Zenan bir anda dehşet içinde yerinden fırladı. Yoo, ciddi olamazdı. Hayır. Hemen yanlış sonuçlara varıyordu.artık olgun bir yetişkin, bir anne, bir iş kadını olduğunu unutma, dedi içinden.
Z: kim evleniyor?... ah, sen ve sedef, tabii. O kadının çocuğumun yanına yaklaşmasına izin vereceğimi sanıyorsan, unut gitsin! Oğlumu belli saatlerde görme hakkın olabilir, ama hepsi o kadar.
S: sedef değil. Sen ve ben, zenan…. Bu çocuğun bir babanın korumasına ihtiyacı olduğu ortada. En iyi çözümün evlilik olacağına karar verdim.
Demek buna karar vermişti! Nişanlı olmasının da önemi yoktu. Suat hazretleri böyle karar vermişti işte!
Z: asla!
S: hiç düşünmedin bile. Benim çocuğa verebileceklerimi düşün, zenan. Bir zamanlar sen bana evlenme teklif etmiştin, unuttun mu? Değişen bir şey yok. Tek fark, ben şimdi bu teklifi kabul ediyorum.
Z: hayır!
Zenan o teklifi yaptığı gün ne kadar aşağılandığını hatırladı birden. Böyle bir şeye bir daha asla izin vermeyecekti.
S: bu kadar bencil olma!
Suat zenanı bileğinden yakaladı.
Z: bırak beni!
S: önce beni dinleyeceksin. Çok büyük bir şok yaşadığın için sana karşı anlayışlı davranmaya çalışıyorum. Öfkemi kontrol altında tutmaya çalışıyorum. Ama benimle evlenmek istediğini söylediğinde, hamile olduğundan söz etmemeni unutmadım. O zaman söyleseydin evlenirdim ve şu son iki günde yaşananların hiçbiri olmazdı. Birbirimizi hala istediğimiz ortada. O elekrik hala mevcut. İyi bir evliliğimiz olabilir. Oğlumuzunda bir ailesi olur.
Zenan ona baktı. Suatın ciddi olduğu belliydi. Onun teklifini kabul ederse olabilecekleri bir an düşündü. Suat cinsel açıdan mükemmel bir erkekti, her kadının hayalini kurduğu bir aşıktı.
S: haklı olduğumu biliyorsun, zenan.
Suatın sesindeki o kendinden emin, kibirli ifade, zenana onu diğer özelliklerini de hatırlattı. Her zaman söylediklerinin derhal yerine getirilmesini istemesi, ne giyeceğine, nereye gideceğine karışması, işinin her şeyden önde gelmesi, sürekli seyahat etmesi…. Evlenip baba olmanın sorumluluklarını yerine getirebilecek bir adam değildi suat. Belirli görüşme saatleri saplansa, Batuhan babasını belki de aynı evde oturdukları zaman göreceğinden çok daha fazla görürdü. Üstelik, birde sedef meselesi vardı!
Suatın teklifi zenana birden çok korkunç geldi.
Z: şaka ettiğinden eminim. Evlilik tuzağına asla düşmeyeceğini söyleyen sendin, unuttun mu?! Şimdi evime gelmiş, çocuğumu elimden alabilmek için bana evlenme teklifinde bulunma cüretini gösteriyorsun. Özür dilerim, ama cevabım hayır.
S: tekrar düşün, zenan.
Z: hiç gerek yok. Cevabım hayır.
S: velayet davası açabilirim.
Zenan duyduklarına inanamadı. Suat kanepede arkasına yaslanmış, gayet rahat bir tavırla mahkemeye başvuracağını söylüyordu.
Z: bunu gerçekten yapar mısın?
S: buda bir seçenek.
Zenan öfkeyle ona baktı. Aslında, pek şaşırmamıştı. Suat “oğlumuz” kelimesini kullandığından beri böyle bir şey bekliyordu.
Z: mahkemeyi asla kazanamazsın.
S: peki ama bu tehlikeyi göze alabilir misin? Benim zamanım var, param var, en iyi avukatlar emrimde. Oysa senin zamanın bile yok.
Suat her zamanki gibi paranın her şeyi halledeceğini düşünüyordu. Ama zenan oğlunu ona vermeyecekti.
Z: elinden geleni yap. Oğlum için seninle ölünceye kadar savaşırım.
Batuhan uyanmıştı.
B: annee!
Z: uyandı.
Zenan uyandı diyerek yerinden fırlamıştı. Hızlı düşünmeye çalıştı. Suatın yanında sakin ve kendinden emin görünmesi gerektiğini biliyordu. Onun gibi bir adamla baş edebilmenin tek yolu buydu. Ve artık böyle davranmasının zamanı gelmişti. Kapıya doğru iki adım attıktan sonra geri döndü. Suat hiç kıpırdamamıştı, sanki çocuğun sesini duyunca donup kalmış gibiydi.
Z: oğlum…biraz bekleyebilir. Yatağının içinde oynayıp oyalanabileceği bir yığın oyuncak var. Ama aramızdaki mesele bir an önce çözümlenmeli.( zenan kararlı bir sesle devam etti) yıllar önce bana söylediğin son sözleri hatırlıyor musun?
Zenan, ne kadar alçak bir adam olduğunu gösteren bu sözlerin hatırlanmasından suatın hç hoşlanmadığını yüzünün kasılmasından anladı. Ama suatın duyguları artık umurunda bile değildi. Bebeğini korumak için her şeyi göze almıştı.
