ama sahiden seviyorsan karşındaki bunu bilir Asi, naparsan yap bilir. İnsanın saklayamadığı tek şeydir sevgi, iyi ki de öyledir.
Asi hala ağlamakta, yere çöküp biraz toprak alıyor eline
A-biz topraktan koparsak çürürüz, ellerimiz toprağa değmezse içimiz kurur.
Demir de yanında diz çöküyor, ellerini ellerine alıyor, toprak parçalarını temizliyor yavaş yavaş. Sonra Asi’yi elinden tutarak ayağa kaldırıyor ve sarılıyor. Asi de onun göğsüne yaslanmış ağlıyor ama sonra birden sakinleşiyor
D-demin ellerin ellerimdeydi. Hep böyle kalamaz mıyız? Öfkemizden kurtulalım artık Asi, herkes çok yıprandı. bak böyle ne kadar güzel…
Demir Asi’nin yüzünde gezdiriyor elini.. İkisi de birbirlerine biraz daha sıkı sarılırken bölüm sonu…….
__________________