Kurtlar Vadisi Dizisi Sosyolojik olarak "VİKİPEDYA" sitesinde değerlendirilmiş ve ortaya aşağıda görmüş olduğunuz yazı metni ortaya çıkmıştır.Nedir bu Vikipedya?
Wikipedia özgür ansiklopedi projesinin, 2003'te hayata geçen Türkçe koludur. Kurulduğu günden itibaren, İnternetin en geniş kaynak sitesi olma yönünde ilerlemektedir. Vikipedi, içeriği dünyanın her köşesinden gönüllü insanlar tarafından imece usulü ile hazırlanan açık ve özgür bir ansiklopedidir. Bu site bir wikidir, yani dünya üzerinde İnternet'e bağlı bilgisayarı olan herhangi bir kişi, tüm sayfalarda ekleme, çıkartma, düzenleme yapabilir.
Yazının detayları için ilgili siteyi ziyaret edebilir, sizler de araştırmalarınız sonucu söz konusu başlığa eklemeler yapabilirsiniz. Tabi ki site editörünün onayı ile..
Kolay gelsin..
.................................................. .......
Dizi ve diziyi takip eden filmler sadece yoğun izlenme oranıyla değil, aynı zamanda şiddet kültürünü ve derin devleti meşrulaştıran içeriğiyle de gündeme geldi. Böylesi bir temanın bu kadar geniş bir izleyici kitlesine ulaşması, diziyi toplumsal bilimlerle uğraşanların farklı başlıklarla ele aldıkları sosyolojik bir olguya dönüştürdü. Dizi hakkında hukuki süreç başlatılmasından yana olan Yahya Berman'a göre "Kurtlar Vadisi, faili meçhul cinayetlerin, işkencenin ve kölelik ilişkileri üzerinden yükselen erkek ergenliğinin popüler kültür kültü haline getirmesiyle aşırı bir örnektir" Dizinin yasaklanması talebini yanlış bulan Murathan Mungan, bununla birlikte ""Kurtlar Vadisi" ekibinin, apaçık bir biçimde şoven milliyetçilik, ırkçılık yaptığını; hukuk dışılığı savunduğunu; her çeşit çeteleşmeyi, mafyalaşmayı özendirdiğini; benzerine Hitler Almanyası, Mussolini İtalyasında rastlanabilecek bir süreçle kimlik arayışındaki gençlere, şiddet yanlısı rol modelleri önerdiğini" düşündüğünü belirtir.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Sevilay Çelenk de dizinin yayınının durdurulmasıyla ilgili kararı şöyle değerlendiriyor:
"Yasa'nın Yayın İlkeleri başlığı altında 4. madde (v) bendinin ihlali olarak değerlendirebilecek bir durum söz konusudur bu dizide, hem de ilk bölümünden başlayarak, bunu da hatırlamakta yarar var ( 4. Madde v) (Değişik : 03/08/2002-4771/
Yayınların şiddet kullanımını özendirici veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmaması.)... Irkçı nefret duygularını kışkırtan nitelikteki yayınları dünyanın hiçbir "demokratik" ülkesinde oturma odalarına sokamazsınız. Daha dizinin ilk bölümü yayınlanır yayınlanmaz, önyargı ile itiraz edildi deniyorsa, Kurtlar Vadisi'nin ilk versiyonundan miras bıraktığı sivil itirazı hatırlamak gerekir. O versiyonun finalinde, bir suç örgütünün eli kanlı üyeleri alkışlar arasında beraat ettirilmiş, kahraman ilan edilmişti. İzleyici burada böyle bir finalin gerçekleşmesinden -haklı olarak- gereğinden fazla kaygı duymuş olabilir. Çünkü "Terör" versiyonu daha hassas bir konudan giriş yaptı. Hem de toplumsal bir barışa çok ihtiyaç duyulan, bu yönde çabaların yoğunlaştığı bir dönemde yaptı bunu."
