Alışılmışın dışında bir güzelliğe sahip olan Liv Tyler’ın en belirleyici özelliklerinden biri, babası Steven Tyler’dan miras aldığı o güzel dudakları olsa gerek. Oyunculuğa mankenlikten geçiş yapan aktrisin hikayesi kuğuya dönüşen çirkin ördek yavrusununkini anımsatıyor biraz.
1977 yılının 1 Temmuz’unda bir rock grubu elemanı Bebe Buell’in kızı olarak dünyaya gelen aktris, hayatının ilk yıllarında rockçı Todd Rundgren’i babası olarak kabul etse de, yaşı ilerledikçe Aerosmith grubunun elemanlarından Steven Tyler ile aralarındaki benzerliği keşfedecek ve aradan çok zaman geçmeden Tyler’ın gerçek babası olduğunu öğrenecekti.
Küçüklüğünde tombul ve köşeli suratını aynada gördükçe hüzünlü hüzünlü iç çeken Tyler, 14’ünden sonra serpilip güzelleşmeye başladı. Üzerinden hiç çıkarmadığı salaş kot pantolonunu aile dostları Paulina Porizkova’nın da ısrarıyla birkaç fotoğraf çekimi süreliğince terk edince, çirkin ördek yavrusunun talihi dönmeye başladı.
Yaşıtlarının çoğundan uzun boyu, masmavi gözleri, dolgun dudakları ve pürüzsüz teniyle kısa sürede dikkatleri üzerinde toplamayı başaran Tyler, birkaç ay içinde “ Seventeen ” ve “ Mirabella ” gibi moda dergilerinin kapaklarından gülümsemeye başlayacaktı Amerikalılara.
Bir yıl sonra bir televizyon reklamı çekimi için kamera karşısına geçen Tyler, içinde yanan oyunculuk ateşini bu sayede keşfedecekti. Beyaz perdeye Bruce Beresford’un 1994 yapımı filmi “ Silent Fall ” ile adım atan Tyler, Richard Dreyfuss ve Linda Hamilton ile birlikte rol aldığı filmde otistik bir çocuğun kızkardeşi rolündeydi.
Oyunculuk kariyerine böyle güzel bir başlangıç yaptıktan bir yıl sonra 1995 yılında rol aldığı “ Empire Records ” aktris için öyle sönük bir çalışma oldu ki, neredeyse oyuncu olma isteğinin geçici bir hevesten ibaret olduğuna karar verecekti. Ama öyle olmadı, “ Heavy ” isimli düşük bütçeli bağımsız bir filmde aldığı rolle sinemayla arasındaki buzlar eridi ve ardından da 1996 yılında Bernardo Bertolucci’nin “ Stealing Beauty ”si için kamera karşısına geçince oyunculuk onun için vazgeçilmezler hanesine yazıldı.
“ Stealing Beauty ”de babasını bulmak ümidiyle İtalya’ya gelen ve bekaretini kaybeden 19 yaşındaki bir genç kızı canlandıran aktris, daha kendisi bile ne olduğunu anlamadan People Dergisi’nin “ Dünyanın en güzel 50 insanı ” arasındaki yerini aldı. ( 1997 )
Aynı yıl “ Inventing the Abbotts ”da Abbott Kardeşler’den birini canlandıran ve Oliver Stone’un “ U-Turn ” isimli filminde kısacık bir rol alan Tyler, 1998 yılında Bruce Willis’in kızı ve Ben Affleck’in sevgilisi olarak kamera karşısına geçtiği “ Armageddon ” ile şişkin bütçeli, gişe hasılatı yüksek filmler dünyasıyla tanıştı.
1999 yılını Robert Altman’ın “ Cookie’s Fortune ” isimli filmi için çalışmakla geçiren aktris, büyük ilgi toplayan filmde Glenn Close, Julianne Moore, Charles S. Dutton, Chris O’Donnell ve Ned Beatty gibi pek çok ünlü isimle birlikte çalıştı. Tyler’ın 1999 yapımı bir diğer çalışması da, Robert Carlyle ve Jonny Lee Miller ile birlikte kamera karşısına geçtiği 18. yüzyıl yol filmi “ Plunkett ve Macleane ” oldu.
Galasını 1999 Toronto Film Festivali’nde yapan Pushkin uyarlaması “ Onegin ”de Ralph Fiennes ile birlikte rol alan aktris, 2000 yılında “ Dr. T ve Kadınları ” filminde bir kez daha Altman ile çalışma fırsatını yakaladı.
2001 yılında, “ Onunla Bir Gece ” filminde üç erkeği birden idare eden Jewel karakterini canlandıran Tyler, filmdeki rolüyle sadece filmdeki karakterlerin değil, hayranlarının da başlarını döndürmeyi başardı.
Aktris, son olarak Tolkien’in “ Yüzüklerin Efendisi ” isimli üçlemesinden Peter Jackson tarafından sinemaya aktarılan üç ayrı filmde Arwen rolüyle kamera karşısına geçti. Üç bölümü birden çekilen filmin ilk bölümü Aralık 2001, ikinci bölümü Aralık 2002 ve son bölümü de Aralık 2003 tarihinde gösterime girecek...