Hastane koridorlarında yankılanan bir ses...
Z:200'e şarj ett...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnnn...
Olmuyordu...Dönemiyordu...
Z:260'a şarj et...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnnnn...
Boşuna...
Z:Bırakma beni bırakmaa hayırrr...
Ya giderse...
Z:300...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnn...
Dönmüyor...
O güzel gözlerinden akan yaşlar dinmek bilmiyordu...Aşkı ölüyordu...Hemde onun ellerinde...
Z:Hayırrr...
Bırakma beni noluurr.......Seni seviyorumm...
Hmş:Zenan hanım...Lütfen...
Z:Hayır...Hayır gitmeyecek o...Bırakmayacak beni...360'a şarj ett...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnnn...
Bir anda başlayan kalp atışlarının sesi güzel gözlünün derin bir 'ohh' çekmesine bedeldi...
Aşkı...Bitanesi...Gözünden sakındığı ama kavuşamadığı aşkı dönmüştü...
Peki ya...
Suat'a göre...
Yaşasa ne değişecekti ki...
Güzel gözlüsüne kavuşamadıktan sonra hayatın ne anlamı vardı...
O yaşayan bir ölüydü sadece...
En azından şimdilik...
Eveeett...Doktorlarımızın hayatı...
Hep bir karmaşıklık...
Bir ulaşılmazlık...
Belli belirsiz süren bir hayat...
Ve hiç bitmeyen sıkı bir tempo...
Onlar bizler için var...Hayatlarımız için canlarını ortaya koyup gece gündüz bizim için çalışıyorlar...
Peki ya onların dertleri...
Kimi evindeki çocuğuna kavuşmak için fırsat kollar...
Kimisi de evde bekleyen eşine sarılmak için yol arar...
Ve ikisi vardır ki...
Biri sevmediği bir adamla bir kızgınlık yüzünden evlenip hiç hak etmediği pişman olduğu bir hayatı yaşıyor...
Diğeri ise ona kavuşamadığı için hayata küsüp bir köşeye çekilmiş masum çocuk rolünü oynamakla yetinmiş...
Ama suçlu...
Eğer o gün...Güzel gözlüsünü üzmeseydi belki de şu an onun yanında olabilirdi...
Onsuzluğa dayanamayıp ölüme atladı...
Ve güzel gözlüsü...Yaşamının tek çaresi...Ona nefes aldıran aşkı onu kurtardı...
Ve onların hikayesi böyle başladı...
Her sabah o kusursuz acının kollarında buluştuğum gökyüzü...
Artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor...
Ve onun koparıp dizginlerini uçarcasına boylu boyunca sakınmasız çarpışı heyecanlandırıyor beni...
İnsan her acının sahibi değildir...
Gökyüzü ve nehirler olmasa toprak da anlaşılmaz ve hayatın kararı kesin;
Son an'a kadar onuru koruyanlar yaşayacak...
Söylenecek son söz kahramanca olmalıdır...
Ölüm seni yanıltmasın...
Nasıl ki yığılır yüzüne gecenin karanlığı,
Gözlerinle bir başına kalırsın,
Ölüm öylesine göz uçlarında,
Savun,
Kavuştur yüreğini,
Minicik bir çiçeğin bile kökleri yaşamak hırsıyla uykusuzdur...
Ölüm seni yanıltmasın...
Bir bir düşün yaşayanları...
Alnını korkusuzca kaldır...
Kimin yanındasın,
Yerin neresi,
Ve senin en çaresiz an'ında tek silahın nedir?...
Ölülerimiz...
Sesleri dünyamız kadar bilge...
Birazdan kalkacaklarmış gibi uzanıp bir sipere koyulaşan...
Ölülerimiz...
Bakışları uçmaya hazırlanan bir kartal kadar çevik, vurgunum gizleyemem...
SEN,
bağrımı amansızca zorlayan siyahlık,
UNUTMA...
Öldürmekten daha kuvvetlidir ÖLEBİLMEK...!!!
