Alinti
+2
dilan-cagri
Zeyno
6 posters
Hatırla Sevgili
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°101
Geri: Hatırla Sevgili
Alinti
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°102
Geri: Hatırla Sevgili
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°103
Geri: Hatırla Sevgili
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°104
Geri: Hatırla Sevgili
55. Bölüm Fragmani
Alinti
Alinti
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°105
Geri: Hatırla Sevgili
56. Bölüm Fragmani
Alinti
Alinti
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°106
Geri: Hatırla Sevgili
56. Bölüm Özeti
Deniz’in Mahir Çayanlar’la birlikte Maltepe Cezaevi’nden kaçtığını bütün aile öğrenir. Deniz, bir devrimci arkadaşıyla Defne’ye kaldığı yerin adresini gönderir. Defne, Deniz’i, belki de son defa göreceğini düşünerek, kaldığı adreste bulur. Defne’nin, Deniz’le buluşacağını bilen tek kişi Yasemin’dir. Ankara’da Deniz Gezmiş ve arkadaşları için verilen idam kararlarının iptali için Ahmet ve diğer avukatların çabaları sürerken, Necdet’le Sevim de aydınlar tarafından idamları önlemek için açılan imza kampanyasında çalışır. Deniz’le bir hücre evinde buluşan Defne’nin aniden doğum sancısı tutar. Hastaneye gitmek için evden çıkmaları mümkün olmaz. Bebeği doğurtmak Deniz’e kalır.
Deniz’in Mahir Çayanlar’la birlikte Maltepe Cezaevi’nden kaçtığını bütün aile öğrenir. Deniz, bir devrimci arkadaşıyla Defne’ye kaldığı yerin adresini gönderir. Defne, Deniz’i, belki de son defa göreceğini düşünerek, kaldığı adreste bulur. Defne’nin, Deniz’le buluşacağını bilen tek kişi Yasemin’dir. Ankara’da Deniz Gezmiş ve arkadaşları için verilen idam kararlarının iptali için Ahmet ve diğer avukatların çabaları sürerken, Necdet’le Sevim de aydınlar tarafından idamları önlemek için açılan imza kampanyasında çalışır. Deniz’le bir hücre evinde buluşan Defne’nin aniden doğum sancısı tutar. Hastaneye gitmek için evden çıkmaları mümkün olmaz. Bebeği doğurtmak Deniz’e kalır.
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°107
Geri: Hatırla Sevgili
İdam sahnesini çekerken zorlanmış
Hatırla Sevgili'de Deniz Gezmiş'i canlandıran Barış Koçak, “İdam sahnelerine hazırlanırken 'keşke bu olaylar hiç yaşanmasaydı' diye düşünüyorum. O sahneleri çekmez çok zor olacak” diyor
Bir dönem dizisi olan Hatırla Sevgili'nin son bölümünde Deniz Gezmiş'lerin idam cezası kesinleşti. Önümüzdeki günlerde idamlarla birlikte bu karakterlere veda edeceğiz. Dizide Deniz'e hayat veren Barış Koçak, bu sahneler için şimdiden çalışmaya başlamış bile. “İdama hazırlanırken keşke bu olaylar yaşanmasaydı da biz bu rolleri oynamasydık diyorum. Üzücü bir durum ama elbette en iyi şekilde çekecek ve o sahneleri tekrar izleyiciye yaşatacağız” diyen Koçak, işinin çok zor olduğunu böyle bir kişiye hayat vermenin sorumluluk gerektirdiğini belirtiyor.
Rol ilk olarak teklif edildiğinde asla altından kalkamayacağını düşünen Koçak, “Benim gibi genç bir oyuncu için çok zor bir roldü. Fakat Deniz Gezmiş'in hayatını okuyunca kendime güvenmeye başladım. Şimdi rolü başarıyla canlandırdığımı düşünüyorum” diyor. Deniz Gezmiş'in bir idol olduğunu dile getiren oyuncu, “Ben o idolün ruhunu yüreğime yerleştiriyorum ve kamera karşısına geçiyorum. İzleyici de benimle beraber, yüreğimden gelen heyecana ortak oluyor” şeklinde konuşuyor.
Bu rol için çok çalıştığını ifade eden ve Deniz'e benzemek için sekiz kilo verdiğini belirten Koçak'ın tek hazırlığı bu değil. Diziye başlamadan çok fazla kitap karıştıran Koçak işe, Hacı Bektaş-ı Veli ve Pir Sultan Abdal döneminden başlamış. Genç oyuncu daha sonra Deniz'ler hakkındaki kitapları okumuş. Şu sıralar başucu kitabı ise dönemi anlatan Darağacında Üç Fidan.
AYSEL YAŞA / YENİ ŞAFAK
Hatırla Sevgili'de Deniz Gezmiş'i canlandıran Barış Koçak, “İdam sahnelerine hazırlanırken 'keşke bu olaylar hiç yaşanmasaydı' diye düşünüyorum. O sahneleri çekmez çok zor olacak” diyor
Bir dönem dizisi olan Hatırla Sevgili'nin son bölümünde Deniz Gezmiş'lerin idam cezası kesinleşti. Önümüzdeki günlerde idamlarla birlikte bu karakterlere veda edeceğiz. Dizide Deniz'e hayat veren Barış Koçak, bu sahneler için şimdiden çalışmaya başlamış bile. “İdama hazırlanırken keşke bu olaylar yaşanmasaydı da biz bu rolleri oynamasydık diyorum. Üzücü bir durum ama elbette en iyi şekilde çekecek ve o sahneleri tekrar izleyiciye yaşatacağız” diyen Koçak, işinin çok zor olduğunu böyle bir kişiye hayat vermenin sorumluluk gerektirdiğini belirtiyor.
Rol ilk olarak teklif edildiğinde asla altından kalkamayacağını düşünen Koçak, “Benim gibi genç bir oyuncu için çok zor bir roldü. Fakat Deniz Gezmiş'in hayatını okuyunca kendime güvenmeye başladım. Şimdi rolü başarıyla canlandırdığımı düşünüyorum” diyor. Deniz Gezmiş'in bir idol olduğunu dile getiren oyuncu, “Ben o idolün ruhunu yüreğime yerleştiriyorum ve kamera karşısına geçiyorum. İzleyici de benimle beraber, yüreğimden gelen heyecana ortak oluyor” şeklinde konuşuyor.
Bu rol için çok çalıştığını ifade eden ve Deniz'e benzemek için sekiz kilo verdiğini belirten Koçak'ın tek hazırlığı bu değil. Diziye başlamadan çok fazla kitap karıştıran Koçak işe, Hacı Bektaş-ı Veli ve Pir Sultan Abdal döneminden başlamış. Genç oyuncu daha sonra Deniz'ler hakkındaki kitapları okumuş. Şu sıralar başucu kitabı ise dönemi anlatan Darağacında Üç Fidan.
AYSEL YAŞA / YENİ ŞAFAK
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°108
Geri: Hatırla Sevgili
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idama gönderen mahkemenin savcı yardımcısı Baki Tuğ , "9 Mart 1971`de komünist bir ihtilal olsaydı 3 milyona yakın insan katledilecekti" dedi ve ekledi: "Liste MİT "in arşivinde"
Aksiyon Haber Dergisi , 12 Mart 1971 askeri müdahalesine ışık tutacak çarpıcı bir söyleşiyi bugün piyasaya çıkan yeni sayısında kapak yaptı. 1972 yılında Deniz Gezmiş , Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan `ı idam sehpasına çıkaran mahkeme heyetinde savcı yardımcısı olarak bulunan Baki Tuğ , 12 Mart muhtırasının arşivlerde kalan ve akıllara durgunluk verecek yönlerini açıkladı.
Tuğ , "Darbecilerin planladığı gibi 9 Mart 1971`de komünist bir ihtilal olsaydı 3 milyona yakın insan katledilecekti" dedi. Tuğ , katledilecek isimlerin listesinin de Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT ) arşivinde bulunduğunu öne sürdü. Tuğ , bugün o döneme ilişkin açıklamalar yapan ve aralarında çok sayıda iş adamının da bulunduğu isimlerin listede yer aldığını kaydetti. Tuğ , listenin devlet sırrı olması nedeniyle açıklanmasının doğru olmayacağını da sözlerine ekledi.
12 MART VE 27 MAYIS KIYASLANAMAZ
Baki Tuğ , 27 Mayıs darbesinin, millet iradesiyle iktidara gelen bir siyasi partiyi iktidardan düşürdüğünü anlattı. Tuğ , "Bu nedenle 12 Mart 1960 darbesinden farklıdır. 1960`da anayasal düzeni değiştirelim, biz hakim olalım, Türk insanını öldürelim , Rusya ile beraber bu işi götürelim, anlayışı vardı" diye konuştu. İki darbenin karşılaştırmasının mümkün olamayacağını ifade eden Tuğ şunları söylüyor: "Bugün bu hatayı Aydın Menderes de yapıyor. Babama da onlara da yazık oldu, diyor. 3 genç insan idam edildi diye biz mutlu mu olduk? Kanun emrediyordu, idam edildiler. Komünist bir ihtilal olsaydı, üç tane insan mı idam edilecekti? 3 milyon insan duvar dibinde taranacaklardı."
O dönemde, Devrim ve Cumhuriyet gazeteleriyle Yön, Emek ve Türk Solu dergilerinin ihtilalin yayın organı olduğunu aktaran Tuğ , "Bir nevi ihtilalin sözcülüğünü yapıyorlardı. Onlarla olan faaliyetlerimiz bizi sıkıyönetime kadar getirdi. Sıkıyönetimde de görevimizi yaptık. Bunun için de bizi hedef seçtiler, hiç pişman değilim" ifadelerini kullandı.
YUFKA DEVLET OLAMAZ
Baki Tuğ , bir ülkede derin devletten, yufka devletten söz edilemeyeceğini belirtti. Tuğ , "Devlet devlettir. Eğer devletin kendini koruma vasıtalarını derinlik olarak görüyorsanız onlara yanlış yaptırmazsınız. Yanlış yapanları alırsınız, yanlış yapmayacakları görevlendirirsiniz" açıklamasını yaptı. Susurluk skandalına da değinen Tuğ , olayın devlet tarafından bilindiğini savundu . Tuğ , "Orada bazı insanların devlet nezdinde görevleri vardır ve bunlar ortaya çıkmıştır. Hesabı olanların hesabı da görülmüştür" diye konuştu.
ÖCALAN VE PERİNÇEK GERÇEĞİ
Türkiye `de Marksist ve Leninist faaliyetleri örgütleyenlerin Abdullah Öcalan `ın Suriye `ye gidinceye kadar onunla birlikte olduğunu bildiren Baki Tuğ , "Öcalan `ı, Öcalan yapanlar şimdi aynaya bakıp kendilerini görmüyorlar. Öcalan himaye edildi diyenler, Öcalan `ı büyüten ve yüceltenlerdir" diye konuştu. "PKK `yı MİT kurdu" diyen Doğu Perikçek`i de eleştiren Tuğ , "Perinçek `in kendisi oranın elemanı mı değil mi ona bakmak gerekir" sorusunu yöneltti. Baki Tuğ , Perinçek `in dünü ile bugününün mukayese edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, bugün Ulusalcı olan Perinçek `in Türkiye `de Kürtçü faaliyetlerin önderlerinden birisi olduğunu söyledi.
03.03.2008 Zaman
Aksiyon Haber Dergisi , 12 Mart 1971 askeri müdahalesine ışık tutacak çarpıcı bir söyleşiyi bugün piyasaya çıkan yeni sayısında kapak yaptı. 1972 yılında Deniz Gezmiş , Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan `ı idam sehpasına çıkaran mahkeme heyetinde savcı yardımcısı olarak bulunan Baki Tuğ , 12 Mart muhtırasının arşivlerde kalan ve akıllara durgunluk verecek yönlerini açıkladı.
Tuğ , "Darbecilerin planladığı gibi 9 Mart 1971`de komünist bir ihtilal olsaydı 3 milyona yakın insan katledilecekti" dedi. Tuğ , katledilecek isimlerin listesinin de Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT ) arşivinde bulunduğunu öne sürdü. Tuğ , bugün o döneme ilişkin açıklamalar yapan ve aralarında çok sayıda iş adamının da bulunduğu isimlerin listede yer aldığını kaydetti. Tuğ , listenin devlet sırrı olması nedeniyle açıklanmasının doğru olmayacağını da sözlerine ekledi.
