Melike Güner

Meleğimmm

[b]eklenen herşey mükemmel
melikemm bu haftaa harikalar yarattı yinee
o bakışlarr
mükemmeldii

Bugün ki radikal gazetesinde ki röportajı ve resimler
Resimler süper bayıldım çok güzel çıkmış herzaman ki gibi meleğim




tiyatro dot ile nasıl tanıştınız?


dot ile iki yıldır çalışıyorum. ilk olarak "aşk ve anlayış"ı izlemiştim dot'tan ve tiyatro yapmamaya karar vermiş bir insan olarak"evet, burada yapabilirim " demiştim.yaptıkları işleri takip ettiğimde yanılmadığımı anladım. mura(daltaban)"şu anda bir kadın rolü görmüyoruz ama istersen gel aramızda ol"dedi ve gitmeye başladım.
önce "böcek"te asistanlık yaptım. daha sonra iki sene önce tiyatrıo festivalande oynanan "iki kişilik bir oyun" geldi. oynayan kişi rahatsızlanmıştı ve "sen yapabilir misin" dediler.bayıldım tabi. oyunla üç ülke dolaştık.

konservatuvar mezunu olup da tiyatro yapmak istemiyordum diyen birini ilk kez duyuyorum


konservatuvardan mezun oldum televizyonda çalışmaya başladım.düzenli bir şekilde oyun izlemeye de devam ettim ama bir şeyler doyurmuyordu.acaba yapsam mı dediğim dönemde devlet tiyatrosunda çok iyi bir ekip oyun koyacaktı. gittim ama sahnede epey problem yaşadık. sonra biri sen buruya ait değilsin, neden dot'a gitmiyorsun dedi.dot'a öyle gittim zaten.

dot'ta neden görüntülerini kullanmak ve anlatıcıyla yeniden anlatmak üzere bu film seçildi?


murat bu filmi çok seviyormuş.1961 yapımı bir film.filmi izledim çok etkilendim ve metin geldi ardından. büyülendim metinden, bana çok dingin ve etkili geldi.filmin tam olarak ne anlattığıyla da ilgili epey bir teori var. o yüzden herkes farklı bir oyun izliyor. evet onun için öyle, diğeri için başka bir şey.bu kısımını çok seviyorum. ben de her seferinde farklı bir hikaye anlatıyorum aslında.zaten buna çok açık bir metin. film de öyle. kesinlikle tek bir zamanda geçmiyor;giriş, gelişme ,sonucu olan bir metin değil. izleyenin hayal gücüne kalmış. filmle o kadar uzun zamandır yaşıyorum ki gerçekten her karesini çok iyi biliyorum.iki prova yaptıktan sonra içime kaçıyorum sanki.

festivalle aranız nasıl?


çok uzak kaldım. bu sene de sürekli setteyim. sonra da oyuna geliyorum.ama "faust"a mutlaka gideceğim.

bu kadar tiyatrodan kaçan biri olarak neden konservatuvara girdiniz merak ettim


aslında biraz konservatuvara girdikten sonra kaçtım. kurallardan, geleneklerden...farklı bir dünya, bana göre değil, demiştim. sanat bence daha özgür bir alan olmalı. okullarda sınırlar, çerçeveler çizilmeye çalışılıyor.belli bir kalıba sokulmaya çalışılıyor, o kalıba girmemek gerçekten zor. dört sene o eğitimi aldıktan sonra, bir de o kalıbı kırmaya çalışmanız gerekiyor. o mücadeleden çok yorulduğum için biraz da, kaçtım.

sonra da dizilerde oynamaya başladınız


başladım ve hepsi de sürdü. bir sezon devam edersin, genelde o kadar bile sürmez. doktorlar şimdi üçncü sezona girecek. bir müddet sonra memuriyet gibi oluyor.

doktor zenan doğulu bir ailenin hafif erkeksi kızı. diziyi izleyenler zenan'dan çok etkileniyor.


sebep o güçlü olma durumu olsa gerek. özdeşim kuruluyor ve yapmak istediklerini ben yaptığım için sanırım, seviyorlar. sözünü sakınmıyor, sevmediyse seni sevmedim diyor. aslında birçok insan bunu yapabilmeyi sitiyor ama toplumdaki ilişkiler adına yapılmıyor.

oynuyoruz ama para için; aslında tiyatro yapmak istiyorum diyenlerden değilsiniz...


sevmediğim bir söylem o. çok keyif aldığım bir iş yapıyorum dot'ta. bir yandan da para kazanıyorum. bunu yaparken de işimden nefret etmiyorum, onu da en iyi şekilde yapmıya çalışıyorum.(burda bir not: yapıyorsun ablacım emin ol en iyisini yapıyorsun) çok zor şartlar altında çalışıyoruz, neredeyse her hafta bir sinema filmi çekiyoruz. gelişime çok açığım.sadece şurdan öğrenirim diye bir şey demem. her yerden bir şey topluyorum. diziler benim için "tu kaka" değil.

sahneye taşımayı dert ettiğiniz bir şey var mı, kafanızı çok kurcalayn mevzular


bir sürü şey okuyoruz, bir sürü şey oluyor... ve sanki bunlar bizim dışımızda oluyormuş gibi davranıyoruz. ötekileştiriyoruz onu yapan insanı, kendi dışımızdan biriymiş gibi davranıyoruz. onlar nerede? burada. bence toplum olarak kendimizle yüzleşememe, kendimizi kabullenememe gibi bir halimiz var. ama şöyle bir gerçek var, barış gelinine tecavüz ediliyor. kim bunu yapan? çok bizden biri bunu yapan... yasemin alkalya'nın "yaşam arsızı" filminde mesela, bu kadınlar nerede?burada. ve o kadınlara bunları yaşatın toplum biziz. bunların ötekileştirilmesi benim derdem, bir türlü kendemezle yüzleşememek. tek sorun insan olmakla ilgili bence. hepimizin gözünde bir at gözlüğü... mesela "kürklü merkür" buna çok yakın bir şey anlatıyordu, aşık olmuştum okuduğumda.



kaynak:radikal/ cumartesi, bahar çuhadar

arkadaşlar
ellerinize kollarınıza sağlık
bütün çalışmalar harika olmuş
zaten melikenin kendisi muhteşem ya neyse

Bugün 02/06/2008 yıllar önce bir melek inmiş dünyaya

02/06/1979'da ve o meleğin doğum günü bügün

İyiki doğdun, iyiki varsın, iyiki bizim meleğimizsin







buda ikinci pastan

iyiki doğdun melike ablacığım nice mutluluk ve aşk dolu yıllara...

fotolar ve paylaşımlar süper emeklerinize sağlık...
çok dadlu ya içi gidio insanın