diziyle ilgili replikler

diziyle ilgili repliklerinizi bu başlıkta paylaşabilirsiniz...

selin'in katıldığı programa bağlanan Nahiyet hanım
.....Selin:Hanfendi bakın ben kişilik olarak size saygı duyuyorum ama siz beni dinlemiyorsunuzz.Diinnlerr misiniz???
Nahiyet Hanım:sus terbiyesiz ben seni dinlemiyoırum suss
Selin:Ay bak hiç dinlemiyo görüyor musun?
Nahiyet:Benim oğlum 13 ay önce yeni teskere aldı gelinim diye bunu benim karşıma getirse asla kabul etmem
İfo:(tvnin karşısında; )Ahh Nahiyet Hanım ahhhhhhhhhh!Anlıyorum ben sizi!!
Tahsin:Ayol niye cevap veriyor ki cahil kadına sussun otursun efendi gibi
İfo:Ay Tahsin sen de tam adamını buldun

Burhan Makbule ile İzzet in aşkını öğrenir Aslılara gider..

Burhan:Makbuli bini sevmiyo der..
İffet hanım:Neeeeeeee??
Burhan:Ben yüsük almaya giderken hemde en pahalısından(aslında ucuzdur)
onları gördüm.
İffet hanım:Allah Allah!! der.
Burhanuşun ben orıya yusuk almıya gitmiştim...

İffet Makbule yle konuşmak ister.odasına gider

Burhan aynı şeyleri söyler:

Burhanuşun ben orıya yusuk almıya gitmiştim...
Aslı:Ay tmm anladım der..

Yaprak ile Şahike aynı elbse giyer..

Yaprak:aa Şahike bak aynı giyinmişiz..
Şahike:AAA..böyle şey mi olur ben seni yıkarım lan yıkarım..
Yaprak:Nasıl yıkarsınmış.ben seni güzelliğimle yıkarım..
Şahike:Ben seni fiziğimle , paramla yıkkarım beee...
Yaprak:Hıı
Şahike:Burhan hemen pantolonunu bana ver , ve git bana bavulumu getir evden..
Burhan:Niiii..ben donsuz mu gitcim..
Şahike:Evet.ben bu kadınla aynı kıyafeti giymem.
Aradan vakit geçer Şahike Burhanın pantolonuna sığmaz..

Şahike çıkarken Sacit in verdiği nazar boncuğu vermiştir o da takar..

Burhan da aynısı takarak aynıyız der şahike bu işe sinirlenir.

bülent ve cem konusurken

cem: baba ben kız falan istemiyorum.
bülent: niye gay misin? aman allahım benim oğlum gay.
cem: hayır baba sadece portakal suyu ve corba yeter.
bülent: anladım ben senin ilacını getirirm
cem: baba kız falan istemiyorum!
bülent: ay vallaha benim oğlum gay

burhan: Bi çay yapabiliyosun bi de dirginin editörünü.......
fatoş: aaaaay
tanrıverdi: bak burhan bey !!
burhan: ya niye kızıyosun daha cümlemi tamamlamadım. bide derginin editörünü seviyosun dicektim

-Vallaha şu köşeden bi silah alır vururum seni. Kaybedicek hiç bi şeyim yok. Giiiittiii magandaya gitti, ben magandayım derim 3 ay yatar çıkarım. değermi değmezmi değermi değmezmi

sen saadettin yerebakan ben şahika koçarslanlıya akıl mı veriyosuunn!!!
bu dergi benim bebeğim yaaaaaa....
koca göbeğinle benim lafımın üstüne laf mı söylüyosun sennn
çöööüüüüşşşşş
yyaaaa senin karşında türkiyenin 14. zengini duruyoo saadettinnn
ben seni, senin dergini, senin holgingini, holdinginin bulunduğu mahalleyi satın alırım beeeoooööö
sonradan görme, kart zamparaaa,, saçaklı, piiintiiiiiii
aaaaaaaaaaaauuuuuuuuuuaaaaaaaaa
kalitemi bozdurttun yine bana beee
yaaaa salon kadını çizgimden kayıverdim birdenbiree!!!
(burhana) burhanım, sen yerleş odana bebeğimm....
(saadettine) biii durdun sen yaaa..
senin parnn zatreeknmiiii???
hı?
ZÖÖÖNNKKKK,,, aa ,,aaaahahahaa, aaaaahahaha ahahahaaahhaaa
ayyy, hemen sen de bozulma be iş başka dostluk başkaaferyal teyzeme selamlaaaaaarr:

Burhan: Gömlek mannşet ütüsü bir kadının hasiyetidir unutma ..Gömleği gösteren ütüdür, Kadını gösteren ... gömleye her zaman yaptığı ütüdür ya da öyle bir şeydi yani...