12 MART VE 27 MAYIS KIYASLANAMAZ
Baki Tuğ , 27 Mayıs darbesinin, millet iradesiyle iktidara gelen bir siyasi partiyi iktidardan düşürdüğünü anlattı. Tuğ , "Bu nedenle 12 Mart 1960 darbesinden farklıdır. 1960`da anayasal düzeni değiştirelim, biz hakim olalım, Türk insanını öldürelim , Rusya ile beraber bu işi götürelim, anlayışı vardı" diye konuştu. İki darbenin karşılaştırmasının mümkün olamayacağını ifade eden Tuğ şunları söylüyor: "Bugün bu hatayı Aydın Menderes de yapıyor. Babama da onlara da yazık oldu, diyor. 3 genç insan idam edildi diye biz mutlu mu olduk? Kanun emrediyordu, idam edildiler. Komünist bir ihtilal olsaydı, üç tane insan mı idam edilecekti? 3 milyon insan duvar dibinde taranacaklardı."
O dönemde, Devrim ve Cumhuriyet gazeteleriyle Yön, Emek ve Türk Solu dergilerinin ihtilalin yayın organı olduğunu aktaran Tuğ , "Bir nevi ihtilalin sözcülüğünü yapıyorlardı. Onlarla olan faaliyetlerimiz bizi sıkıyönetime kadar getirdi. Sıkıyönetimde de görevimizi yaptık. Bunun için de bizi hedef seçtiler, hiç pişman değilim" ifadelerini kullandı.
YUFKA DEVLET OLAMAZ
Baki Tuğ , bir ülkede derin devletten, yufka devletten söz edilemeyeceğini belirtti. Tuğ , "Devlet devlettir. Eğer devletin kendini koruma vasıtalarını derinlik olarak görüyorsanız onlara yanlış yaptırmazsınız. Yanlış yapanları alırsınız, yanlış yapmayacakları görevlendirirsiniz" açıklamasını yaptı. Susurluk skandalına da değinen Tuğ , olayın devlet tarafından bilindiğini savundu . Tuğ , "Orada bazı insanların devlet nezdinde görevleri vardır ve bunlar ortaya çıkmıştır. Hesabı olanların hesabı da görülmüştür" diye konuştu.
ÖCALAN VE PERİNÇEK GERÇEĞİ
Türkiye `de Marksist ve Leninist faaliyetleri örgütleyenlerin Abdullah Öcalan `ın Suriye `ye gidinceye kadar onunla birlikte olduğunu bildiren Baki Tuğ , "Öcalan `ı, Öcalan yapanlar şimdi aynaya bakıp kendilerini görmüyorlar. Öcalan himaye edildi diyenler, Öcalan `ı büyüten ve yüceltenlerdir" diye konuştu. "PKK `yı MİT kurdu" diyen Doğu Perikçek`i de eleştiren Tuğ , "Perinçek `in kendisi oranın elemanı mı değil mi ona bakmak gerekir" sorusunu yöneltti. Baki Tuğ , Perinçek `in dünü ile bugününün mukayese edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, bugün Ulusalcı olan Perinçek `in Türkiye `de Kürtçü faaliyetlerin önderlerinden birisi olduğunu söyledi.
03.03.2008 Zaman
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°109
Geri: Hatırla Sevgili
25 Şubat-2 Mart Haftasında En Çok Reklam Alan Yerli Diziler
No
Dizi Adı
Yayın Tarihi
Spot Süresi (sn.)
1
Avrupa Yakası (ATV)
27.02.2008
2271
2
Parmaklıklar Ardında (ATV)
28.02.2008
2270
3
Menekşe İle Halil (Kanal D)
01.03.2008
2108
4
Yaprak Dökümü (Kanal D)
27.02.2008
2107
5
Genco (Kanal D)
01.03.2008
2104
6
Köprü (Star)
25.02.2008
2065
7
Hatırla Sevgili (ATV)
29.02.2008
2053
8
İki Aile (Star)
25.02.2008
1994
9
Tatlı Bela Fadime (Star)
28.02.2008
1941
10
Kavak Yelleri (Kanal D)
28.02.2008
1932
kaynak:ucankus
No
Dizi Adı
Yayın Tarihi
Spot Süresi (sn.)
1
Avrupa Yakası (ATV)
27.02.2008
2271
2
Parmaklıklar Ardında (ATV)
28.02.2008
2270
3
Menekşe İle Halil (Kanal D)
01.03.2008
2108
4
Yaprak Dökümü (Kanal D)
27.02.2008
2107
5
Genco (Kanal D)
01.03.2008
2104
6
Köprü (Star)
25.02.2008
2065
7
Hatırla Sevgili (ATV)
29.02.2008
2053
8
İki Aile (Star)
25.02.2008
1994
9
Tatlı Bela Fadime (Star)
28.02.2008
1941
10
Kavak Yelleri (Kanal D)
28.02.2008
1932
kaynak:ucankus
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°110
Geri: Hatırla Sevgili
TELE - BAROMETRE
HEDEF KİTLE : A/B
7 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 10,80 26,80
2 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 9,60 27,60
3 KANAL D ANA HABER BULTENI [NET] KAND 7,30 22,20
4 SHOW TV ANA HABER BULTENI [NET] SHOW 6,40 19,30
5 SILA [NET] ATV 6,20 15,40
6 BEYAZ SHOW [NET] KAND 6,10 23,30
7 ARKA SOKAKLAR (TKR) [NET] KAND 4,80 22,20
8 SPOR SAYFASI SHOW 4,70 13,00
9 SPOR GUNDEMI KAND 4,00 11,60
TOTAL
7 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 10,10 23,50
2 KANAL D ANA HABER BULTENI [NET] KAND 7,40 20,70
3 SHOW TV ANA HABER BULTENI [NET] SHOW 7,30 20,10
4 ARKA SOKAKLAR (TKR) [NET] KAND 6,60 26,30
5 SILA [NET] ATV 6,50 15,20
6 ESREF SAATI. [NET] SHOW 5,80 13,30
7 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 5,40 16,40
8 BEYAZ SHOW [NET] KAND 4,50 19,20
9 EZO GELIN [NET] SHOW 4,40 12,50
Kaynak: Ucankus
HEDEF KİTLE : A/B
7 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 10,80 26,80
2 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 9,60 27,60
3 KANAL D ANA HABER BULTENI [NET] KAND 7,30 22,20
4 SHOW TV ANA HABER BULTENI [NET] SHOW 6,40 19,30
5 SILA [NET] ATV 6,20 15,40
6 BEYAZ SHOW [NET] KAND 6,10 23,30
7 ARKA SOKAKLAR (TKR) [NET] KAND 4,80 22,20
8 SPOR SAYFASI SHOW 4,70 13,00
9 SPOR GUNDEMI KAND 4,00 11,60
TOTAL
7 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 10,10 23,50
2 KANAL D ANA HABER BULTENI [NET] KAND 7,40 20,70
3 SHOW TV ANA HABER BULTENI [NET] SHOW 7,30 20,10
4 ARKA SOKAKLAR (TKR) [NET] KAND 6,60 26,30
5 SILA [NET] ATV 6,50 15,20
6 ESREF SAATI. [NET] SHOW 5,80 13,30
7 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 5,40 16,40
8 BEYAZ SHOW [NET] KAND 4,50 19,20
9 EZO GELIN [NET] SHOW 4,40 12,50
Kaynak: Ucankus
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°111
Geri: Hatırla Sevgili
56. Bölüm
Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8
Part 9
Part 10
Alinti
Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8
Part 9
Part 10
Alinti
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°112
Geri: Hatırla Sevgili
Belçim Erdoğan için papatya falı
Bu kış çekeceği filmin senaryosu içine sinmeyince onu rafa kaldırıp, yaz filmi projesinin senaryo çalışmalarına kaldığı yerden devam eden Yılmaz Erdoğan ve eşiyle ilgili iki haber vardı dün gazetelerde.
Kelebek’in sürmanşetten verdiği habere göre Yılmaz Erdoğan, bu yaz çekeceği “Vizontele 3”te oyuncu eşi Belçim Erdoğan’ı da oynatacak.
Günaydın’ın manşetten verdiği Yılmaz Erdoğan haberin kutu başlığı ise şöyleydi: “Vizontele 3”te Belçim’e rol yok. Habere göre Erdoğan, “Belçim çok iyi oyuncu ama karım olduğu için onu oynatacak değilim. Bu senaryoda ona göre rol yok. Ben de bir filmde oynamasını dört gözle bekliyorum” dedi.
Şimdi gel de çık işin içinden...
Belçim Erdoğan, “Vizontele 3”te oynayacak mı, oynamayacak mı?
Ali Eyyüpoğlu / Milliyet
Bu kış çekeceği filmin senaryosu içine sinmeyince onu rafa kaldırıp, yaz filmi projesinin senaryo çalışmalarına kaldığı yerden devam eden Yılmaz Erdoğan ve eşiyle ilgili iki haber vardı dün gazetelerde.
Kelebek’in sürmanşetten verdiği habere göre Yılmaz Erdoğan, bu yaz çekeceği “Vizontele 3”te oyuncu eşi Belçim Erdoğan’ı da oynatacak.
Günaydın’ın manşetten verdiği Yılmaz Erdoğan haberin kutu başlığı ise şöyleydi: “Vizontele 3”te Belçim’e rol yok. Habere göre Erdoğan, “Belçim çok iyi oyuncu ama karım olduğu için onu oynatacak değilim. Bu senaryoda ona göre rol yok. Ben de bir filmde oynamasını dört gözle bekliyorum” dedi.
Şimdi gel de çık işin içinden...
Belçim Erdoğan, “Vizontele 3”te oynayacak mı, oynamayacak mı?
Ali Eyyüpoğlu / Milliyet
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°113
Geri: Hatırla Sevgili
Aksam Gazetesi, Pazar Eki
Darağacında üç fidan
‘Hatırla Sevgili’de geri sayım başladı. Sayılı günler sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını izleyeceğiz. Onları canlandıran karakterlerle duygularını konuştuk.
Beykoz sırtlarında, eski Sümerbank ayakkabı fabrikasındaki denize karşı platoda ‘Hatırla Sevgili’ dizisinin setindeyim. Bahar kokuyor, içimde durmadan yükselen tuhaf bir sevinç. Bunca yıllık gazetecilik hayatımda çok heyecanlandığım, çok önemsediğim birçok haber oldu ama böyle tuhaf bir sevinci ilk kez duyuyorum, gerçekten kelimelerim hislerime kifayetsiz. Karşımda Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan rolünü oynayan üç genç oyuncu Barış Koçak, Murat Zubi ve Oğuz Turgut Genç var. 70’lerin zaman tünelinden geçmiş, şimdiki zamanda tam karşımdalar. Neredeyse sarılıp kucaklayacağım, tanımadığım bu insanları. Oysa biliyorum ki, onlar sadece birer aktör, bir hayal. 6 Mayıs 1972’de idama gönderilen üç gencin hayalleri onlar. Üstelik bu hayal önümüzdeki günlerde ekranda darağacına gidecek. Yine de içim öyle tuhaf ki, sanki sarılabilseydim ölmeyeceklerdi!
‘Hatırla Sevgili’ dizisinde Türkiye tarihinin en trajik, en unutulmaz, en genç üç figürü Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı canlandıran oyuncularla rollerini ve hissettiklerini konuştuk.
Barış Koçak (Deniz Gezmiş)
Deniz Gezmiş’in kılı olamam
Tanıyalım biraz seni?
1978 İzmir doğumluyum. Oyunculuğa ‘Hekimoğlu’ dizisiyle başladım. Hep oyuncu olmak isterdim ama bu diziden sonra daha da sevdim. Okullu değilim ama oyunculuğun illa da okulla ilgisi olduğuna inanmıyorum. Oyunculuk biraz da yürek işi ve benim yüreğimde bu var.
Şimdi olağanüstü bir roldesin!
Kimseye nasip olmayacak bir rol Deniz Gezmiş’i oynamak. Benim için büyük bir onur. Türkiye’ye damgasını vurmuş bir insan.
Nasıl seçildin bu role?
‘Umut Adası’ adlı sinema filminde Mustafa karakterini oynamıştım, oradan görüp, benzetmişler. Zaten Deniz Gezmiş’e benzerliğimi yıllardır biliyordum. Kitaplar okumuş, fotoğraflarına bakmıştım. İçimden, bir gün bana böyle bir rol gelir inşallah diyordum. Teklif geldiğinde Keremcem’in dizisinde oynuyordum ama hemen bıraktım Tomris Giritlioğlu çağırınca. Diyetle, 2 haftada 10 kilo verdim. Deniz Gezmiş’i daha da çok araştırmaya başladım. ‘Darağacı’nda Üç Fidan’ belgeselini izledim, Erdal Öz’ün kitaplarını okudum, internetten araştırdım. Asıl olarak Deniz Gezmiş’i anlamaya Hacı Bektaş’tan, Pir Sultan Abdal’dan başladım.