Dizinin şiddet içeriği sayısal olarak gösterilebilir niteliktedir. Dizinin 55 bölümü üzerine yapılan bir araştırmaya göre "55 bölümdeki örtülü şiddetin görsel ve sözel kullanımında 296 bağırma, 145 küfür ve hakaret, 131 dolaylı küfür, 174 tehdit, 149 dolaylı tehdit, 161 baskı, 119 dolaylı baskı, 111 dışlama, 127 ilgisizlik, 124 aşağılama, 122 alay, 149 ima ve 113 yerme var. Açık şiddet yöntemlerinin dağılımı da şöyle: Silah kullanma 145, silah gösterme 226, çatışma 111, öldürme 411, yaralama 152, saldırı 137, dayak 147, tokat 155, kavga 175, işkence 110, tecavüz üç, taciz 191, bombalama üç, adam kaçırma dört. Milliyetçiliğin simgeleri de görsel ve sözel olarak kullanılıyor. 55 bölümde vatan kelimesi 128, millet 142, bayrak 240, kan 13, feda olmak, canını vermek, uğrunda ölmek 144, ülke 164, onur, gurur 123, asker, ordu 255, harita 313, din 299, onlar (dazlak, Yahudi, Amerikalı, Kürt vs.) 513, hilal 117 kez geçiyor."
Diziye ilişkin eleştiriler ve dizinin mesleki ahlak ilkeleriyle çeliştiğine dair iddialar bir kaç başlık altında toplanabilir:
Derin devletin meşrulaştırılması ve yayılmacılık
Dizi senaristlerinden Bahadır Özdener'in Irak'ta Türk askerlerinin ABD birliklerince başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmalarından sonra yaptığı "Polat Alemdar iki sene sonra bunların intikamını alacak", "devlet adına çalışan illegal bir adam, olmayan bir adam olarak Irak'a gidecek"... açıklaması özellikle dizinin ve filmin derin devleti meşrulaştıran bir özelliğe sahip olduğu ve Polat Alemdar karakterinin Abdullah Çatlı ve benzeri isimlerden esinlenilerek oluşturulduğu iddialarını gündeme getirdi. Üstelik "Kurtlar Vadisi - Irak" filminin vizyona girmeden özel bir seansla başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a izletilmesi de tekrar derin devlet sorusunu gündeme taşıdı
Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Murat Paker de dizinin derin devleti meşrulaştırıcı yanını vurgulayarak diziyi şöyle değerlendirir: "Kurtlar Vadisi, Susurluk'un bir beraat talebidir. Bu toplumda öteden beri yapılan pis işler var. Bu pis işler, devlet içindeki birilerinin yapılmasını gerekli gördüğü ama yasal çerçevede yapamadığı işler. Bunlar çoğunluk tarafından bilinmiyordu. Ama Susurluk'la, 'derin devlet' denildiğinde aklımıza ne geliyorsa açıkça ortaya çıktı. Toplum bunu gördü ve devlete ve yöneticilerine ilişkin kuşkuları arttı. Kendisini devletin asıl sahibi görenlerin saygınlığı azaldı. Ama toplum bir temizlik de yapamadı. Olay kapatıldı ve Kurtlar Vadisi sayesinde, toplumun bir kesiminde Susurluk beraat etti. Kurtlar Vadisi, gayet güzel bir ideolojik, psikolojik manipülasyonla katili kahramana çevirdi."
Kurtlar Vadisi-Irak filminin bir değerlendirilmesini yapan Ertuğrul Kürkçü, filmin "imparatorluk" özlemleriyle ilgisini dile getirerek filmin yayılmacı tezinin şöyle ifade edilebileceğini ileri sürmüştür "Cumhuriyet'in kuruluş prensipleri bölgesel ve küresel koşullar dolayısıyla artık aşınmıştır. Türkiye Misak-ı Milli sınırları içinde varlığını sürdüremez. Bu nedenle Türkiye bölgesel bir güç haline gelecek şekilde yayılmalı ve bölgesel üstünlük iddiasını sorgulayanlarla savaşmalıdır!"
Toplumsal silahlanmayı ve şiddeti özendirme
Diğer taraftan dizinin toplumun silahlanmasına aracı olduğu iddiasıyla ve silah üreten şirketlerin internet sitelerinde, dizide kullanılan silahların kendi silahları olmasını, reklam amacıyla kullanmaları nedeniyle dizi özellikle toplumsal silahlanmaya karşı olan kurumların tepkisine neden oldu. Karadeniz Sahil Yolu'na karşı verdiği çevreci mücadeleyle bilinen avukat Cihan Eren'in öldürülmesinden sonra yakalanarak tutuklanan 25 yaşındaki Serhat Karadeniz'in "Kurtlar Vadisi dizisindeki Polat Alemdar'a özeniyordum. Ünlü birini vurmam lazımdı. Fındıklı'daki en ünlü kişi de Cihan Eren olduğu için onu vurdum" şeklindeki açıklaması, dizinin şiddeti özendirici özelliğini bir kez daha tartışma konusu yaptı.