Şahika: Ne oldu sıkıldın mı kel!
Sertaç:Kel mi??
Şahika: Ne var lepiska saçlısında bizim mi haksızlık edyoruz?
Şahika: Ayrıca zetirmanı beliş. Zönkkk!! (umarım doğru yazmışımdır)

Şahika (Yaprak'a): Ay ne demekmiş o raşitik bacak

Şahika: Konuşma be, keel!
Sertaç: Niye Sertaç tatlı keltoş oluyo da ben kel oluyorum?
Şahika: Çünkü onu seviyorum, seni sevmiyorum!

Cesur: Şaşırrrdımmm...
Şahika: Ben de şaşırrrdımmm. Sen niye şaşırdınn?
__________________
burhan:ehtiyar sen yeme istersen ellerin titriyi

sertaç:ben birinci bölümden beri bu masadayım

yaprak kubiye gülenayın elini öp deyince kubi öpmesem der ve
yaprak:teknik olarak çok zor dimi?

(tanrıverdi ofisten çıkarken fatoş içeri girer)
tanrıverdi:bende kompleksli kompleksli gidiyodum işte..
fatoş:aa! hala mı aynı konu be! yeter!!
tanrıverdi:aa sıkıldın tabi dimi? çaycı muhabbeti sarmadı!! hitab etmedi!!
fatoş:etmedi evet, ben yaşım itibariyle daha çok torunlarımdan filan söz etmeyi seviyorum!
tanrıverdi:ya bırak Allah aşkına yaa..seni de mutlu etmek için dakka başı iltifat etmek lazım haa!!
fatoş:birazcıkk kibar olman yeterr..Burhan haklı walla, sen biraz (click click) köylüsünn
tanrıverdi:Burhan haklı dimi tabii?!senin yaşlı kompleksin olduğunu biliyo ordan wuruyoo senii!!
fatoş: ayy benim yaşlı kompleksim falan yookk.. amatör müzisyen!!
tanrıverdi:amatör müü? sen çok profesyonel editörsün dimi?? ya derginin çaycısı sewgilin!
fatoş:aaa! sen beni nerden wurmaya çalışıyosun be!! (fatoş tanrıverdi'ye direk tekme tokat dalar

BURHAN:burhanım demenize bayiliyorum.bnde size şahika diyebilir miyim
ŞAHİKA:niye ki
BURHAN:tmm o zmn cnm demim nolcak demm bende
ŞAHİKA:koop burhan kooop burhan kooopp..
Bide ışıltı dergisinde burhanın esprisine gülmediklerinde çok komikti
BURHAN:beyenmediyseniz ileştri yaparsınız
KADIN:yoo güzeldi
BURHAN:komikse de karnını tuta tuta gülersin
BÜLENT:babalık bi gerizekalıyı kendinden çok sevmektir

CEM:aslı o silah patlar
ASLI:viztoria nın silikonları patlamasın da

BURHAN:ehtiyar sen yeme istirsen elin titriiy

burhan:brava neciiidetben uzuun yıllar paariste galdım böyle böyüh pasta görmedim
YÖNETMEN:siz arkadaki iki gerizekalı ne yapıyosunuz orda?
BURHAN:bu nası bi hitap tarzı böyle yaa
YÖNETMEN:60lı yıllarda bölemi dans ediolardı
BURHAN:yaşımız tutmiyki ne bilelim
NECDET:ben bi pudra alabilirmiyim
BURHAN:o zmn bende bi podra aliyim
YÖNETMEN:hayır 2.arkadaş sen alamazsın yerine geç
BURHAN:tmm ya bu adamda baa tahtı haa
gaffur burhanı döverken;
BURHAN:saçımı yolmak yeni bi adet mi şimdi.ince telli ya benim saçlarım gaffur yaa,anaamm

burhan:şimdi bizi böyle görünce akılıma ne geldi biliyomusun?
makbule:yarın mı geldi?hani yarında böyle olucaz ya.sen,ben bi de doli.ama doli tencerede olucak.
burhan:çüşşş çüşş.sana demedim doli.niye böyle konuşuyosun angut.
-------------------------------------------------------------------------------------
urhan: Bu çorabın teki, eşi yani nirde yıııavrum?
Aslı: Benim kendi eşim bile yok Burhan Bey.