Eskiden sağ görüşlüymüşsün…
Bunlara girmesek çünkü ben kendimi hümanist olarak tanımlıyorum. Babam “oğlum seni ne sağda ne solda görmek istiyorum. Önemli olan insan olman, insanları sevmen” der. Bunu benimsedim.
Sonuçta Deniz Gezmiş rolünü oynamak istedin?
Deniz Gezmiş’in karakteri, kişiliği anlatılamaz. Ülkemize o kadar çok şey kattı ki, bunları ifade etmem mümkün değil. Canını ortaya koymuş. Deniz Gezmiş ve arkadaşları çok birikimliler, o günden Türkiye’nin gelecekteki halini, dışa bağımlı olmanın sakıncalarını görmüşler.
Bu rolün altından kalkmak zor…
Başta çok çekiniyordum. Sonuçta oyunculukta yeniyim. Ama yüreğimden geleni yaptım. Gerisi de geldi. Bire bir aynı olamazdı çünkü ben Barış Koçak’ım. Belki ben Deniz Gezmiş’in kılı olamam, zaten olamam da, ama duygumu katarsam bu işin altından kalkarım dedim.
En çok hangi sahnede etkilendin?
Yakalanma sahnesi. Kaçış ve yakalanma sahnesinde Eskişehir’de -20 derecede çalıştık. Düşünüyorum o zaman Denizler o soğukta motorun üstündeydiler, bu nasıl bir cesaretti diye. Kısmen de olsa o soğukta, duyguya biraz yaklaşabildik.
İdam sahnesiyle ilgili ne hissediyorsun?
Aslında çekmek de istemiyorum o sahneyi. Tarih tekerrür edecek mecburen. Büyük yanlışlar yapıldı, bu da en büyük yanlışlardan.
Deniz Gezmiş’in ailesiyle hiç görüştün mü?
Görüşüyorum, kardeşi Hamdi Gezmiş’in bürosuna gittim. Birlikte fotoğraf çektirdik. “Nasıl buluyorsunuz, eksik bir şey varsa söyleyin, gidermeye çalışayım” dedim. “Türkiye şartlarında çok fazla işlenemiyor. Ağabeyim çok şey yaptı. Biraz daha iyi işlenebilirse daha iyi olurdu” dedi. “Yaptığımız kadarıyla hatalı bir şey var mı?” diye sordum, “Barış devam et” dedi.
Çok hayranın var mı?
Çok. Kulağıma çok güzel şeyler geliyor. Kızlar çok beğeniyor. Kendisi de yakışıklıydı. Deniz Gezmiş’in hayranı olmayan yok zaten.
Bu rolden sonra ne yapacaksın?
Deniz Gezmiş’in sinema filmini ve belgeselini çekmek istiyorum. Gözüm arkada gitmez o zaman. Benzerlikten ziyade o duyguyu taşımak lazım. Diyafram kullanamıyordum, slogan atarken gırtlağım gitti, sesim kesildi.
Murat Zubi (Yusuf Aslan)
Yolda Yusuf diye sarıldılar
Biraz tanıyalım sizi…
1969 İzmir doğumluyum. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunuyum. Tomris Giritlioğlu ile karşılaştığımızda “Yusuf geldi” dedi. Ben olayın o sırada ne olduğunu bilmiyordum. Benzerliğimizden dolayı bu projeye girdim. Tam beklediğimi bulamadım; Yusuf olsun, Hüseyin olsun onların hikayesinde bazı şeylerin üstü kapalı geçildi. Ama tabii çok önemli bir proje, ilk kez böyle bir dizi, bir dönem hikayesi yayınlanıyor televizyonda.
Role nasıl hazırlandın?
Olayları biliyordum, biraz okudum yalnızca.
Nasıl tepkiler alıyorsun? Yusuf Aslan’ın ailesinden ulaşan var mı?
Beni çok mutlu eden bir şey oldu birkaç gün önce. Mahir Çayan’ın dava arkadaşlarından biri beni yolda gördü ve “Sen Yusuf Aslan’ı oynuyorsun, değil mi?” dedi bana. “Evet” dedim. Sarıldı bana “Yusuf Aslan’ı çok güzel veriyorsun, o konseptte gerçek bir Yusuf Aslan gibisin” dedi. “Biraz daha heybetlisin, Yusuf biraz daha ufak tefekti” dedi. Deniz heybetliydi. Dizide göremediniz ama birlikte kelepçelenme olayları bire bir yaşanmış. Deniz Gezmiş kolunu kaldırdığı zaman, Yusuf Aslan da zıplıyormuş, trajikomik ama öyle. Onun bana sarılması, “gerçekten çok güzel yansıtmışsın” demesi beni çok mutlu etti. Üstelik bunu İstiklal Caddesi’nde gecenin bir yarısı, beni gördüğünde söyledi.
Çok enteresan bir karakter…
Teslim olma sahnesinde, silahımı bırakırken çok rahatsız oldum. Yönetmenimiz Ümmü Burhan’a da söyledim. Eleştiriler geldi “Yusuf Aslan böyle teslim olmaz” diye. Ben de biliyordum; olmaz. Ama verileni yapmak durumundayız. Bu grupta fikir adamı Hüseyin İnan, dede ve filozof. Deniz daha duygusal, uzun boylu ve yakışıklı olması nedeniyle popülaritesi çok yüksek. Hüseyin ile Yusuf çok gösterilemedi, biraz pasifize edildi. Onların yapacaklarını, diğer Deniz ve Harun yaptı.
İdam sahnesi için heyecan nasıl?
Çok! Özellikle akrabalarına bıraktığı mektup çok dokunaklı. İnsan bile bile nasıl ölüme gider diye düşünüyorum. Ama Yusuf karakteriyle duygum yakın, diziyi de ondan kabul ettim. Unutulmaz bir karakter.
Oğuz Turgut Genç (Hüseyin İnan)
Bu rol manevi bir görev gibi
Önce seni tanıyalım…
1980 doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Oyunculuk Bölümü ve Mimar Sinan Modern Dans Bölümü’nü bitirdim. Devlet tiyatrosunda oyunculuk yaptım. Bir dizi projem olmuştu ama bu rol hayatıma manevi olarak kazınacak rollerden, unutulmaz bir proje.
Yaş itibariyle o dönemi hiç bilmiyorsun…
O atmosferi bilmemek zorluyor ama elimden geldiğince aşmaya çalıştım. Çok okudum. Dönemin insanlarından Mustafa Yalçıner bize çok yardımcı oldu. Hüseyin İnan çok ön plana çıkmadı ama böyle bir projede bulunmak benim için çok keyifli. Bunu bir işten öte, manevi bir görev gibi taşıyacağım. Hüseyin İnan çok entelektüel, kendisini çok iyi ifade eden biri. Böyle birini oynamak çok zor o kuşağa uzak biri için. Onun ciddiyetini, enerjisini, entelektüelliğini, kendisini ifade edişini, varlığını mümkün olduğunca kendi oyunculuğumu da üstüne katarak yansıtmaya çalışıyorum.
İdam sahnesi konusunda ne hissediyorsun?
Dönemine damga vurmuş üç isim. Bunun ağırlığı altında kalmak ve bunu düşünmek bir oyuncu için gerçekten zor. Daha önce yaşamış birini canlandırıyorsunuz. Hayali bir karakterde herkes hissettiği kadarını yansıtır ama bu farklı. Mahkeme sahnelerinde Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Deniz Gezmiş’in savunmaları orijinal kullanıldı ve gerçekten kendilerini çok iyi ifade eden, dönemlerine damga vurmuş entelektüel insanlarmış.
Bugünkü gençlikle kıyaslarsan ne diyebilirsin?
Bu kuşakla o kuşak arasında büyük fark var. O dönemin gençliği gerçekten kendilerini çok iyi ifade edebilmiş düşünce aydınları. Entelektüeller, donanımlılar. Şimdiki gençlik fast-food bir hayat sürüyor. Ben de bunun içindeyim ve bu çok üzücü.
AYCAN SAROĞLU
Darağacında üç fidan
‘Hatırla Sevgili’de geri sayım başladı. Sayılı günler sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını izleyeceğiz. Onları canlandıran karakterlerle duygularını konuştuk.
Beykoz sırtlarında, eski Sümerbank ayakkabı fabrikasındaki denize karşı platoda ‘Hatırla Sevgili’ dizisinin setindeyim. Bahar kokuyor, içimde durmadan yükselen tuhaf bir sevinç. Bunca yıllık gazetecilik hayatımda çok heyecanlandığım, çok önemsediğim birçok haber oldu ama böyle tuhaf bir sevinci ilk kez duyuyorum, gerçekten kelimelerim hislerime kifayetsiz. Karşımda Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan rolünü oynayan üç genç oyuncu Barış Koçak, Murat Zubi ve Oğuz Turgut Genç var. 70’lerin zaman tünelinden geçmiş, şimdiki zamanda tam karşımdalar. Neredeyse sarılıp kucaklayacağım, tanımadığım bu insanları. Oysa biliyorum ki, onlar sadece birer aktör, bir hayal. 6 Mayıs 1972’de idama gönderilen üç gencin hayalleri onlar. Üstelik bu hayal önümüzdeki günlerde ekranda darağacına gidecek. Yine de içim öyle tuhaf ki, sanki sarılabilseydim ölmeyeceklerdi!
‘Hatırla Sevgili’ dizisinde Türkiye tarihinin en trajik, en unutulmaz, en genç üç figürü Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı canlandıran oyuncularla rollerini ve hissettiklerini konuştuk.
Barış Koçak (Deniz Gezmiş)
Deniz Gezmiş’in kılı olamam
Tanıyalım biraz seni?
1978 İzmir doğumluyum. Oyunculuğa ‘Hekimoğlu’ dizisiyle başladım. Hep oyuncu olmak isterdim ama bu diziden sonra daha da sevdim. Okullu değilim ama oyunculuğun illa da okulla ilgisi olduğuna inanmıyorum. Oyunculuk biraz da yürek işi ve benim yüreğimde bu var.
Şimdi olağanüstü bir roldesin!
Kimseye nasip olmayacak bir rol Deniz Gezmiş’i oynamak. Benim için büyük bir onur. Türkiye’ye damgasını vurmuş bir insan.
Nasıl seçildin bu role?
‘Umut Adası’ adlı sinema filminde Mustafa karakterini oynamıştım, oradan görüp, benzetmişler. Zaten Deniz Gezmiş’e benzerliğimi yıllardır biliyordum. Kitaplar okumuş, fotoğraflarına bakmıştım. İçimden, bir gün bana böyle bir rol gelir inşallah diyordum. Teklif geldiğinde Keremcem’in dizisinde oynuyordum ama hemen bıraktım Tomris Giritlioğlu çağırınca. Diyetle, 2 haftada 10 kilo verdim. Deniz Gezmiş’i daha da çok araştırmaya başladım. ‘Darağacı’nda Üç Fidan’ belgeselini izledim, Erdal Öz’ün kitaplarını okudum, internetten araştırdım. Asıl olarak Deniz Gezmiş’i anlamaya Hacı Bektaş’tan, Pir Sultan Abdal’dan başladım.
Eskiden sağ görüşlüymüşsün…
Bunlara girmesek çünkü ben kendimi hümanist olarak tanımlıyorum. Babam “oğlum seni ne sağda ne solda görmek istiyorum. Önemli olan insan olman, insanları sevmen” der. Bunu benimsedim.
Sonuçta Deniz Gezmiş rolünü oynamak istedin?
Deniz Gezmiş’in karakteri, kişiliği anlatılamaz. Ülkemize o kadar çok şey kattı ki, bunları ifade etmem mümkün değil. Canını ortaya koymuş. Deniz Gezmiş ve arkadaşları çok birikimliler, o günden Türkiye’nin gelecekteki halini, dışa bağımlı olmanın sakıncalarını görmüşler.
Bu rolün altından kalkmak zor…
Başta çok çekiniyordum. Sonuçta oyunculukta yeniyim. Ama yüreğimden geleni yaptım. Gerisi de geldi. Bire bir aynı olamazdı çünkü ben Barış Koçak’ım. Belki ben Deniz Gezmiş’in kılı olamam, zaten olamam da, ama duygumu katarsam bu işin altından kalkarım dedim.
En çok hangi sahnede etkilendin?
Yakalanma sahnesi. Kaçış ve yakalanma sahnesinde Eskişehir’de -20 derecede çalıştık. Düşünüyorum o zaman Denizler o soğukta motorun üstündeydiler, bu nasıl bir cesaretti diye. Kısmen de olsa o soğukta, duyguya biraz yaklaşabildik.
İdam sahnesiyle ilgili ne hissediyorsun?
Aslında çekmek de istemiyorum o sahneyi. Tarih tekerrür edecek mecburen. Büyük yanlışlar yapıldı, bu da en büyük yanlışlardan.
