4 Nisan 1971 Pazar... 12 Mart müdahalesinden 3 hafta sonra...
Kadir Has, o gün yeğeni Mete'nin Suadiye'deki evine geldi.
Kapıyı açan iki silahlıdan biri tabancasını Has'ın alnına dayayıp "Hiç konuşma" dedi.
"Dev-Genç'li" olduklarını söylediler.
Adları, Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir'di.
Evde Has'ın gelini Fezal ile onun 8 yaşındaki kızı Berna da vardı.
Sonra Has'ın kız kardeşleri Yıldız ve Fazilet ile eniştesi Talip Aksoy geldiler.
Saat 23.00'te silahlılara 4 kişi daha katıldı:
Ulaş Bardakçı, Oktay Etiman, Kamil Dede, Rüçhan Manas...
* * *
Evdeki kasada 1,5 milyon lira değerinde mücevher vardı.
Dokunmadılar.
Onların istediği "400 bin lira fidye" idi. Bu, "günümüzün 200 bin dolarına eşdeğerdi."
Gece Mete Has'la Talip Aksoy'u Erenköy'deki hücre evine götürdüler. "Para bulunmazsa ikisini de öldürürüz" dediler.
Fezal yiğit kadındı. Kapıda "Kocamın kılına halel gelirse silahla peşinize düşerim" diye bağırdı.
Kadir Has yeni by-pass ameliyatı geçirmişti. orada fenalaştı. Evi basanların yanında sağlık seti vardı. Hemen Has'ı yatağa yatırıp tansiyonunu ölçtüler. Kendisinden özür dilediler ve sabaha kadar başında nöbet tuttular.
* * *
Pazartesi sabah, Erenköy'teki evde rehinelere sahanda sucukla kahvaltı ikram edildi. Birinci sigarası verildi.
Diğer evde saat 8'de Mahir Çayan, Kadir Has'la birlikte yola çıktı.
Çıkmadan Fezal'den 200 lira "ödünç" para ve bir çift siyah eldiven almıştı.
Bağdat Caddesi'nde taksiye bindiler. Üsküdar iskelesinden araba vapuruna binip güverteye çıktılar.
Mahir:
"Kadir Bey, herkes sizi tanıyor. Polisler bile selam veriyor. Birbirimize samimi davranalım. Sürekli sohbet edelim. Konuşmasak dahi, ağzınızı oynatın, bana gülün" dedi.
Has bunun üzerine rol yapmaya başladı:
"Mevsim sonbahar, hava güzel... deniz masmavi..."
Mahir bu sözleri "Bravo... bravo..." diye yanıtlıyordu.
* * *
O sırada evde...
Küçük Berna okula yollanmamıştı. Kamil Dede, ona matematik çalıştırmaya başladı. Resim ödevini yaptı.
Öğle yemeğini hep birlikte yediler.
Kadir Has'ın Yıldız ablası, "Evladım, akıllı, kültürlü çocuklarsınız. Neden bu mesleği seçtiniz" diye sordu.
Nedenini öğrenince:
"Ne kadar para istediniz" diye sordu.
"400 bin" denince:
"Aaa, Kadir için ne ki; az istemişsiniz. Hiç merak etmeyin, verir" dedi.
* * *
O sırada Kadir Has'la Mahir Çayan Kabataş'a çıktılar. Mahir ayakkabısını boyattı.Yine bir taksi ile Has'ın Şişli'deki yazıhanesine gittiler.
Bürodaki kayınbirader Ali, istenen 400 bin liralık fidyeyi duyunca önce yutkundu, sonra Kayserililik içgüdüsüyle Çayan'a sordu:
"250 bin versek olmaz mı?"
* * *
İlk elde 200 bin verebildiler. "Kalanı akşama" dediler. Mahir parayı alıp çıktı. Akşam Kadir Has, numaralarını aldığı paraları muhasebe müdürü ile Karaköy iskelesine gönderdi.
Fidyeciler, bunu alıp "ödünç 200 lira ile eldiven"i geri yolladılar.
Has, hemen polise haber verdi; ama artık çok geçti.
Bir süre sonra 2 rehine gözleri ve ağızları bantlı olarak Fenerbahçe'de serbest bırakıldı.
* * *
Bugün toprağa verilecek işadamı Kadir Has, o güne ait anılarını Hulusi Turgut tarafından kaleme alınan "Vatan Borcu Ödüyorum" (2002) başlıklı kitabında yazdı.
Sonraki yıllarda hep karşılıksız yaptığı hayır işleriyle anılacaktı. Ancak hayatında verdiği en unutulmaz "karşılıksız para" buydu.
Diğer hayır işlerinin nereye gittiği belliyken, bu 400 bin liranın ne olduğu anlaşılmadı.
Bunu yıllar sonra Bedri Baykam, o günkü fidyecilerden Kamil Dede'ye ("68'li Yıllar", İmge Yayınevi, 1998) sordu. Şu cevabı aldı:
"O para başımıza bela oldu. Numaralarını almışlar. Bozdurmak istediğimizde her yerde liste vardı. 143 bin lirasını Hava Kuvvetleri'nde tanıdığımız mutemet kanalıyla değiştirdik. Ve parayı yayın çıkarmada, örgüt ihtiyaçlarında, evlerin kirasında kullandık."
Has, Coca Cola'nın Türkiye temsilcisiydi.
Dev-Genç ise emperyalizmin simgesi olarak gördüğü Cola'ya karşı mücadele veriyordu.
Trajikomik belki:
O yıllarda Cola üretiminde olduğu kadar Cola'ya karşı mücadelede de Kadir Has'ın finans desteği vardı.
Kendisine rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz.
Can DÜNDAR
Yayın Tarihi : 24.03.2007