sacit:ayağına masaj yapiyim mi..
şahika:oooooyy..burda mı kııızz..aaa salon kadını çizgimden kayarım bebeğim haaa...libidona sınır çiz, çizz..
sertaç:üffff...
ş:noldu sıkıldın mı kel?!
sertaç:kel mi?
ş:ne vaar, lepiska saçlısın da biz mi haksızlık ediyoruz?!
sertaç:niye sacit tatlı tatlı keltoş oluyor da ben kel oluyorum?
ş:seni sevmiyorum da ondan! sen niye sürekli dibimizdesin yaa?!
sertaç:aa, ben birinci bölümden beri bu masada oturuyorum, asıl sen bizim dibimizdesin.
ş:sana bu lafı yedirtirim kel! biz bir çiftiz tamam mı?! arkadaş grubu değiliz, sıkılıyorsan uzaa! flört ederken oyalama bizi bee!
sertaç:sacit birşey söylesene abi ya..
sacit;şahika,siz böyle podyuma çıkarken üstünüze başınıza bir şişe parfüm sıkılıyormuş, doğru mu?
ş:yok bebeğim yani o galiba bülent ersoy..
sacit:peki akşam bana, podyumdaki gibi öyle çarpık çarpık yürüyecek misin yine..
ş:aahaa saciiit, sen bana çok fena düştün bebeğim aaaa..son on gündür falan ağzımın içindesin, hayırdır, tatlı serseri, noluyoooo..
sacit:valla bilmiyorum noluyor..bir ara fotoğrafını çekebilir miyim?
ş:hm hm..
sertaç:şşt, sen büyü mü yaptırdın bu çocuğa?
ş:çüüüüüüş! ben büyü yapmam gerizekalının başkanı,ben adamı, senin gibi salakları kıvrak zekamla döverim! ayrıca zetirmani belijt!
sertaç:ne?
ş:zööönk!! ahahahhaaaa..sevgiliim hadi ben uzadım, arkadaşımla buluşacağım mucuk.. yol ver keeel!! yol ver

ofiste tanrıverdi ve fatoş kavga ederken...
B:ayyy sistim ya valla sistim.Evde iş-güç çoluk çocuk burdada siz.ben silikon tabancası almaya gidiyorum bitti çünki
B:deprem oliyy salaniyy ya deprem oliyy
C:aslııı deprem oluyo aslııı
B:hahaha şaha yapıyorum ya şaha yapıyorum

aslı:çok mu içtiniz
B:çohh
A:kim kim vardı?
C:işte kubilay,tanrıverdi,kubilay
B:iki kibilay oldu ama iki tane oldu.ben nie çağırılmiyorum ya

Şahika:ne var kel nie ayağına çaırdın beni.
Sertaç:bak şahika seninle çok yanlış başladık aslında senle bi ortak noktamız var.
Şahika:allah esirgesin senle ne ortak noktam olcak be

setaç şahikanın elinden lahmacunu çekince...
Ş:hooopp,çüşşşş,keltoşş sahte sarışın versene baak senin karşında şahika koçarslanlı duruyo versene beee açken oyalama bni bee versene oğlumm

İfo:sacit bi adım daha atarsan seni o silikon tabancasıyla banyoya asarım bornoz askımız olursun

Şahika: Gerizekalının başkanı
Sertaç: Bana mı diyorsun
Şahika:Ne akıllı bu insan yaa ismini anlayıp hemen cvp veriyor

------------------------------------------------------------------------------------------------sertaç: Muhteşem üçlü, üç silahşörler. Athos, Portos, Dobişko.

Şahika: Bunlar kel ve sahte sarışın biri için çok büyük laflar...

Burhan: 22 kasım gecesi, saat bir sularında telefonun acı acı çalışıyla uyandım. Arayan üst kat komşum Bayan Sütçüoğlu'ydu. O telefonun canhıraş bir yardım çağrısı olduğunu nerden bilebilirdiiim? Kiiim bilebilirdi?!


Sahte Polis: Ofisin dinleniyordu adamım, işte şimdi faka bastın!!!
Burhan: Neey?! Ofisim mi dinleniyodu?

Burhan: Bi dakka yaa, kelepçe takıyosunuz ama kelepçe takılıyii şu anda bağa! Anaam!
Sathe Polis: Söyleyeceklerini eyalet hapishanesine sakla adamım.
Burhan: Aaa ne eyalet hapishanesi ya? Türkiye'de yaşamıyo muyuz ki?

Burhan: Litfeyn bunu bağa yapmayııın!!! Benim Tokat'ta yaşlı annem var!
Yaprak: Yook artık!
Burhan: Tabii ki yaşlı bee! Adamı hasta etme, tabii ki yaşlı. Ben bütün hediyeleri geri veririm, palarını da öderim. Litfeyn olay basına yansımasın. Makbili duymasın. Ailesi ne der sonra?! Skandaal!!!