Deniz Gezmiş’in ailesiyle hiç görüştün mü?
Görüşüyorum, kardeşi Hamdi Gezmiş’in bürosuna gittim. Birlikte fotoğraf çektirdik. “Nasıl buluyorsunuz, eksik bir şey varsa söyleyin, gidermeye çalışayım” dedim. “Türkiye şartlarında çok fazla işlenemiyor. Ağabeyim çok şey yaptı. Biraz daha iyi işlenebilirse daha iyi olurdu” dedi. “Yaptığımız kadarıyla hatalı bir şey var mı?” diye sordum, “Barış devam et” dedi.
Çok hayranın var mı?
Çok. Kulağıma çok güzel şeyler geliyor. Kızlar çok beğeniyor. Kendisi de yakışıklıydı. Deniz Gezmiş’in hayranı olmayan yok zaten.
Bu rolden sonra ne yapacaksın?
Deniz Gezmiş’in sinema filmini ve belgeselini çekmek istiyorum. Gözüm arkada gitmez o zaman. Benzerlikten ziyade o duyguyu taşımak lazım. Diyafram kullanamıyordum, slogan atarken gırtlağım gitti, sesim kesildi.
Murat Zubi (Yusuf Aslan)
Yolda Yusuf diye sarıldılar
Biraz tanıyalım sizi…
1969 İzmir doğumluyum. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunuyum. Tomris Giritlioğlu ile karşılaştığımızda “Yusuf geldi” dedi. Ben olayın o sırada ne olduğunu bilmiyordum. Benzerliğimizden dolayı bu projeye girdim. Tam beklediğimi bulamadım; Yusuf olsun, Hüseyin olsun onların hikayesinde bazı şeylerin üstü kapalı geçildi. Ama tabii çok önemli bir proje, ilk kez böyle bir dizi, bir dönem hikayesi yayınlanıyor televizyonda.
Role nasıl hazırlandın?
Olayları biliyordum, biraz okudum yalnızca.
Nasıl tepkiler alıyorsun? Yusuf Aslan’ın ailesinden ulaşan var mı?
Beni çok mutlu eden bir şey oldu birkaç gün önce. Mahir Çayan’ın dava arkadaşlarından biri beni yolda gördü ve “Sen Yusuf Aslan’ı oynuyorsun, değil mi?” dedi bana. “Evet” dedim. Sarıldı bana “Yusuf Aslan’ı çok güzel veriyorsun, o konseptte gerçek bir Yusuf Aslan gibisin” dedi. “Biraz daha heybetlisin, Yusuf biraz daha ufak tefekti” dedi. Deniz heybetliydi. Dizide göremediniz ama birlikte kelepçelenme olayları bire bir yaşanmış. Deniz Gezmiş kolunu kaldırdığı zaman, Yusuf Aslan da zıplıyormuş, trajikomik ama öyle. Onun bana sarılması, “gerçekten çok güzel yansıtmışsın” demesi beni çok mutlu etti. Üstelik bunu İstiklal Caddesi’nde gecenin bir yarısı, beni gördüğünde söyledi.
Çok enteresan bir karakter…
Teslim olma sahnesinde, silahımı bırakırken çok rahatsız oldum. Yönetmenimiz Ümmü Burhan’a da söyledim. Eleştiriler geldi “Yusuf Aslan böyle teslim olmaz” diye. Ben de biliyordum; olmaz. Ama verileni yapmak durumundayız. Bu grupta fikir adamı Hüseyin İnan, dede ve filozof. Deniz daha duygusal, uzun boylu ve yakışıklı olması nedeniyle popülaritesi çok yüksek. Hüseyin ile Yusuf çok gösterilemedi, biraz pasifize edildi. Onların yapacaklarını, diğer Deniz ve Harun yaptı.
İdam sahnesi için heyecan nasıl?
Çok! Özellikle akrabalarına bıraktığı mektup çok dokunaklı. İnsan bile bile nasıl ölüme gider diye düşünüyorum. Ama Yusuf karakteriyle duygum yakın, diziyi de ondan kabul ettim. Unutulmaz bir karakter.
Oğuz Turgut Genç (Hüseyin İnan)
Bu rol manevi bir görev gibi
Önce seni tanıyalım…
1980 doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Oyunculuk Bölümü ve Mimar Sinan Modern Dans Bölümü’nü bitirdim. Devlet tiyatrosunda oyunculuk yaptım. Bir dizi projem olmuştu ama bu rol hayatıma manevi olarak kazınacak rollerden, unutulmaz bir proje.
Yaş itibariyle o dönemi hiç bilmiyorsun…
O atmosferi bilmemek zorluyor ama elimden geldiğince aşmaya çalıştım. Çok okudum. Dönemin insanlarından Mustafa Yalçıner bize çok yardımcı oldu. Hüseyin İnan çok ön plana çıkmadı ama böyle bir projede bulunmak benim için çok keyifli. Bunu bir işten öte, manevi bir görev gibi taşıyacağım. Hüseyin İnan çok entelektüel, kendisini çok iyi ifade eden biri. Böyle birini oynamak çok zor o kuşağa uzak biri için. Onun ciddiyetini, enerjisini, entelektüelliğini, kendisini ifade edişini, varlığını mümkün olduğunca kendi oyunculuğumu da üstüne katarak yansıtmaya çalışıyorum.
İdam sahnesi konusunda ne hissediyorsun?
Dönemine damga vurmuş üç isim. Bunun ağırlığı altında kalmak ve bunu düşünmek bir oyuncu için gerçekten zor. Daha önce yaşamış birini canlandırıyorsunuz. Hayali bir karakterde herkes hissettiği kadarını yansıtır ama bu farklı. Mahkeme sahnelerinde Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Deniz Gezmiş’in savunmaları orijinal kullanıldı ve gerçekten kendilerini çok iyi ifade eden, dönemlerine damga vurmuş entelektüel insanlarmış.
Bugünkü gençlikle kıyaslarsan ne diyebilirsin?
Bu kuşakla o kuşak arasında büyük fark var. O dönemin gençliği gerçekten kendilerini çok iyi ifade edebilmiş düşünce aydınları. Entelektüeller, donanımlılar. Şimdiki gençlik fast-food bir hayat sürüyor. Ben de bunun içindeyim ve bu çok üzücü.
AYCAN SAROĞLU
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°114
Geri: Hatırla Sevgili
Hatırla Sevgili'de Mahir Çayan ve arkadaşlarının hapisten kaçmak için kazdıkları tüneli gören polis, "Bu, İstanbul Metrosu'ndan büyük" diyor. Ama o tarihlerde metronun projesi bile ortada yok. Keşke "Galatasaray'daki Tünel'den büyük" deseydi.
kaynak:http://www.sabah.com.tr/gny/haber,34...96B95BA9D.html
kaynak:http://www.sabah.com.tr/gny/haber,34...96B95BA9D.html
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°115
Geri: Hatırla Sevgili
Dizilerde intihar salgını
Son dönem dizilerinde bir intihar salgını başladı ki, sonu nereye varır, bilinmez. Binbir Gece'de Onur'un annesi Peride Hanım ilaç içerek intihara kalkıştı. Aynı dizide aşkına karşılık bulamayan Yasemin, intihar ederek yaşamına son verdi. Dudaktan Kalbe'deki Veysel gibi. Hatırla Sevgili'nin Ayla'sı da intihara teşebbüs etmişti. Genco ve Vazgeç Gönlüm'de gençler ailelerin zorlamasıyla hiç istemedikleri kişilerle sözlendiler. Sonra kızlarla konuşup, evlenmek istemediklerini medeni bir şekilde ortaya koydular. Ancak her iki dizide de kızlar intihara kalkışınca, bizim gençler geri adım atmak zorunda kaldılar. Menekşe ile Halil dizisinin son bölümünde ise tecavüze uğrayan Menekşe, Mustafa'ya "Ne olur öldür beni" diye yalvardı. Muhtemelen Menekşe de intihara kalkışacaktır. Görüldüğü gibi durum bir hayli vahim. Televizyonun bu konularda ne kadar yönlendirici olduğu daha önce istatistik verilerle belgelenmişti. Boğaz Köprüsü'ndeki intihar eylemlerinin televizyondan yayınının yasaklanmasından sonra intihar girişimleri yüzde 75 oranında azalmıştı. Eğitim düzeyi düşük toplumlar, televizyonun olumsuz etkilerine daima açıktır. Dizi senaristleri ellerindeki tuttukları kalemin, sorumsuzca kullanıldığında nasıl keskin bir silaha dönüşebileceğini asla akıllarından çıkarmamalılar.
Kaynak : Sabah Gazetesi - Yüksel Aytuğ
Son dönem dizilerinde bir intihar salgını başladı ki, sonu nereye varır, bilinmez. Binbir Gece'de Onur'un annesi Peride Hanım ilaç içerek intihara kalkıştı. Aynı dizide aşkına karşılık bulamayan Yasemin, intihar ederek yaşamına son verdi. Dudaktan Kalbe'deki Veysel gibi. Hatırla Sevgili'nin Ayla'sı da intihara teşebbüs etmişti. Genco ve Vazgeç Gönlüm'de gençler ailelerin zorlamasıyla hiç istemedikleri kişilerle sözlendiler. Sonra kızlarla konuşup, evlenmek istemediklerini medeni bir şekilde ortaya koydular. Ancak her iki dizide de kızlar intihara kalkışınca, bizim gençler geri adım atmak zorunda kaldılar. Menekşe ile Halil dizisinin son bölümünde ise tecavüze uğrayan Menekşe, Mustafa'ya "Ne olur öldür beni" diye yalvardı. Muhtemelen Menekşe de intihara kalkışacaktır. Görüldüğü gibi durum bir hayli vahim. Televizyonun bu konularda ne kadar yönlendirici olduğu daha önce istatistik verilerle belgelenmişti. Boğaz Köprüsü'ndeki intihar eylemlerinin televizyondan yayınının yasaklanmasından sonra intihar girişimleri yüzde 75 oranında azalmıştı. Eğitim düzeyi düşük toplumlar, televizyonun olumsuz etkilerine daima açıktır. Dizi senaristleri ellerindeki tuttukları kalemin, sorumsuzca kullanıldığında nasıl keskin bir silaha dönüşebileceğini asla akıllarından çıkarmamalılar.
Kaynak : Sabah Gazetesi - Yüksel Aytuğ
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°116
Geri: Hatırla Sevgili
12 Mart'tan 37 Yıl Sonra: Mücadele Hatırla Sevgili'ye Sığmıyor 23 yaşındaki Yaşar'a Hatırla Sevgili'yle 12 Mart'tan kalan şiddet, Deniz Gezmiş ve THKO. Dönemin tanıkları, danışman Yalçıner ve eski danışman Aral, "Tarihle yüzleşmek için bir diziden fazlasına ihtiyaç var" dedi.
BİA Haber Merkezi - İstanbul
11 Mart 2008, Salı
Erhan ÜSTÜNDAĞ
Çağla Yaşar 23 yaşında. Hukuk fakültesi mezunu, 12 Mart'ı okulda, Anayasa dersinde ilk defa görmüş.
"Çok kısaca bildiğim, 1960'la verilen özgürlüklerin bol gelmesi, öğrenci olaylarının artması üzerine askerlerin muhtıra vermiş olduğu."
Son dönemdeyse Hatırla Sevgili dizisiyle ilgisi artmış ve 37 yıl önce neler yaşandığını öğrenmeye karar vermiş. Kendisinin tek olmadığını, birçok yaşıtının da okumaya, tartışmaya başladığını anlatıyor.
12 Mart'ın ekrandaki karlı imgesi
Peki 12 Mart bu dizide nasıl anlatılıyor ve ekranın dışında neler kalıyor?
Yaşar'ın diziden öğrendiği kadarıyla askeri muhtıra "solculara karşı" verilmiş: "Askeri müdahale Deniz Gezmiş'le arkadaşlarına, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'na, aydınlara karşı yapılmış."
Dizinin danışmanlarından ve canlandırılan karakterlerden biri, Mustafa Yalçıner, televizyonda "ister istemez kişilerin ve çarpıcı hikayelerin ön plana çıktığını, olayların arka planınınsa dışarıda bırakıldığını" söyledi.
Diziye yansımayanlarsa o dönem 15-16 Haziran olaylarıyla tepe noktasına varan toplumsal mücadele, öğrenci hareketi, Dev-Genç...
Yalçıner, 12 Mart'ın amaçladığı üzere işçi mücadelesi ve onun siyasi hareketini bitiremediğini, sonraki 10 yıl mücadelenin yeniden yükseldiğini ama "açılan şiddet kapısının 12 Eylül'de bu amacın tamamlanmasına yol açtığını" ekledi.