Z: seni hayal kırıklığına uğratmak istemem, suat, ama gücün ve servetin ne kadar büyük olursa olsun, faturayı ödemene yetmez. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Bir çocuğa ve aileye sahip olmak için sadece sevgi gerekir. Çok büyük bir sevgi. Hiçbir fiyata satın alamayacağın sevgi. Sende asla bulunmayan, buna hiçbir zaman sahip olamayacağın sevgi.
Zenan bir an susup ona baktı. Suat taş gibiydi. Ne düşündüğünü, ne düşündüğünü, neler hissettiğini yüzünden anlamak mümkün değildi. Zenan onu en zayıf noktasından vurduğu duygusuna kapıldı. Bu düşünceyi hemen kafasında sildi. Hiçbir şey suatı incitemezdi.
Z: en iyi avukatları tutabilir, bütün paranı harcayabilirsin, ama asla kazanamayacaksın. Daha öncede söylediğim gibi, oğlumu görmene izin vereceğim, ama benim belirlediğim saatlerde ve şartlarda.
Zenan onun bir şey mırıldandığını zannedip sustu. Ama suat hiçbir şey söylemeyince devam etti.
Z: sana son teklifim bu. İster kabul edersin, ister etmezsin…
Kapanış cümlesinin yeterince etkili olduğu kararına varınca arkasını dönüp odadan çıktı. Batuhanı yatağından alıp göğsüne bastırdı.
Z: merhaba hayatım. Güzel uyudun mu?
B: uyudu, uyudu.
Z: ama bu arada başka bir şeylerde yapmışsın anlaşılan
Batuhanı yatırıp altındaki bezi çıkarmak zor iş değildi de, yenisini bağlamak pek kolay olmuyordu. Altı açılıp bacakları serbest kalınca Batuhan sevinçle tekmeler atmaya başladı. Yeniden bağlanmak istemiyordu. Elini uzatıp annesinin saçlarını yakaladı.
B: anne, anne.
Z: efendimmm. Annen yanında bebeğim. Her zaman da yanında olacak. Sana söz veriyorum….. hiç kimse ama hiç kimse seni bir daha benden alamaz.
S: bu laf bana mıydı?
Zenan yavaşça döndüğünde suatın kapıda durup onları seyrettiğini gördü.
Z: hayır, ama gerekirse…
Suat onu dinlemiyordu. Büyülenmiş gibi gözlerini batuhana dikmişti. Zenan oğluna baktığında, onunda dikkatle suata baktığını gördü.
S: adı Batuhan, dimi? Tv de duymuştum.
Suat onlara doğru yürüdü. Zenanın yüreği burkuldu. Çocuğunun adını tv den öğrenmek çok acı olmalıydı. Birden suçluluk duygusuna kapıldı.
S: alabilir miyim?.. kucağıma almama bir şey demez dimi?
Suatın çekingen tavrı, zenanın suçluluk duygusunu arttırdı. İlk defa çok farklı bir suat vardı karşısında. Her zaman ki kibirli, kendinden emin tavrı gitmiş, yerine yalvaran bir adam gelmişti.
Çocuğu olduğunu haber vermemekle doğru mu yapmıştı acaba? Yoksa bu davranışının nedeni sadece kendi gururu muydu? Onu istemeyen bir adamın, sırf hamile olduğu için evlenmesini mi istememişti? Bugün yine aynı hatayı mı yapıyordu? Bu düşünceler zenanı fazlasıyla rahatsız ediyordu. Gülümsemeye çalışarak batuhanı ona uzattı.
Z: elbette alabilirsin. Batuhanın itiraz edebileceğini düşünerek de endişelenme. O kadar insan canlısı bir çocuk ki, herkesin kucağına gidiyor. Ne yazık ki, hiç tanımadığı insanların kucağına bile…
Suat gülerek oğlunu kucağına aldı.
S: görünüşünü benden almış olabilir, ama saflığını da senden aldığı kesin.
Z: bir zamanlar saftım, ama artık değilim.
Diye mırıldandı. Sesini yükseltmek, Batuhan ı tedirgin etmek istemiyordu. Ama bir zamanlar suatın onu nasıl kandırdığını hatırlamak da canını sıkmıştı. Suat onu dinlemediği için verdiği cevabında bir anlamı olmadı. Suat oğluna bir şeyler söylüyordu, ve batuhanda dikkatle onu dinliyordu. Kan bağı denen şey bu olmalıydı. Baba oğul birbiriyle hemen iletişim kurmuştu. Onları seyreden zenanın boğazı düğümlendi. Birbirine ne kadar benziyorlardı. Aynı ten, aynı saçlar, aynı ifade… batuhanın suatın çenesine dokunup gülümsediğini gördü. Zenanın aklına birden suatla geçirdiği güzel günler geldi. Zenan yüzünün birden kızardığını hissetti.
Z: ben gidip çay yapayım
Dedi telaşla. Batuhanın suatı bu kadar çabuk kabullendiğini yüzünden sinirlerinin bozulduğunu düşünmek istemiyordu. Ama içinden bir ses, suatı yeniden görmenin, onunla öpüşmenin, öldüğünü sandığı duyguları yeniden harekete geçtiğini fısıldıyordu.
Zenan bir gerçeği kabul etmek zorunda kaldı. İki yıl önce suata nasıl aşıksa, ona hayır demeyi nasıl hiç başaramadıysa, bugünde durum pek farklı değildi.
Ve bu onu çok korkutuyordu…
okuyupta yorum yapmayanın kaynanası cadının teki olsun