muhteşem üçlü mutfakta takılırken sertaç gelir

Sertaç: Bravo abi..kimse bana haber vermiyo.
Sacit: Hoşgeldin sertaç..gel..
Şahika: Sen yine bizim kuyruğumuz gibi dolanıyosun kel!evlatlık aldık seni
Sertaç: Ben de aynı şeyleri sana söylicektim dobişko!
Şahika: Yedirtirim o lafları sana!!
Sertaç: Bence sen onları da oturur kendin yersin
Şahika: Çüüş!terbiyeni takın!şahika koçarslanlı var senin karşında hazırola geçiceksin!
Taco: Sertaç kardeşim bak şahika sacite hediye almış rulet..oynar mıyız?
Sertaç: ne bu böyle yaa?ufak bu..
Şahika: Sanki daha büyüğünü gördün de gerizekalının başkanı!kocaman işte!neyden daha ufak?
Sertaç: Senin popondan ufak!naber?
Sacit: Sertaç,şahikayla bu tonda konuşmanı istemiyorum!
Sertaç: Pardon abi??
Sacit: Duydun işte..eğer benimle arkadaş olarak kalmak istiyosan şahikaya saygı göster!
Sertaç: (şahikaya) Sen yine defileye mi çıktın bugün?
Sacit: Hayır efendim mankenlik olayı değil!şahika göründüğünden daha hassas ve üzülmesini istemiyorum.
Şahika: oyyy bebeğimmm
Sertaç: Abi bigün ekmek arası yapıp çiğ çiğ yicek bu seni!sabah bi uyancaksın abi sağ kol yok!..
Sacit: Sertaç gider misin?şuanda seni görmek istemiyorum
Sertaç: abi ben şimdi ne dedim ki ya?
Sacit: bi süre görüşmeyelim sertaç
Sertaç: amaann..ben de bayıldım zaten size!muhteşem üçlü..üç silahşörler...artos portos dobişko!!yeni arkadaş grubu...birbirinizle takılın banane..

Sacit:şahıka senın ne kadar paran var?
Şahika:Benım eşek,öküz,deve yüküyle hatta öyle bi hayvan yok
yanı hayvan kadar param var bebeğim
__________________
Burhan: Nerdesin sen Makbiyle?
Makbule: Burdayım Burhan Bey. Gelmeden arasaydınız...
Burhan: Aradıım! Açmadın.
Makbule: Yaa bakiym... (Çantadan kırmızı don çıkar.)
Burhan: Ay o ne ki yaa?
Makbule: Kırmızı don Burhan Bey.
Burhan: Ni yapcıcaktın onu? Murat Boz'a mı atıcaktın?
Makbule: Ne alakası var ya? Yılbaşında kırmızı don giyen donanırmış ya... Ondan. (Hıçkırır.)
Burhan: Alkool!!! Alkol de mi aldın? Rezaleett!!!
Makbule: Aaaa ama bu gece yılbaşı Burhan Bey ya!
Burhan: Ya ne demek yılbaşı? Sen neğadar hafif bi kadın oldun. Nişantaşı bozdu seni. Yılbaşında benden habersiz elin herifinin konserine geliyosun, saçma sapan denslar ediyosun, çantandan kırmıı don çıkıyiii, leş gibi alkool kokuyosun!!! Aile kızın diye yüzük taktık sana ama şu fındıkçı Fatoş'tan daha hafif çıktın.
Fatoş: Ne demek o Burhan Bey?
Burhan: Aaa Fatoş Hanım, siz en azından istikrarlısınız ahlaksızlık konusunda. Bu tip sonradan oldu.

şahika:rahatmısın sen beeeee...?
zeynep:senin o tombul bacaklarını cart diye yırtarım
şahika: o my got...
zeynep:ohh be sonunda kapıcı çizgime kaydım
------------------------------------------------------------------------------
urhan:Makbıyle Nişantaşı bozdu seni..Sen bizim fındıkçı Fatoş'tan bile daha hafif bi kadınmışsın.
Fatoş:Ne diyorsunuz siz burhan beyyy?!
Burhan:Aaaa ben size kötü bişey demiyorum ki..Siz ahlahsızlık konusunda tutarlısınızz.

burhan-tanriverdi
burhan dergiye gelir... tanri verdiyi görür...

burhan: öfffff
tanriverdi: iyimisiniz burhan bey?
burhan: iyi olsam sevinicekmisin üzülücekmisin serserie
tanriverdi: ayib ediyosun ama ha dün gece kim götürdü sizi hastaneye sirtinda
burhan: agrebi senin cebime goymadigin ne malüyümmm
tanriverdi: neee
burhan: sacit beyin ahindan gelip türlü kategörülüyle evime giriyosun ondan sonra tesadüfe bak tesadüfe bak tesadüfe bak beni o gece agrep soki tesadüfe bak
tanriverdi: ya arkadasim sen manyakmisin seni akrep soksa benim elime ne gececek yani
burhan: niye bilmem sizin gizli hainleriniz yokmu ?böyle seyler
tanriverdi: hainmi?
burhan: heee hee ne yapacahdiniz kedi yerine benimi kescektiniz kedileri birakip benimi kescektiniz benimi kurban edicektiniz o inandiniz seyaaaaaa
tanriverdi: bak sabrimi tasiriyorsun burhan bey sana cok pis dalacam pisman olacaksin
burhan: dal dal dal dall dallll dallll papucumun satanisti satanisti papucumun satanisti satanisti satanisti papucumun satanisti papucumun satanisti
tanriverdi burhana cok pis dalar

138. Bölüm'den:

Cem, Kubilay ve Tanrıverdi gürültülü bir şekilde maç izlemektedirler. Yanlarında iki arkadaşları vardır. Az sonra Burhan gelir. Elinde bir yemek kitabı vardır, gözünde de bir gözlük…

BURHAN: Gençler, gençler! Stop! Ya gençler sizde hiç aile terbiyesi kalmamış ya. Siz annenizden babanızdan böyle şeyler mi öğrendiniz, evinizde böyle şeyler mi gördünüz? Bu nasıl terbiye çocuklar?