"Dizi değil, tarihle yüzleşmek gerekli"
Danışmanlıktan ayrılan Fahri Aral, 12 Mart'ın bugüne televizyon dizileriyle aktarılamayacağını söyledi.
"Dizi soruları farklı bir biçimde soruyor, belki birçok insan Deniz'e hayran oluyor ama esas olan tarihi doğru yorumlamak; bunun için de kapsamlı çalışmalar, tartışmalar yapılması gerekir."
"Hafıza kaybının önüne geçmek için" o dönemi yaşayanların kendi tanıklıklarını aktarmasının önemli olduğunu belirten Aral, "12 Mart devlet eliyle terörün kurumsallaşmasını sağladı" dedi.
Dışarıda kalanlar...
Ekranın dışında kalanlara bakarken 78'liler Vakfı, yaptığı açıklamada 12 Mart deyince akla gelenleri sıraladı:
Karadeniz'de fındık ve tütün, Ege'de üzüm, Doğu'da Milli Zulüme Son mitingleri. General Memduh Tağmaç'ın, " ekonomik gelişmeyi aşan sosyal gelişmenin önünü kesmek gerekir" sözü. Amerikan yetkililerine, istek üzerine "devrimcileri cezalandırma" sözü veren Süleyman Demirel, "gerekirse özgürlüklerin üzeri şalla örtülür" diyen Nihat Erim.
Darbecilerin verdiği muhtıraya parlamentonun direnmemesi. İdamcılarla, işkencecilerle hesaplaşma sözü vererek büyük umutlarla hükümet olan Bülent Ecevit'in ve solun darbeyle hesaplaşmaması.
Birkaç ek de Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi'nden:
İstanbul'da, Adana'da fabrika işgalleri; kapıcıların, taksicilerin eylemleri; Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Dev-Genç'li öğrencilere polis baskısı; faşist öğrencilerin yurt işgalleri ve Dev-Lis...
Yaşar, "İnsan kendi yaşındaki insanları susturmak için neler yaptıklarını görünce dayanamıyor" diyor. "İşkence, şiddet, acımasızlık... Bunların yaşandığını bilmek gerekli." (EÜ/GG)
bianet.org
BİA Haber Merkezi - İstanbul
11 Mart 2008, Salı
Erhan ÜSTÜNDAĞ
Çağla Yaşar 23 yaşında. Hukuk fakültesi mezunu, 12 Mart'ı okulda, Anayasa dersinde ilk defa görmüş.
"Çok kısaca bildiğim, 1960'la verilen özgürlüklerin bol gelmesi, öğrenci olaylarının artması üzerine askerlerin muhtıra vermiş olduğu."
Son dönemdeyse Hatırla Sevgili dizisiyle ilgisi artmış ve 37 yıl önce neler yaşandığını öğrenmeye karar vermiş. Kendisinin tek olmadığını, birçok yaşıtının da okumaya, tartışmaya başladığını anlatıyor.
12 Mart'ın ekrandaki karlı imgesi
Peki 12 Mart bu dizide nasıl anlatılıyor ve ekranın dışında neler kalıyor?
Yaşar'ın diziden öğrendiği kadarıyla askeri muhtıra "solculara karşı" verilmiş: "Askeri müdahale Deniz Gezmiş'le arkadaşlarına, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'na, aydınlara karşı yapılmış."
Dizinin danışmanlarından ve canlandırılan karakterlerden biri, Mustafa Yalçıner, televizyonda "ister istemez kişilerin ve çarpıcı hikayelerin ön plana çıktığını, olayların arka planınınsa dışarıda bırakıldığını" söyledi.
Diziye yansımayanlarsa o dönem 15-16 Haziran olaylarıyla tepe noktasına varan toplumsal mücadele, öğrenci hareketi, Dev-Genç...
Yalçıner, 12 Mart'ın amaçladığı üzere işçi mücadelesi ve onun siyasi hareketini bitiremediğini, sonraki 10 yıl mücadelenin yeniden yükseldiğini ama "açılan şiddet kapısının 12 Eylül'de bu amacın tamamlanmasına yol açtığını" ekledi.
"Dizi değil, tarihle yüzleşmek gerekli"
Danışmanlıktan ayrılan Fahri Aral, 12 Mart'ın bugüne televizyon dizileriyle aktarılamayacağını söyledi.
"Dizi soruları farklı bir biçimde soruyor, belki birçok insan Deniz'e hayran oluyor ama esas olan tarihi doğru yorumlamak; bunun için de kapsamlı çalışmalar, tartışmalar yapılması gerekir."
"Hafıza kaybının önüne geçmek için" o dönemi yaşayanların kendi tanıklıklarını aktarmasının önemli olduğunu belirten Aral, "12 Mart devlet eliyle terörün kurumsallaşmasını sağladı" dedi.
Dışarıda kalanlar...
Ekranın dışında kalanlara bakarken 78'liler Vakfı, yaptığı açıklamada 12 Mart deyince akla gelenleri sıraladı:
Karadeniz'de fındık ve tütün, Ege'de üzüm, Doğu'da Milli Zulüme Son mitingleri. General Memduh Tağmaç'ın, " ekonomik gelişmeyi aşan sosyal gelişmenin önünü kesmek gerekir" sözü. Amerikan yetkililerine, istek üzerine "devrimcileri cezalandırma" sözü veren Süleyman Demirel, "gerekirse özgürlüklerin üzeri şalla örtülür" diyen Nihat Erim.
Darbecilerin verdiği muhtıraya parlamentonun direnmemesi. İdamcılarla, işkencecilerle hesaplaşma sözü vererek büyük umutlarla hükümet olan Bülent Ecevit'in ve solun darbeyle hesaplaşmaması.
Birkaç ek de Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi'nden:
İstanbul'da, Adana'da fabrika işgalleri; kapıcıların, taksicilerin eylemleri; Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Dev-Genç'li öğrencilere polis baskısı; faşist öğrencilerin yurt işgalleri ve Dev-Lis...
Yaşar, "İnsan kendi yaşındaki insanları susturmak için neler yaptıklarını görünce dayanamıyor" diyor. "İşkence, şiddet, acımasızlık... Bunların yaşandığını bilmek gerekli." (EÜ/GG)
bianet.org
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°117
Geri: Hatırla Sevgili
BAŞARILI DİZİLERİN FORMÜLÜ
Tempo dergisi bu haftaki sayısında dizilerdeki aşk, ihanet, samimiyet ve çatışmayı araştırdı. İşte Türkiye'nin önde gelen senaristlerinin başarılı dizi formülleri.
İKİ AŞK X BİR İHANET + SAMİMİYET X ÇATIŞMA = REYTİNG
AŞK, İHANET, İNTİKAM VE ÇATIŞMA
‘Hatırla Sevgili’nin senaristi Nilgün Öneş, dizilerde en fazla dikkat çeken olgunun aşk olduğunu söylüyor. Aşkın arkasından intikam, ihanet ve çatışma gibi unsurların seyircinin ilgisini çektiğini belirten Öneş, “Ben şu dönemde, Türk halkının milliyetçilikle ilgilendiğini düşünüyorum. Ancak milliyetçiliğin dozunda ve doğru kullanılması gerekiyor. Aksi takdirde sıkıntılar doğabilir” diyor. ‘Hatırla Sevgili’nin dönem dizileri arasında ilk yükselen yapım olduğunu belirten Öneş, başlangıçta yayından kalkacağını düşündükleri dizinin nasıl başarılı olduğunu şöyle özetliyor: “Hatırla Sevgili’yi, iki düşman ailenin çocuklarının bir türlü kavuşamaması üzerine kurduk. Ama asıl anlatmak istediğimiz, Menderes döneminden başlayarak, 12 Eylül’e kadar, Türkiye’nin özet bir siyasi panoramasını çıkarmaktı. Bunun izlenip izlenmeyeceğiyle ilgili fikrimiz yoktu. Bu yüzden de bir aşk hikâyesi kurguladık, bir de tarihi kaynaklara dayanarak siyasi hikâye oluşturduk. Bizim kahramanlarımız, tarihi kahramanlarla ilişkilendiler. Mesela Menderes’in partisinden milletvekili olan bir baba karakteri var. Deniz Gezmiş’in arkadaşı olan iki genç var. 27 Mayıs’taki idam cezalarıyla ilgili bölüm yüksek reyting alınca, Türk halkının siyasi olayları da ilgiyle izlediğini anladık.”
hurriyet.com
Tempo dergisi bu haftaki sayısında dizilerdeki aşk, ihanet, samimiyet ve çatışmayı araştırdı. İşte Türkiye'nin önde gelen senaristlerinin başarılı dizi formülleri.
İKİ AŞK X BİR İHANET + SAMİMİYET X ÇATIŞMA = REYTİNG
AŞK, İHANET, İNTİKAM VE ÇATIŞMA
‘Hatırla Sevgili’nin senaristi Nilgün Öneş, dizilerde en fazla dikkat çeken olgunun aşk olduğunu söylüyor. Aşkın arkasından intikam, ihanet ve çatışma gibi unsurların seyircinin ilgisini çektiğini belirten Öneş, “Ben şu dönemde, Türk halkının milliyetçilikle ilgilendiğini düşünüyorum. Ancak milliyetçiliğin dozunda ve doğru kullanılması gerekiyor. Aksi takdirde sıkıntılar doğabilir” diyor. ‘Hatırla Sevgili’nin dönem dizileri arasında ilk yükselen yapım olduğunu belirten Öneş, başlangıçta yayından kalkacağını düşündükleri dizinin nasıl başarılı olduğunu şöyle özetliyor: “Hatırla Sevgili’yi, iki düşman ailenin çocuklarının bir türlü kavuşamaması üzerine kurduk. Ama asıl anlatmak istediğimiz, Menderes döneminden başlayarak, 12 Eylül’e kadar, Türkiye’nin özet bir siyasi panoramasını çıkarmaktı. Bunun izlenip izlenmeyeceğiyle ilgili fikrimiz yoktu. Bu yüzden de bir aşk hikâyesi kurguladık, bir de tarihi kaynaklara dayanarak siyasi hikâye oluşturduk. Bizim kahramanlarımız, tarihi kahramanlarla ilişkilendiler. Mesela Menderes’in partisinden milletvekili olan bir baba karakteri var. Deniz Gezmiş’in arkadaşı olan iki genç var. 27 Mayıs’taki idam cezalarıyla ilgili bölüm yüksek reyting alınca, Türk halkının siyasi olayları da ilgiyle izlediğini anladık.”
hurriyet.com
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°118
Geri: Hatırla Sevgili
HATIRLA SEVGİLİ
Sanırım ATV’dedir… Aptal bir aşk hikâyesinin etrafında, 1968’in gençlik hareketlerini anlatan bir dizi var… Aşk hikâyesi, “aptal”! Neden? Çünkü, ayni muhitin üç genci arasında dönüp duruyor. Normal hayatta olamayacak bin tane ayrıntı, tesadüf, yanlış anlama v.s. etrafında dolana dolana, ne ayrılıyorlar, ne birleşiyorlar… Saçmalayan, aslında kadın! Ama dizide, hatun bir de mağdur olmuş pozlarda… Bu “keyfiyete” canım sıkıldığından, eşimin hayranı olduğu bu diziyi, seyretmem… Dün akşam, gece yarısı dolaylarında eve vardığımda, gene bu mesele TV’deydi… dama geçtim, bilgisayarı açıp, bugünün yazısını yazmaya sıvandım ki karımdan müthiş bir salvo geldi:
“ Benimle oturmuyor, iki satır konuşmuyor; ya asık suratla kendi kendine düşünüyor; ya da evdeki bir iki saatlik zamanını da bilgisayar başında yazı yazarak geçiriyorsun…” Buna kim direnebilir? Mecburen geçtik oturma odasına, o bahsettiğim diziyi seyretmeye başladık… Filmin yakaladığım anında, 1968’de Dolmabahçe rıhtımından Amerikalı denizcileri Boğaz’a atan üniversite öğrencilerinin eyleminin, akşamı anlatılıyor… Harun diye tutuklanmış bir genç var, sanırım Harun Karadeniz’i anlatmaya hazırlanıyorlar… Vedat henüz komada… Polis’in beşinci kattan attığı Vedat olsa gerek bu… Dizide daha ölmemiş… Deniz diye bir oğlan var… Lâpiska saçlı… Eşime “Bu da Deniz Gezmiş mi?” diye sordum… Yok! O değilmiş… Ama dizide o da varmış… Mahir, Ulaş, Ertuğrul Kürkçü, Erhan Erdoğmuş, Cihan Alptekin, Nahid Töre falan da gösterilecek mi, bilmem… Ama Doğu Perinçek olurdu, senaryoyu ben yazsaydım… Gençlik hareketini ilk bölen delikanlı olarak…
Anlaşılan ne senaryoyu yazan ne de yönetmen o günleri yetişmemiş… Bir şey değil, ortalık “68 kuşağıyım” diyen yığınla adam dolu… Ama galiba maliyeti düşürmek için, bir danışman da tutmamışlar… Ne kılıkları o günün kılığı, ne konuşmaları o günün jargonu, ne de hareketleri… Çiğ çiğ hareketler… Yuvarlak lâflar… Zamanında itin ardına sokulup çıkarılan insanları yüceltmeler falan… Dizi, anlattığı aşk hikâyesinde olduğu gibi, devrim hikâyesinde de gerçeği yakalayamamış… Bizim kuşak, izlemeye kalktığında tüyleri diken diken oluyor… En azından ben böyle oldum… Yirmili yaşlarında, bir düşünür olduğu için; kolundaki kanser vücuduna dağılana kadar hapiste tutularak, resmen öldürülen Harun Karadeniz, saf bir oğlan gibi gösteriliyor örneğin… Oysa otuzunu görmeden ölmesi için, kolundaki kemik kanserine rağmen, bile bile hapishanede bekletilerek, 1971’de ölmesine neden olunan Harun, İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı idi… Suçu neydi peki? İTÜ Arı Yıllığı’na yazdığı makaleden alınan şu aşağıdaki satırlar, meşrebini ele veriyor:
“Egemen sınıfın isteğine kalırsa, onlar bizi yönetecekler, ömrümüz boyunca acısını çekeceğimiz ikili anlaşmalarla bizi bir yabancı devlete bağlayacaklardır. Fakat biz kadere boyun eğeceğiz, bu ikili anlaşmalara karşı çıkmayacağız.