RTÜK'ün Şubat 2006'da düzenlediği "Televizyon ve Çocuk" başlıklı panelde konuşan Ferhunde Öktem dizide izleyicinin "iyi mafya" ile "kötü mafya" arasında tercihe zorlandığı ve başka bir alternatifin sunulmadığı ve bu tarz yolsuzluk, şiddet, öfke ve çaresizlik içeren filmlerin "çocukları ve gençleri ya umarsızlaştırdığını ya da şiddet yanlısı yaptığını" ileri sürerek dizinin gençlerin şiddete yönelmelerindeki payından bahsediyordu.
Eylül 2005'te İzmir Barosu avukatlarından Noyan Özkan dizinin yayının durdurulması için RTÜK'e başvuruda bulundu. "Türkiye'de silah kullanımının giderek arttığını, şiddet ve kötü muamelenin yaygınlaştığını, özellikle çocukların ve işsiz gençlerin organize suç örgütlerince kullanıldığını" belirten Özkan, dizide "derin devlet", "mafya", "ölüm saçan tetikçiler", "cinayet talimatları ve uygulaması", "tehdit", "kara para yönetimi" gibi yaşamın gerçekleri, özendirici ve teşvik edici biçimde kamuya sunulduğunu ve bunun uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ileri sürüyordu
Şubat 2007'de Hrant Dink cinayetiyle ilgili ortak bir açıklama yapan altı ruh sağlığı derneği de, TV ve sinemalarda gösterilen, şiddet dozu yüksek film ve dizilerin en sadık izleyicileri arasında çocuk ve gençlerin geldiğini, Kurtlar Vadisi gibi dizilerin iletişim ve sorun çözme aracı olarak şiddeti yücelttiğini ve bu yaklaşımın toplumdaki şiddet dalgasını körükleyici olacağını dile getirdiler.
Ayrımcılık ve erkek egemen kahramanlık mitini pekiştirme
Trabzon'da 2006 Şubat ayı başında Katolik rahip Andrea Santoro'nun öldürülmesiyle ilgili olarak popüler kültürün yarattığı kahramanlık mitlerine dikkat çeken sosyal psikolog Melek Göregenli, popüler kültürün, "genel olarak ezilmişlik, kendini gerçekleştirememe, yoksulluk halleriyle birleşince bireysel adaleti gerçekleştirme hakkını meşrulaştırır hale" geldiğini, "bu tür mitlerin içselleştirilmesi erkek egemen ideolojinin hakim olduğu bir coğrafyada militer varolma biçimi sürekli" pekiştirildiğini söyleyerek Kurtlar Vadisi dizisini kahramanlık mitleri yaratılmasına iyi bir örnek olarak değerlendiriyordu.
Şeyhmus Diken de Kurtlar Vadisi - Irak filminde "kötü" karakterin Hıristiyanlığının, "iyi" karakterin de Müslümanlığının önplana çıktığını belirterek, rahip Santoro'nun öldürülmesiyle ilgili olarak "Trabzon'da 16 yaşında gencecik bir lise öğrencisi tarafından öldürüldüğü ifade edilen İtalyan Rahibin niye öldürüldüğünü; bu türden şiddet dozu yüksek milliyetçiliği ve radikal dinciliği damarlara şırınga eden dizi ve filmleri gördükten sonra" insanın daha çok anlam verebildiğini belirtiyordu.
Mesleki ahlak
Senarist Gaye Boralıoğlu da dizinin "yasa dışı bir şekilde silahlanmış güya vatanı uğruna başkalarını öldüren insanların yanından" konuştuğunu vurgulayarak mesleki ahlak açısından öykünün kimden yana anlatıldığının önemli olduğunu belirtiyor ve diziyi eleştiriyordu.
alıntı