CEM: Tamam Burhancım ya, pardon canım, hadi…

BURHAN: Yalnız pardon çıkalı, benim kulağıma gelen, bayağı eşekler çoğalmış diyorlar Cem.

Cem kötü kötü bakar.

BURHAN: Ya sizde hiç böyle bir saygı yok mu evladım? Gece şu anda on biri çeyrek geçiyor. Ben istirahata buyurmuşum, siz beni rahatsız ediyorsunuz. Saygınız yok mu sizin evladım?

KUBİLAY: Ee Burhan, o senin elindeki yemek kitabı mı yoksa ha?

Herkes güler. Burhan bozum olur.

BURHAN: un Uyumadan önce rahatlatıyor Kubilay Bey. Onun için birkaç paragraf okuyorum. Ama okumak ne mümkün, ne mümkün? Bu Cem devesi arkadaşlarıyla birlikte geliyor – sorry – geliyor arkadaşlarıyla bağırış, çağırış, yükselmeler, bağırmalar, inlemeler. Uyumak ne mümkün! Hele bu Tanrıverdi’nin tahinli çörekle frizbi atmaları… Ya evin içerisinde. Ya insan bir arkadaşlarıyla tombala oynar, bulmaca çözer, birbirilerine sorular sorar o bilgisini sınar. Ondan sonrasında o hard diskini kontrol eder cevap vermeye çalışır. Neden böyle şeyler yapmıyorsunuz?

TANRIVERDİ: Oldu hanım teyze, görüşürüz ya, iyi geceler.

Herkes gülmekten kırılır.

TANRIVERDİ: Ağabey ayaktayken bir un helvası yap da yiyek.

Herkes, bu sefer daha fazla güler.

BURHAN: Tanrıverdi, haddini aşıyorsun evladım.

TANRIVERDİ: Ya kasma teyze rahat ol, tanımadın mı bizi ya? Tanrıverdi ben, elinde büyüdüm ben senin.

Herkes kahkahadan kırılır.

TANRIVERDİ: Yaştan gözler bozuk herhalde. Ya hatırlamadın mı? Hani senin bahçeye girerdik, sen bizi sopayla kovalardın.

BURHAN: Benim dikkatimi çeken bir konu var. Sizde hiç aile terbiyesi kalmamış ya.

Burhan ağlamaklı olur, Cem alaylı bakar.

BURHAN: Saygısızlar, saygısızlar!

Burhan gider. O gidince biraz daha gülerler.

CEM: Ya bir şey söyleyeceğim size ha, benim keyfim kaçtı be. Şu maç bitsin de gece âlemlere akalım ha?

KUBİLAY: Oo Cem, Aslı’dan ayrıldıktan sonra çok zembereği boşanmış gördüm seni canım.

Gülüşürler.

131. Bölüm'den:

Cem elindeki telefona bakarak otururken içeri rüküş giyinmiş havalı bir kadın (Şahika) girer. Cem’i fark eder, hayranlık dolu bir bakış atar. Masaya yürür.

ŞAHİKA: İyi günler. Merhaba merhaba merhaba.

CEM: Merhaba.

Şahika Cem’in yanına gider. El sıkışırlar.

ŞAHİKA: Oo, ne kadar sağlam ve erkeksi bir el sıkışınız var.

Cem anlamamış gibi bakar.

ŞAHİKA: Ben Şahika Koçarslanlı, babam bu derginin yarısını aldı.

Güler.

ŞAHİKA: Kafiyeli konuşmak amacıyla yola çıkmamıştım, tamamen denk geldi heyecandan.

CEM: Evet, geleceğinizi söylemişlerdi. Ben Cem Onaran.

Şahika yiyecek gibi bakar.

CEM: Evet. Saadettin Bey ile babanızın ortak olduğunu ben de biliyorum, evet. Siz de kozmetik editörü olarak geldiniz değil mi?

ŞAHİKA: Moda konusunda çok daha ihtiraslıyım. Moda ikonu olarak bir hayranlık vardır kamuoyunda bana karşı. Medyadan takip etmişsinizdir; giydiğim her şey olay oluyor. İsteyerek ya da istemeyerek.

Cem güler.

CEM: Olur tabiî, böyle… (Son anda lafı değiştirir.) Tabiî aile tanınmış… (Duraklar.) Hoş geldiniz.

ŞAHİKA: Hoş bulduk. Hatta çok hoş bulduk.

Bir an durur.

ŞAHİKA: Girer girmez dikkatimi çekti…

Cem’e doğru yürür.

ŞAHİKA: …kuzum Allah aşkına, sizin bir şeye canınız mı sıkkın?

Cem bir an aval aval bakar. Sonra toparlanır.