Bir doğu-batı savaşında onlar Türkiye’yi bir nükleer hedef haline getirecekler. Fakat biz NATO’ya karşı çıkmayacağız.
Bütün yer altı kaynaklarımızı Amerika’ya peşkeş çekecekler, fakat biz bu sömürünün hesabını sormayacağız.
Köylünün ürününü ucuza kapatarak köyle kardeşlerimizi sömürecekler, fakat biz köylüyü sömürüyorsunuz dahi demeyeceğiz.”
( 1967-1968 İ.T.Ü. ARI YILLIĞI Harun KARADENİZ Öğrenci Birliği Başkanı)
Harun’un kolayca tedavi edilebilecek olan kolundaki kemik kanserinin, vücuduna yayılmasına kadar hapishanede bekletilmesine neden olan suçu, işte bu görüşlerdi… 12 Mart 1971’de asker yönetime el koymuş, sıkıyönetim ilân edilmiş ve Harun Karadeniz, sonunda beraat ettiği bir davadan dolayı gözaltına alınıp, ölecek hale gelene kadar tedavisi engellenip, içerde tutulmuştu, bu görüşlerden dolayı…
Sözkonusu TV kanalında tam da bu Harun’un da temsil edildiği dizi oynanırken, alttan bir band geçti… “ Kuzey Irak’a girelim mi? İncirlik Üssünü kapatalım mı? Amerika ile bir sıcak çatışmaya girelim mi? Falan ile filân, diziden hemen sonra tartışacaklar…İzleyin…”
Kardeşim, bunları kırk yıl evvel söyleyen Deniz Gezmiş, asıldı… Harun ölüme terk edildi… Mahir ve arkadaşları, havan ateşi ile yok edildi… Ulaş Bardakçı, odasına girilip, kurşunlandı… Kürkçü, bütün gençliğini hapiste geçirdi…Yetmiş dörtten sonra bizim kuşağa, hayat zindan edildi… İnsanın kimilerine sorası geliyor:
O zaman aklınız neredeydi? Her meseleyi, elli yıl sonra iş işten geçtikten sonra anlamak mı zorundasınız?
Nazım Beratlı
Sanırım ATV’dedir… Aptal bir aşk hikâyesinin etrafında, 1968’in gençlik hareketlerini anlatan bir dizi var… Aşk hikâyesi, “aptal”! Neden? Çünkü, ayni muhitin üç genci arasında dönüp duruyor. Normal hayatta olamayacak bin tane ayrıntı, tesadüf, yanlış anlama v.s. etrafında dolana dolana, ne ayrılıyorlar, ne birleşiyorlar… Saçmalayan, aslında kadın! Ama dizide, hatun bir de mağdur olmuş pozlarda… Bu “keyfiyete” canım sıkıldığından, eşimin hayranı olduğu bu diziyi, seyretmem… Dün akşam, gece yarısı dolaylarında eve vardığımda, gene bu mesele TV’deydi… dama geçtim, bilgisayarı açıp, bugünün yazısını yazmaya sıvandım ki karımdan müthiş bir salvo geldi:
“ Benimle oturmuyor, iki satır konuşmuyor; ya asık suratla kendi kendine düşünüyor; ya da evdeki bir iki saatlik zamanını da bilgisayar başında yazı yazarak geçiriyorsun…” Buna kim direnebilir? Mecburen geçtik oturma odasına, o bahsettiğim diziyi seyretmeye başladık… Filmin yakaladığım anında, 1968’de Dolmabahçe rıhtımından Amerikalı denizcileri Boğaz’a atan üniversite öğrencilerinin eyleminin, akşamı anlatılıyor… Harun diye tutuklanmış bir genç var, sanırım Harun Karadeniz’i anlatmaya hazırlanıyorlar… Vedat henüz komada… Polis’in beşinci kattan attığı Vedat olsa gerek bu… Dizide daha ölmemiş… Deniz diye bir oğlan var… Lâpiska saçlı… Eşime “Bu da Deniz Gezmiş mi?” diye sordum… Yok! O değilmiş… Ama dizide o da varmış… Mahir, Ulaş, Ertuğrul Kürkçü, Erhan Erdoğmuş, Cihan Alptekin, Nahid Töre falan da gösterilecek mi, bilmem… Ama Doğu Perinçek olurdu, senaryoyu ben yazsaydım… Gençlik hareketini ilk bölen delikanlı olarak…
Anlaşılan ne senaryoyu yazan ne de yönetmen o günleri yetişmemiş… Bir şey değil, ortalık “68 kuşağıyım” diyen yığınla adam dolu… Ama galiba maliyeti düşürmek için, bir danışman da tutmamışlar… Ne kılıkları o günün kılığı, ne konuşmaları o günün jargonu, ne de hareketleri… Çiğ çiğ hareketler… Yuvarlak lâflar… Zamanında itin ardına sokulup çıkarılan insanları yüceltmeler falan… Dizi, anlattığı aşk hikâyesinde olduğu gibi, devrim hikâyesinde de gerçeği yakalayamamış… Bizim kuşak, izlemeye kalktığında tüyleri diken diken oluyor… En azından ben böyle oldum… Yirmili yaşlarında, bir düşünür olduğu için; kolundaki kanser vücuduna dağılana kadar hapiste tutularak, resmen öldürülen Harun Karadeniz, saf bir oğlan gibi gösteriliyor örneğin… Oysa otuzunu görmeden ölmesi için, kolundaki kemik kanserine rağmen, bile bile hapishanede bekletilerek, 1971’de ölmesine neden olunan Harun, İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı idi… Suçu neydi peki? İTÜ Arı Yıllığı’na yazdığı makaleden alınan şu aşağıdaki satırlar, meşrebini ele veriyor:
“Egemen sınıfın isteğine kalırsa, onlar bizi yönetecekler, ömrümüz boyunca acısını çekeceğimiz ikili anlaşmalarla bizi bir yabancı devlete bağlayacaklardır. Fakat biz kadere boyun eğeceğiz, bu ikili anlaşmalara karşı çıkmayacağız.
Bir doğu-batı savaşında onlar Türkiye’yi bir nükleer hedef haline getirecekler. Fakat biz NATO’ya karşı çıkmayacağız.
Bütün yer altı kaynaklarımızı Amerika’ya peşkeş çekecekler, fakat biz bu sömürünün hesabını sormayacağız.
Köylünün ürününü ucuza kapatarak köyle kardeşlerimizi sömürecekler, fakat biz köylüyü sömürüyorsunuz dahi demeyeceğiz.”
( 1967-1968 İ.T.Ü. ARI YILLIĞI Harun KARADENİZ Öğrenci Birliği Başkanı)
Harun’un kolayca tedavi edilebilecek olan kolundaki kemik kanserinin, vücuduna yayılmasına kadar hapishanede bekletilmesine neden olan suçu, işte bu görüşlerdi… 12 Mart 1971’de asker yönetime el koymuş, sıkıyönetim ilân edilmiş ve Harun Karadeniz, sonunda beraat ettiği bir davadan dolayı gözaltına alınıp, ölecek hale gelene kadar tedavisi engellenip, içerde tutulmuştu, bu görüşlerden dolayı…
Sözkonusu TV kanalında tam da bu Harun’un da temsil edildiği dizi oynanırken, alttan bir band geçti… “ Kuzey Irak’a girelim mi? İncirlik Üssünü kapatalım mı? Amerika ile bir sıcak çatışmaya girelim mi? Falan ile filân, diziden hemen sonra tartışacaklar…İzleyin…”
Kardeşim, bunları kırk yıl evvel söyleyen Deniz Gezmiş, asıldı… Harun ölüme terk edildi… Mahir ve arkadaşları, havan ateşi ile yok edildi… Ulaş Bardakçı, odasına girilip, kurşunlandı… Kürkçü, bütün gençliğini hapiste geçirdi…Yetmiş dörtten sonra bizim kuşağa, hayat zindan edildi… İnsanın kimilerine sorası geliyor:
O zaman aklınız neredeydi? Her meseleyi, elli yıl sonra iş işten geçtikten sonra anlamak mı zorundasınız?
Nazım Beratlı
sevgi sihirbazı- Admin
Mesaj Sayısı : 3524
Nerden : izmir
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 21/02/08
- Post n°119
Geri: Hatırla Sevgili
HEDEF KİTLE : A/B
14 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 9,60 24,00
2 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 8,80 27,30
TOTAL
14 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 9,70 22,20
2 KANAL D ANA HABER BULTENI [NET] KAND 7,40 19,90
3 SILA [NET] ATV 7,00 16,10
4 ARKA SOKAKLAR (TKR) [NET] KAND 6,70 24,40
5 SON DAKIKA KAND 6,30 18,90
6 SHOW TV ANA HABER BULTENI [NET] SHOW 6,30 17,00
7 ESREF SAATI. [NET] SHOW 5,40 12,10
8 BEYAZ SHOW [NET] KAND 5,30 24,20
9 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 5,30 17,60
Kaynak: ucankus
14 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 9,60 24,00
2 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 8,80 27,30
TOTAL
14 MART 2008 CUMA
NO PROGRAM ADı KANAL RATING (%) SHARE (%)
1 ASI [NET] KAND 9,70 22,20
2 KANAL D ANA HABER BULTENI [NET] KAND 7,40 19,90
3 SILA [NET] ATV 7,00 16,10
4 ARKA SOKAKLAR (TKR) [NET] KAND 6,70 24,40
5 SON DAKIKA KAND 6,30 18,90
6 SHOW TV ANA HABER BULTENI [NET] SHOW 6,30 17,00
7 ESREF SAATI. [NET] SHOW 5,40 12,10
8 BEYAZ SHOW [NET] KAND 5,30 24,20
9 HATIRLA SEVGILI [NET] ATV 5,30 17,60
Kaynak: ucankus
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°120
Geri: Hatırla Sevgili
57. Bölüm Özeti
Defne, Yasemin ve Selma polis tarafından kıstırılmıştır. Evlerine sığındıkları yaşlı kadın polisi oyalarken, Deniz’in kaçtığını anlayan polisler peşine düşerler. Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının idam cezası TBMM ve senatoda onaylanır. Maltepe Cezaevi’nden kaçmış olan Mahir Çayan ve arkadaşları Gezmişler’i idamdan kurtarmak için planlar yapar. Önce Ankara’ya gidecek ordan Ünye’ye geçip Radar Üssü’ndeki askerleri kaçıracaklardır. Diğer yandan Ahmet de avukat arkadaşlarıyla birlikte Denizler’i darağacından kurtarmak için hukuki mücadeleye devam eder. Çayan, Cihan Alptekin ve diğer gençler Ünye Radar Üssü’ndeki askerleri kaçırdıktan sonra, rehinelerle birlikte Kızıldere Muhtarı’nın evinde saklanırlar. Rehinelere karşılık istedikleri bütün tutuklu devrimcilerin serbest bırakılmasıdır.