Z:200'e şarj ett...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnnn...
Olmuyordu...Dönemiyordu...
Z:260'a şarj et...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnnnn...
Boşuna...
Z:Bırakma beni bırakmaa hayırrr...
Ya giderse...
Z:300...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnn...
Dönmüyor...
O güzel gözlerinden akan yaşlar dinmek bilmiyordu...Aşkı ölüyordu...Hemde onun ellerinde...
Z:Hayırrr...
Bırakma beni noluurr.......Seni seviyorumm...
Hmş:Zenan hanım...Lütfen...
Z:Hayır...Hayır gitmeyecek o...Bırakmayacak beni...360'a şarj ett...
Hmş:Şarj edildi...
Z:Çekilinnnn...
Bir anda başlayan kalp atışlarının sesi güzel gözlünün derin bir 'ohh' çekmesine bedeldi...
Aşkı...Bitanesi...Gözünden sakındığı ama kavuşamadığı aşkı dönmüştü...
Peki ya...
Suat'a göre...
Yaşasa ne değişecekti ki...
Güzel gözlüsüne kavuşamadıktan sonra hayatın ne anlamı vardı...
O yaşayan bir ölüydü sadece...
En azından şimdilik...
Eveeett...Doktorlarımızın hayatı...
Hep bir karmaşıklık...
Bir ulaşılmazlık...
Belli belirsiz süren bir hayat...
Ve hiç bitmeyen sıkı bir tempo...
Onlar bizler için var...Hayatlarımız için canlarını ortaya koyup gece gündüz bizim için çalışıyorlar...
Peki ya onların dertleri...
Kimi evindeki çocuğuna kavuşmak için fırsat kollar...
Kimisi de evde bekleyen eşine sarılmak için yol arar...
Ve ikisi vardır ki...
Biri sevmediği bir adamla bir kızgınlık yüzünden evlenip hiç hak etmediği pişman olduğu bir hayatı yaşıyor...
Diğeri ise ona kavuşamadığı için hayata küsüp bir köşeye çekilmiş masum çocuk rolünü oynamakla yetinmiş...
Ama suçlu...
Eğer o gün...Güzel gözlüsünü üzmeseydi belki de şu an onun yanında olabilirdi...
Onsuzluğa dayanamayıp ölüme atladı...
Ve güzel gözlüsü...Yaşamının tek çaresi...Ona nefes aldıran aşkı onu kurtardı...
Ve onların hikayesi böyle başladı...
Her sabah o kusursuz acının kollarında buluştuğum gökyüzü...
Artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor...
Ve onun koparıp dizginlerini uçarcasına boylu boyunca sakınmasız çarpışı heyecanlandırıyor beni...
İnsan her acının sahibi değildir...
Gökyüzü ve nehirler olmasa toprak da anlaşılmaz ve hayatın kararı kesin;
Son an'a kadar onuru koruyanlar yaşayacak...
Söylenecek son söz kahramanca olmalıdır...
Ölüm seni yanıltmasın...
Nasıl ki yığılır yüzüne gecenin karanlığı,
Gözlerinle bir başına kalırsın,
Ölüm öylesine göz uçlarında,
Savun,
Kavuştur yüreğini,
Minicik bir çiçeğin bile kökleri yaşamak hırsıyla uykusuzdur...
Ölüm seni yanıltmasın...
Bir bir düşün yaşayanları...
Alnını korkusuzca kaldır...
Kimin yanındasın,
Yerin neresi,
Ve senin en çaresiz an'ında tek silahın nedir?...
Ölülerimiz...
Sesleri dünyamız kadar bilge...
Birazdan kalkacaklarmış gibi uzanıp bir sipere koyulaşan...
Ölülerimiz...
Bakışları uçmaya hazırlanan bir kartal kadar çevik, vurgunum gizleyemem...
SEN,
bağrımı amansızca zorlayan siyahlık,
UNUTMA...
Öldürmekten daha kuvvetlidir ÖLEBİLMEK...!!!