CEM: Ya nereden anladınız?

ŞAHİKA: Yüzünüzden, duruşunuzdan, geniş ve atletik omuzlarınızdan…

CEM: Omuzlardan?

ŞAHİKA: Bayağı omuzlarınız düşmüş ya… Ben girdiğimde onu – ya sanki bu engebeli hayatta başınıza gelen, asla hak etmediğiniz yükleri artık taşıyamıyormuşçasına…

CEM: Yani… Çok kolay bir gün geçirdiğim söylenemez, haklısınız.

ŞAHİKA: Konuşmak ister misiniz?

Şahika Aslı’nın masasının önündeki sandalyeye oturur. Cem de ardından oturur.

ŞAHİKA: O kadar şefkatli ve hülyalı bakışlı bir dinleyici olurum ki şaşarsınız

Osman: Sen düşünme bunları Aslıcım.
Aslı: Düşüniym Osman, düşüniym. Ben 32 yıldır düşünüyorum bi zararını görmedim.

Hamiyet: Tavuk göğsü ikram edelim size efendim.
İffet: Ah çok teşekkür ederiz efendim.
Mefaret: Alma ya salak, ilaç falan atıyolarmış içine.
İffet: Aaay, sen ne biçim hippisin?

Tahsin: Gö-göğüsler çok güzel.
İffet: Efendim?
Tahsin: Ta-ta-vuk göğsü.

Kubilay: Söyleyin şimdi bana, ben bu kadına layık olabilmek için neremi törpületiym canım?
Fatoş: Click click, göbeğini şekerim.

Burhan: Biraz daha devam ederseniz size gerçekten küsebilirim Şahika Hanım.
Şahika: Ay, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış. Hhahahhaha gene tavşan dedim ya hahahhhhaa

Burhan: Yüz hatlarım çok düzgün, kendime özgü. Yani bunu ben söylemiyorum, ünlü kadınlar söyliyiii. Mesela Nükhet, Nükhet dediği Duru.
Kubilay: Yahu Burhan, manken değilsin fotomodel değilsin sen neden kafanı son günlerde güzellikle bozdun bu kadar canım?
Cem: Erkeğin güzeli çirkini olmaz Burhan.
Tanrıverdi: Evet Burhan Abi ya, erkek adam aynaya bile bakmaz.
Şahika: Senin bakmana gerek yok zaten bebeğim.
Fatoş'un ters bakışları...
Şahika: Yani zaten gençsin anlamında dedim Tanrıverdi kardeş...

Osman: Moşhimoto mu? Ne biçim isim lan bu?
Sacit: İsim konusunda esneğiz abi.

131. Bölüm'den:

Aslı, İffet ve Tahsin bavulları sürükleyerek içeri girerler. İffet etrafa göz gezdirir. Açık pencereyi görür.

İFFET: Aa, biz Ayvalık’a giderken her yeri kapatmadık mı ayol?

Masaya doğru yürür.

İFFET: Bu camı kim açmış şimdi?

ASLI: Ee şey, Makbule abla Antep’ten erken dönmüş olabilir mi?

İFFET: Yok canım, o akşamüstü gelecekti.

Salonun ortasındaki, yarım örtülü koltuğa doğru yürür.

İFFET: Aaa… Bu örtüleri kim kaldırmış?

Bu sırada Tahsin kendi koltuğunun örtüsünü kaldırmıştır.

TAHSİN: Arada tık tık diye atıyor, sonra birdenbire iki tık tık birden atıyor.

İFFET: Tahsincim senin ölçmene gerek yok. O göğsüne taktıkları kablolar yirmi dört saat boyunca senin nabzını tansiyonunu ölçecek, o beline taktıkları alete hop kaydedecek.

TAHSİN: Bak demek ki durum o kadar vahim ki, doktor yazlıktan döner dönmez hemen gelin aleti takalım edelim falan dedi.

ASLI: Ee iyi de o, yani, döndüğünüz gün daha bavulları eve bırakmadan gelin demek istemedi bence baba.

TAHSİN: Şuna bak sen benim sağlığımı hafife mi alıyorsun, alay mı ediyorsun benle?

ASLI: Hayır babacım, aşk olsun.

İFFET: Ay babanı sinirlendirmesene evladım. Doktor, Tahsin beyin kalbini hayatının kendi seyrinde takip edeceğiz, yirmi dört saat çok büyük üzüntü heyecan olmasın dedi ya.

İffet yalandan güler, Aslı da aynı şekilde güler.

İFFET: Tahsincim Sabit Efendiyi çağırsak mı erzak alışverişi için falan?

TAHSİN: Aa aman olmaz öyle şey. Ne diyeceğiz, yeğenimiz kızınızı nikâhsız nikâhsız aldı Amerika’ya kaçırdı, şimdi biz de size sipariş veriyoruz diyeceğiz öyle mi, oh maşallah, kaymaklı ekmek kadayıfı.