Defne, Yasemin ve Selma polis tarafından kıstırılmıştır. Evlerine sığındıkları yaşlı kadın polisi oyalarken, Deniz’in kaçtığını anlayan polisler peşine düşerler. Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının idam cezası TBMM ve senatoda onaylanır. Maltepe Cezaevi’nden kaçmış olan Mahir Çayan ve arkadaşları Gezmişler’i idamdan kurtarmak için planlar yapar. Önce Ankara’ya gidecek ordan Ünye’ye geçip Radar Üssü’ndeki askerleri kaçıracaklardır. Diğer yandan Ahmet de avukat arkadaşlarıyla birlikte Denizler’i darağacından kurtarmak için hukuki mücadeleye devam eder. Çayan, Cihan Alptekin ve diğer gençler Ünye Radar Üssü’ndeki askerleri kaçırdıktan sonra, rehinelerle birlikte Kızıldere Muhtarı’nın evinde saklanırlar. Rehinelere karşılık istedikleri bütün tutuklu devrimcilerin serbest bırakılmasıdır.
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°121
Geri: Hatırla Sevgili
58. Bölüm Özeti
VE İNFAZ GERÇEKLEŞİR!
Kızıldere’de ki çatışmada Mahir Çayan ve dokuz kişi hayatını kaybeder. Defne perişan, ölenler arasında Deniz’in de olduğunu düşünmektedir. Avukatların ve aydınların çabalarına rağmen üç genç ölüme hergün biraz daha yaklaşmaktadır. Nisan ayının son yarısında, hayat pahalılığı ve adaletsizliklere karşı ölüm orucuna girerler. Onüçüncü günde avukatlarıyla konuşup, oruçtan vazgeçmeye ikna olurlar. Darağacına giderken halsiz ve bitkin görünmemelidirler. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece yarısı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam cezalarının infazı için hücrelerinden alınırlar. İnfazların o gece yapılacağından aileleri dahil kimsenin haberi yoktur, kendilerinin bile. Mücadeleleri boyunca tek bir cana kıymamış, yirmili yaşlarının başındaki üç genç Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan sabaha karşı Ankara Merkez Cezaevi’nin avlusunda kurulan darağacında idam edilirler.
VE İNFAZ GERÇEKLEŞİR!
Kızıldere’de ki çatışmada Mahir Çayan ve dokuz kişi hayatını kaybeder. Defne perişan, ölenler arasında Deniz’in de olduğunu düşünmektedir. Avukatların ve aydınların çabalarına rağmen üç genç ölüme hergün biraz daha yaklaşmaktadır. Nisan ayının son yarısında, hayat pahalılığı ve adaletsizliklere karşı ölüm orucuna girerler. Onüçüncü günde avukatlarıyla konuşup, oruçtan vazgeçmeye ikna olurlar. Darağacına giderken halsiz ve bitkin görünmemelidirler. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece yarısı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam cezalarının infazı için hücrelerinden alınırlar. İnfazların o gece yapılacağından aileleri dahil kimsenin haberi yoktur, kendilerinin bile. Mücadeleleri boyunca tek bir cana kıymamış, yirmili yaşlarının başındaki üç genç Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan sabaha karşı Ankara Merkez Cezaevi’nin avlusunda kurulan darağacında idam edilirler.
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°122
Geri: Hatırla Sevgili
Harun Karadeniz'i bilerek öldürdüler!
1968'in gençlik liderlerinden Harun Karadeniz 15 Ağustos 1975'de yaşamını yitirdi
İSYAN yıllarının, 1968'in gençlik liderlerinden biri olan Harun Karadeniz, 15 Ağustos 1975'te aramızdan ayrıldı. Gençlik mücadelesindeki öncü tavrı ve yazılarıyla sol hareketin unutulmayanlar sayfalarına yazılan Harun Karadeniz, kansere yakalanmıştı. 12 Mart Cuntası sırasında yaşadığı işkenceler ve hapishane koşulları nedeniyle de hastalığı ilerlemişti. Tedavisine son günlerinde izin verilen Harun Karadeniz önce kolunu sonra da yaşamını kaybetti.
O ölmedi, öldürüldü. Önce işkencehanelerde, sonra hapishanelerde ve en son olarak da devletin bürokrasi labirentlerinde öldürüldü. Bir kuşağın
öncü eylemcilerinden, boykotların, işgallerin, yürüyüşlerin liderlerinden biri, İstanbul Teknik Üniversite Öğrenci Birliği Başkanı olan Harun Karadeniz, önce Türkiye Komünist Partisi (TKP) Davası'nda ardından da DEVGENÇ Davası'nda yargılandı. Yurtdışında tedavi görmesi gerektiğini belirten hastane raporlarına rağmen, cezaevinde tutuldu. Tahliye edildikten sonra da uzun süre pasaport verilmedi. Londra'ya tedavi olmak üzere gitmesine izin verildiğinde ise iş işten geçmişti. Temmuz ayının başında Türkiye'ye dönen Harun Karadeniz, ne yazık ki 33 yaşında yaşamını yitirdi. Onu bilerek, isteyerek öldürdüler!...
* * *
Harun Arkadaşın Direncinde
46'dan, 51'den, 72'den Fışkıran sevgi dalları gibiydi Özgürlüğü bilincine büyüyen Duyduk Marun arkadaşın direncinde Ölümün bile üstesinden geldi
Kuştu, en gencimizin göğsünde ürperen Kilitlendikçe üreyen sevgi. Kitaptı, fabrikada, tarlada, mahpushanede Okuduk
Harun arkadaşın direncinde
Ey adını beraberliğimizden alan öğreti.
Dalgalanır bunca ses evrende 46'dan, 51'den, 72'den Koşup gelen ellerin güzelliği Ölümsüzlüğü ölümünde yaratır gibi Yürüdük Harun arkadaşın direncinde.
Şükran Kurdakul
23 Ağustos 1975, Cumhuriyet gazetesi
1968'in gençlik liderlerinden Harun Karadeniz 15 Ağustos 1975'de yaşamını yitirdi
İSYAN yıllarının, 1968'in gençlik liderlerinden biri olan Harun Karadeniz, 15 Ağustos 1975'te aramızdan ayrıldı. Gençlik mücadelesindeki öncü tavrı ve yazılarıyla sol hareketin unutulmayanlar sayfalarına yazılan Harun Karadeniz, kansere yakalanmıştı. 12 Mart Cuntası sırasında yaşadığı işkenceler ve hapishane koşulları nedeniyle de hastalığı ilerlemişti. Tedavisine son günlerinde izin verilen Harun Karadeniz önce kolunu sonra da yaşamını kaybetti.
O ölmedi, öldürüldü. Önce işkencehanelerde, sonra hapishanelerde ve en son olarak da devletin bürokrasi labirentlerinde öldürüldü. Bir kuşağın
öncü eylemcilerinden, boykotların, işgallerin, yürüyüşlerin liderlerinden biri, İstanbul Teknik Üniversite Öğrenci Birliği Başkanı olan Harun Karadeniz, önce Türkiye Komünist Partisi (TKP) Davası'nda ardından da DEVGENÇ Davası'nda yargılandı. Yurtdışında tedavi görmesi gerektiğini belirten hastane raporlarına rağmen, cezaevinde tutuldu. Tahliye edildikten sonra da uzun süre pasaport verilmedi. Londra'ya tedavi olmak üzere gitmesine izin verildiğinde ise iş işten geçmişti. Temmuz ayının başında Türkiye'ye dönen Harun Karadeniz, ne yazık ki 33 yaşında yaşamını yitirdi. Onu bilerek, isteyerek öldürdüler!...
* * *
Harun Arkadaşın Direncinde
46'dan, 51'den, 72'den Fışkıran sevgi dalları gibiydi Özgürlüğü bilincine büyüyen Duyduk Marun arkadaşın direncinde Ölümün bile üstesinden geldi
Kuştu, en gencimizin göğsünde ürperen Kilitlendikçe üreyen sevgi. Kitaptı, fabrikada, tarlada, mahpushanede Okuduk
Harun arkadaşın direncinde
Ey adını beraberliğimizden alan öğreti.
Dalgalanır bunca ses evrende 46'dan, 51'den, 72'den Koşup gelen ellerin güzelliği Ölümsüzlüğü ölümünde yaratır gibi Yürüdük Harun arkadaşın direncinde.
Şükran Kurdakul
23 Ağustos 1975, Cumhuriyet gazetesi
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°123
Geri: Hatırla Sevgili
Abisi idam gecesini anlattı
'Yarım saat içinde araba bulun ve götürün dediler. Arabayı bulamam deyince buraya gömün dediler.'
Yakın tarihin en çok konuşulan olaylarından biri olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamının üzerinden tam otuz yedi sene geçti.
Bu zaman zarfında olayı asla unutmayacağız diyenler de oldu, birkaç sene sonra idamı hatırlamayanlar da.. Fakat idamın perde arkasında iki isim vardı ki onlar bu olayı asla hafızalarından silemediler. Bir yanda 1968'den 72'ye kadar geceleri rahat uyuyamayan bir ağabey diğer yanda bu üç genci astığına asla pişman olmayan ve hep vicdanının rahatlığından dem vuran askeri savcı. Bora Gezmiş ve Baki Tuğ. Bugüne dek hiç karşı karşıya gelmeyen iki insanı buluşturalım istedik ancak Baki Tuğ kabul etmedi. Biz de iki ayrı şehirdeki iki insanla idamları ve pişmanlıkları konuştuk.
DENİZ SUÇSUZ DEĞİLDİ AMA..
Kardeşini devletin verdiği kararla kaybeden bir isim Bora Gezmiş. Deniz Gezmiş'in kendinden iki yaş büyük ağabeyi. Kardeşinin parkasını işyerinde, yanı başında hala saklayan Gezmiş'le kardeşinin idamını ve Baki Tuğ'un idamlarla ilgili açıklamalarını görüştük. Gezmiş, kardeşini mutlak suçsuz olarak görmüyor ama ....
Öğretmen bir babanın evlatları olarak yetişen Deniz ve Bora farklı çocukluklar geçirmiş. Bora Gezmiş siyasetle çok fazla ilgisi olmayan bir gençken, kardeşi Deniz, ağabeyinin tam zıttıymış. Deniz ile babasının bazen ayrılığa düştüğünü anlatan Gezmiş, “Babam demokrat bir adamdı ancak Deniz'in aktif mücadelesini tasvip etmiyordu” diyor. Deniz Gezmiş'in ilk siyasi olaylara karışması ise aileden habersiz Türkiye İşçi Partisi'nin Üsküdar'daki gençlik kollarına kaydıyla başlamış. Ağabeyinin anlattığına göre herkes bu olayı Deniz, Hukuk Fakültesi'nde okumaya başlayınca öğrenmiş.
YA MUVAFFAK OLACAĞIM, YA DA...
Evde bazen aile üyelerine de siyasi telkinlerde bulunan Deniz, pek başarılı olamamış. Bora Gezmiş kardeşini bu konuda birçok kez uyarmış fakat Deniz'den her seferinde şu cevabı almış: “Ben bu davada ya muvaffak olacağım, ya asılacağım.” Deniz'in eylemlere katıldığı günlerde ailenin evinin önünden polisler eksik olmazmış. Aile olarak olayların yaşandığı dönemde çok zor günler geçirdiklerini anlatan Gezmiş, “Deniz olaylara karışana kadar karakolla ya da hapishaneyle hiç işimiz olmazdı. Ama hapishane kapılarında da bekledik karakol koridorlarında da” diyor.
BAKİ TUĞ MAŞAYDI
Deniz Gezmiş'i asan hakim ve savcılar vicdanlarını yastık yapıp yatarken Gezmiş ailesi her an kötü bir haber gelecek diye 1968'den 72'ye kadar huzurlu tek gece geçirmemiş. İdama tanık olanların hâlâ pişman olmadıklarına akıl erdiremeyen ağabey Gezmiş, en çok Baki Tuğ'a öfkeli. Tuğ'un idam olayında bir “maşa” olduğunu düşenen Gezmiş, “O emirle hareket eden ufak biridir” diyor. Gezmiş, Süleyman Demirel bile pişmanlığını dile getirirken Tuğ'un iyi ki astık demesine anlam veremiyor.
İdam kararı alındıktan sonra Gezmiş ailesinin evine devlet adamlarından sayısız telefon gelmiş. Gelen telefonlarda söylenen tek söz ise “Mahkemede pişmanız desinler onları idamdan kurtaralım” olmuş. Baba Gezmiş bir görüş gününde bunu oğluna anlatınca Deniz Gezmiş'in cevabı açık ve net olmuş: “Öyle bir şey söylersen seni babalıktan reddederim.” Mahkemelere ağabey Gezmiş katılamazken babası hiçbir duruşmada oğlunu yalnız bırakmamış. İdam kararının verildiği gün Deniz, Hüseyin ve Yusuf diğerlerinden ayrı oturtulunca baba Gezmiş oğlunun asılacağına kanaat getirmiş. Ağabey Gezmiş ise çok fazla zaman geçiremediği kardeşine sarfettiği bir laf yüzünden kendini asla affedememiş. Gezmiş o günü şöyle anlatıyor: “İdamdan yirmi beş gün önce görüşe gittiğimizde o anki üzüntümle Deniz'e “Oğlum neticeyi gördün mü? Ben sana demiştim” dedim babam beni dürttü. O da 'Ben vazifemi yaptım vazifesini yapamayanlara bunu söyle sen' dedi. O sözümün pişmanlığını hâlâ yaşarım.”
HÜSEYİN VE YUSUF TOMBALADAN ÇIKTI
Hüseyin ve Yusuf'un idamının sırrını koruduğunu anlatan Gezmiş “Deniz öne çıkan bir adamdı. Ya Hüseyin ile Yusuf. Onların yargılanan 47 kişiden hiçbir farkı yoktur. Onlar tombaladan çıkmışlar ve asılmışlardır” diyor. Ağabey Gezmiş idam için tüm olayların Deniz'in aleyhine geliştiğini vurguluyor ve ekliyor “Anayasa Mahkemesi'ne CHP'nin yardımıyla başvurduk. 27 tane imza topladık. 35 imzayla başvurabiliyorduk. 8 imza lazımdı. Tam o esnada uçak kaçırma olayları oldu. O 27 imzayı verenler de 'Ya biz verdik ama durum kritik imzamızı geri alıyoruz' dediler. Biz 8 imza toplayamadık eğer 8 imza daha olsaydı Anayasa Mahkemesi kararı bozacaktı ve kardeşim bugün yaşıyor olacaktı.”
"TEVEKKÜLLE KARŞILADIK"
Deniz'in idamını Gezmiş ailesi tevekkülle karşılamış. O dönemde duydukları en ufak bir haberi bile iyiye yormaya çalışmışlar. İdam günü kardeşiyle görüşmek için babasını da yanına alarak Ankara'ya giden Bora Gezmiş o gün Deniz'le görüşememiş. O gece saat üçte ise Deniz'in idam haberi gelmiş. Aceleyle Karşıyaka mezarlığına giden Deniz'in babası, ağabeyi, Hüseyin'in babası, Yusuf'un eniştesi ve babası bir polis barikatından geçerek evlatlarının cenazelerine ulaşmışlar. O sırada etraftaki sivil polisler sürekli 'Yarım saate kadar taksi bulun bulamazsanız buraya gömeceksiniz' diyorlarmış.
YANYANA GÖMEMEZSİNİZ
Gezmiş o geceyi şöyle anlatıyor: “Beş kişiyle bütün işlemleri yaptık. Sivil polisler yarım saat içinde araba bulun ve götürün dediler. Arabayı bulamam deyince buraya gömün dediler. Ama yan yana gömemezsiniz dediler. Ben iyice bunaldım ve oradaki polislere 'Siz bunların dirilerinden korkuyordunuz ölülerinden de mi korkuyorsunuz' dedim. Aralarına ikişer mezar yeri koyduk öyle gömdük. Namaz saatini beklemek gibi bir olay olmadı. Beş kişiyle cenaze namazı kıldık kordon altında. Tek bir polis yardım etmedi bize. Oranın imamı “Ben bunların cenaze namazını kıldırmam dedi.” Gezmiş kardeşini hep en son gördüğü haliyle hatırlamak için cenazeye bakmamış. Karşıyaka Mezarlığı'nın cenaze odasında evlatlarının cenazesini gören üç babanın o kapıdan yıkılmış bir şekilde çıkışı ise asla silinmemiş ağabey Gezmiş'in zihninden. Deniz'in idamından sonra uzun bir süre kendine gelemeyen ailenin tek tesellisi ise oğullarının yüz kızartıcı bir suçtan dolayı idam cezası almaması olmuş.
Deniz Gezmiş'in veda mektubunda bilimadamı olmasını istediği kardeşi Hamdi muhasebecilik yaparken ağabey Gezmiş bir firmada genel müdürlük görevine devam ediyor. Türkiye'de birçok çocuğa ismi verilen Deniz Gezmiş'in ismi ailede başka hiç bir çocuğa koyulmamış. Bora Gezmiş bu durumu “Bir aileye bir tane yeter. O tekti ve hep tek kalacak bizim için” sözleriyle anlatıyor.
"ASMASAYDIK DA NE YAPSAYDIK?"
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararında imzası olan Baki Tuğ “Asla pişman değilim” diyor. Hatırla Sevgili dizisindeki mahkeme sahneleriyle yeniden canlanan o günlerin en önemli aktörü, diziye de tepkili. Dizideki beş replikten dördünün yanlış olduğunu söyleyen Tuğ, sanat adına da utanç duyduğunu söylüyor
Sorularımızı sorarken sıkıştığı anlarda sinirlenen ve herkesi tarihi bilmeyen insanlar olarak tanımlayan Baki Tuğ, Sıkıyönetim Mahkemeleri'ne askeri savcı olarak atanmadan önce Deniz Gezmiş'in ismini dahi duymamış. Baki Tuğ idamlardan dolayı asla vicdan azabı duymadığını ifade ediyor. Görev yaptığı yıllarda kara kaplı kitap ve vicdanının sesini dinleyerek kararlar verdiğini anlatan Tuğ, Türkiye'yi kurtarmak adına üç genci feda etmekte sakınca görmediğini dile getiriyor. O gençlerin bizi ve Türkiye'yi yok edeceklerine inanan eski savcı, bir dönem Kenan Evren'in söylediği “Asmasaydık da beslese miydik” lafına “Biz bu çocukları asmasaydık da ne yapsaydık” diyerek gönderme yapıyor. Gezmiş'in ailesinden karşılaştığınız insanlar oldu mu diye sorduğumuz Tuğ, tartışma yaratacak bir cevap veriyor: “Ben politikaya girdikten sonra Deniz Gezmiş'in bir yakını geldi. Çok isabetli bir karar vermişsiniz dedi ve elimi öptü.”
HEPSİ BİRER DENİZ GEZMİŞ'Tİ
Davalar esnasında hiç bir devlet görevlisiyle görüşmeyen Tuğ, baskı altında kalmadan bu kararı verdiğini söylüyor. O yıllardan bu yana kafasını yastığa, vicdanı rahat bir şekilde koyduğunu anlatan Tuğ, görüşmemiz boyunca yaptıklarından pişman olmadığını vurguluyor. Mahkemede yargılama sırasında orada bulunan gençlerin hepsine aynı mesafede durduğunu ifade eden Tuğ “Oradaki her genç bir Deniz Gezmiş'ti bana göre. Onun hiç bir farklılığı yoktu” diye de ekliyor. “O dönemde tehlike yalnızca asılan üç gençte değildi” diyen eski savcı, geri kalanları asmadığı için de pişmanlık duyuyormuş. Gençlerin alelacele asıldığı söylentilerine de şiddetle karşı çıkan Tuğ'a göre her şey kitabına göre yapılmış. Eski savcının yargısız infaz yaptı diyenlere de cevabı var: “Biz o günde asmasaydık şimdi onlar herkesin başına bela olurdu” Bugüne dek yapılan hiç bir idamın yanlış olmadığını savunan Tuğ, ABD'den örnek vererek “Eğer siz bu medeni bir şey dir diyorsanız o zaman ABD'nin gayri medeni bir devlet olduğunu da söylemiş olursunuz. Çünkü onlar hâlâ idamlara devam ediyor” diyor.
HATIRLA SEVGİLİ TAMAMEN YANLIŞ
Eylemlerden nedamet duysalardı bu gençlerin idam edilmeyeceğini savunan Tuğ, Deniz ve arkadaşlarının mahkemede fütursuz davranmalarına çok öfkelenmiş. Tuğ bu davranışları bir tek sebebe bağlıyor: “Bu gençler cezaevinde tutukluyken hergün cezaevine haber ve istihbarat iletiliyordu. “Dayanın çok kısa sürede kominist ihtilal olacak. Siz çıkacaksınız, dışarıdakiler içeri alınacak” diyorlardı. Durmadan bu çocukları suç işlemeye teşvik ettikleri için, bu çocuklarda mahkemeye saygılı davranmamışlardır” Şimdilerde Hatırla Sevgili dizisinin de sıkı takipçisi olan Tuğ bu konuya da eleştirel yaklaşıyor. Tuğ'a göre dizideki beş kelimeden dördü yalan. Tuğ izlerken sinema ve sanat adına utanç duyuyormuş.
(Yenişafak)
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°124
Geri: Hatırla Sevgili
dilan-cagri- Super Moderator
Mesaj Sayısı : 3443
Ruhsal Durumum: :
Durumum: :
Katılımı : :
Takımı :
Kayıt tarihi : 24/02/08
- Post n°125
Geri: Hatırla Sevgili
HATIRLA SEVGİLİ ADLI DİZİNİN KAHRAMANI OLAN DENİZ GEZMİŞ'İN İDAM SAHNESİ ÇEKİLDİ.. PEKİ NELER YAŞANDI?
Hatırla Sevgili'de Deniz Gezmiş'in idam sahnesi 12 saatte çekildi.
atv'nin uzun soluklu dönem dizisi 'Hatırla Sevgili'nin merakla beklenen idam sahnesi, önceki gün çekildi. Saat 18.00'de başlayan çekimler, sabaha kadar sürdü. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın darağacına yürüdükleri sahneler için plato olarak Beykoz'daki eski bir ayakkabı fabrikası seçildi. İdam sahnesinin hazırlığında; dizinin teknik ekibinin yanı sıra proje tasarımcısı Tomris Giritlioğlu, senaristi Nilgün Öneş ve danışmanı Mustafa Yalçıner de hazır bulundu.
Koçak: Onur duydum
'Hatırla Sevgili'de Deniz Gezmiş'i canlandıran ve fiziki olarak ona benzerliğiyle dikkat çeken Barış Koçak, "Böyle bir karakteri canlandırdığım için onur duydum. İnançları için mücadele etmiş üç gencin sonunun böyle olması çok kötü. Canları pahasına mücade etmiş bir delikanllı günümüzde bulabilir miyiz bilmiyorum" dedi. Koçak en büyük isteğinin, Deniz Gezmiş'i anlatan bir sinema filminde oynamak olduğunu da söyledi. Dizide Deniz Gezmiş'le birlikte idam edilen Yusuf Aslan'ı canlandıran Murat Zubi, "Rol gereği olmasına rağmen tüylerim diken diken oldu" diyerek şunları söyledi: "20'li yaşlarda bile bile ölüme gitmek herkesin harcı değildir. Şu an kendimi onların yerine koymaya çalışıyorum. Aslında onların suçu yoktu..."
Çok zor bir roldü
Hüseyin İnan'ı canlandıran Oğuz Turgutgenç de rolüyle ilgili şunları söyledi: "Böyle bir karakteri canlandırdığım için çok mutluyum. Ama onlar öldürüldükleri için büyük bir üzüntü yaşıyorum. Empati kurmaya çalışıyorum şu anda... Heyecan verici ama çok da trajik bir durum. Bu sahne benim için çok zor oldu" dedi. 'Hatırla Sevgili'nin senaristi Nilgün Öneş ise, bu sahneyi yazarken çok etkilendiğini belirterek şunları söyledi: "Finalde Deniz'i idam sehpasında görmeyeceğiz. Bence onu öyle görmemek daha etkileyici oldu. O sahneye şahitlik etmek, Deniz'in vedasını görmek hepimiz adına üzücüydü."
Yönetmen için sarsıcı bir sahne
'Hatırla Sevgili'nin yönetmeni Ümmü Burhan, idamlarla ilgili "Hukuksal açıdan baktığımda böyle bir yargılama ve finali hak etmiyorlar" dedi. Bir yönetmen için en zor sahnelerden birine imza attıklarını söyleyen Burhan "Bizim kuşak Deniz Gezmiş efsanesiyle büyüdü... Onun bir eyleme gider gibi ölümü umursamadan sehpaya yürüyüşünü çekebilmek, bir yönetmen olarak benim için de çok sarsıcı oldu" diye konuştu.
1980 darbesiyle final yapacağız
Dizinin proje tasarımını üstlenen Tomris Giritlioğlu, "Ekip olarak iki yıla yakın süredir. 'Hatırla Sevgili' ile yaşıyoruz. Kendi gençliğimizle sürekli hesaplaşarak bugünün gençliğine 30 yıla yakın bir süreci, 2-3 kuşağın aldığı dersleri, bazen ağlayarak bazen coşarak sunmaya çalışıyoruz. Son 12 bölümü kalan diziyi 12 Eylül 1980 darbesiyle bitireceğiz" dedi.
Sabah-Günaydın
20 Mart 2008