İFFET: Ay doğru valla artık onlardan bir şey isteyemeyiz. Hayır zaten nasıl yüzlerine bakacağım onu bile bilmiyorum, valla rezil olduk insanlara. Çok mahcup olduk.

TAHSİN: Valla bu mevzu açıldığı zaman şurama bir şey tıkanıyor, o Sacit gözüme gözükmesin benim!

ASLI: Babacım bence zaten tamamen Sacit yüzünden oldu sizin bu yazki bu ciddi tıktıklarınız.

İFFET: Ay o Hamiyetlere bir ayak üzerinde dokuz yalan söyledik bir aydır. Ah ah o Sacit bir elime geçse, yani bir elime… Bir kaşık suda… (Bir anda yumuşar ve sakinleşir.) Hahaha neyse, her şey çok iyi çok güzel Tahsincim, vukuat yok heyecan yok.

O anda kapı çalar.

ASLI: Sabit Efendi bizi vurmaya geldi.

İFFET: Ay sus kızım.

Kapı tekrar çalar, aynı zamanda Burhan’ın bağırışları duyulur, lafları anlaşılmazdır ama aralarında “Açın,” “Açın kapıyı İfot,” “Büyük bir felaket,” lafları zar zor anlaşılır.

BURHAN: Açın kapıyı, büyük bir felak…

Bavula takılır.

BURHAN: Niye yolun ortasına koyuyorsunuz böyle şeyleri, ayağımın altında kalıyor ya.

İFFET: Ay ne oldu Burhan?

BURHAN: Büyük bir felaket…

TAHSİN: Ne oldu yahu?

BURHAN: Sabahtan beridir sizi bekliyorum, nerede kaldınız ya burada?

ASLI: Babamı doktora götürdük.

BURHAN: E sabahtan beridir doktor doktor gezip dolaşıyorsunuz burada kim öldü kim kaldı hiç sormuyorsunuz ya…

TAHSİN: Kim öldü yahu?

İFFET: Ay Tahsincim sakin ol, ölenle ölünmez.

BURHAN: Kim öldü yahu?

ASLI: Ay siz söylüyorsunuz ya Burhan Bey.

BURHAN: Ay, ben başka bir felaketten bahsediyorum burada.

İFFET: Ay ne felaketi, söylesene Burhan.

BURHAN: Çok fena, çok fena, çok fena, çok fena. Düşündükçe böyle içim bunalıyor.

TAHSİN: Ne oldu ya, aaa?

İFFET: Söylesene, çatlayacağım valla.

BURHAN: Benim evde… Benim evde… Şofben bozuldu.

ASLI: Şofben bozuldu?

İFFET: Ay böyle patladı da büyük bir tehlike falan mı atlattın?

BURHAN: Yo kendi kendine oldu, böyle ben musluğu açarım, ondan sonra sıcak çıksın diye beklerim, benimki akıyor akıyor, ısınmadı bir türlü.

TAHSİN: Büyük felaket dediğin bu mu yani?

BURHAN: Ben bir haftadır banyo yapmıyorum Tahsin Bey amca, haberin var mı senin? Şu anda pisliğin tekiyim ben.

Koltuk altlarını koklar.

BURHAN: Kokuyorum, kokuyorum, her yerim kokuyor şu anda benim. Yayıyorum kokuyu şu anda. (Duraklar) Ay ben sizi öpmedim ya, Aslı yavrum gel öpeyim seni.

Aslı’nın telefonu çalar, aynı zamanda ona yaklaşan Burhan Bey’den kaçınır.

ASLI: Hayır hayır hayır. Telefonum çalıyor. Telefonum çalıyor Burhan Bey.

TAHSİN: Kim bu yahu gelir gelmez?

İFFET: Ay sinirlenme güzelim, Cem’dir herhalde.

Bu sırada Burhan İffet’i öper.

BURHAN: Hoş geldin çok…

TAHSİN: Şimdi mi aklına gelmiş? Aslı boşanacaksan boşan bundan artık…

Bu sırada Burhan Tahsin’i de öper.

TAHSİN: Yeter yahu, nedir bu!

Aslı hüzünlü hüzünlü bakar.

TAHSİN: Huzursuzluğa dayanamıyorum artık. Doktor doktor dolaşıyorum baksana. Bu yaştan sonra taşıyamıyorum ben artık bu yükü.

ASLI: Hayır babacım bir huzursuzluk falan yok. Her şey çok iyi her şey çok güzel.

Burhan ve Tahsin konuşmaktalar.

TAHSİN: Yahu madem şofben bozuldu, niye yaptırmadın evladım? Niye bizi bekledin?

BURHAN: Ha… Ben mi yaptıracağım ya? Ev sahibi siz değil misiniz? Ya kusura bakma da Tahsin Bey amca, dış görünüşte nur yüzlü tonton bir ihtiyarsın ama para konuları geldiği zaman şeytan boynuzların hemen yerinden fırtlıyor.

İFFET: Burhan, şakanın tadı kaçmasın.

BURHAN: Ama İfot…

İFFET: Hassas…

BURHAN: Bu şofbeni ben mi yaptıracağım ya? Allah’ım yarabbim… (Duraklar, sağına bakar.) Siz ne zaman geldiniz, çay mı içilmiş burada?

TAHSİN: Yaptıramam evladım, yaptıramam. Benim bin tane derdim var, ne diyorsun sen.

İffet ile Aslı Tahsin’e belli etmemek için fısıldaşarak çay bardaklarına bakarlar.

TAHSİN: Bak Sacit kızı kaçırdı Amerika’ya; kız kardeşime seyahate yolladık diye kıvırıyoruz. Muhallebiciyi Mahmut idare ediyor, oraya bir adam bulmak lazım. Bugün Makbule Antep’ten dönüyor.

İffet hâlâ tedirgin tedirgin aynı yere bakar, Tahsin Bey fark etmeden devam eder.

TAHSİN: O kendini yakmaya çalışan manyak peşinde mi değil mi, Allah bilir. Ve doktor bana üzüntü ve heyecan yasak dedi. Senin şofbenin bana vız gelir tırıs gider valla.

BURHAN: Hahaha Makbule bugün mü dönüyor ya? Ben de – kaç gündür buradan aşağıya doğru ayak sesleri geliyor, ben geldi de benimle konuşmuyor zannettim.

İFFET: Ne?! (Sonra güler) Şey, yoo, Makbule bugün akşamüstü geliyor Burhan.

BURHAN: Peki o derici manyak İzzet ile hâlâ flört ediyor mu?

TAHSİN: Yok canım ne münasebet.

İFFET: Ay hakikaten yani, düğünden sonra, beni bir daha arama demiş kestirip atmış Makbule.

Burhan güler.

BURHAN: Haha öyle mi ya, çok güzel…

Saatine bakar.

BURHAN: Ee, Makbule bugün mü geliyor yani?

Burhan koltuk altlarını koklar. Diğerleri yüzlerini buruştururlar.

BURHAN: Makbule bugün geliyorsa, o zaman, eee… Şofbeni de yaptırmıyorsanız ben burada duş alayım.

ASLI: Yok artık.

TAHSİN: Ne var canım? Aslı’ların banyosuna girsin, alsın duşunu Burhan, gitsin…

BURHAN: Şu anda çok zor durumdayım İfot. Hadi kokuyu – kötü kokuyu – parfümle bastırabiliyorsun. Ama akşamları şöyle küvete uzanıp, saatlerce, buruşuna kadar eğer yatmazsam, ruh halim o kadar hassas ki, hemen de bozuluyor.

ASLI: Anne…

İFFET: Ay ne var canım, ay sen de… Bu çocukta da cüzzam mı var, bırak alsın, hadise yaratma rica ederim, yani heyecan olmasın.

TAHSİN: Ben gidip biraz uzanayım. Yol yordu beni… Zaten kalbim de rahatsız…

Tahsin Bey ayaklanır.

İFFET: Daha ortada bir şey yok Tahsincim…

Tahsin gider, İffet derin derin nefes alır.

İFFET: Ay Aslııı…

ASLI: Tamam anne, yıkansın ya, üff…

İFFET: Ayol onu demiyorum, babanızın yanında söyleyemedim; biz yokken bu eve hırsız girmiş galiba.

Aslı öne doğru eğilir tedirgince, Burhan da bir şaşkınlık nidası koyuverir.

BURHAN: NE?!

İFFET: Geldiğimizde cam açıktı, örtüler kaldırılmıştı kanepenin üstünden. Ee çay içilmiş… Burhan da diyor ki aşağıda sesler duyuyorum. Biz yokken bu eve biri girmiş!

Burhan tırsık hareketlerle sessizce konuşur.

BURHAN: Kim girdi ya, kim girmiş olabilir ki? Acaba şu anda hâlâ içeride mi? Ha?

İFFET: Şişşşt şişştt… Heyecan yapma! Yasak. Susun, çaktırmayın sakın.


İçeriden bir tıkırtı gelir, üçü de korkuyla dönüp antreye bakarlar.

burhan:benim bütün bu yazdıklarımın ortak özelliği ne?
tahsin:e senin onları çok sevmen
burhan:hayır.Hepsi zengin zaten onlara miras kalıcak ölmem için gözümün içine bakmazlar zaten paraları var bak misela tanrıvirdiyi yazmadım neden çünkü fakir parası yok fakirlerin ne yapacağı belli olmaz gecenin bi vakti alır eline bıçağını cığır cığır doğrar adamı yaprağında gözü göz değil
--------------------------------------------------------------------------------

Şahika : Menüyü getir!
Garson menüyü getirir.
Şahika : HALA ANLAYAMADIN MI MENÜNÜN HEPSİNİ GETİR DİYORUM SANAA!
__________________________________________________ _____________

Defilede Şahika kızlara :

-Ben sizi...Donumda sallarım BE!